"Çık artık şu kabinden! Ağlamaktan çirkinleşeceksin. Adamın paralarına acı."
Sehun'un sert sesini duyduğumda burnumu kabindeki eski pantolonuma silip ellerimle gözyaşlarımı temizledim. Beyaz gömleği bacaklarımı tamamen saran siyah pantolonumun içine koyup hafifçe çekiştirerek salaş görünmesini sağladım. Düz saçlarımı parmaklarımla tarayıp görüntüme bakıp alayla sırıttım. Perdeyi çekip suratsız herife baktım.
"Hadi gidelim." Tıpkı onun gibi umursamaz davranmaya çalışarak konuştum. Beni dikkatlice süzerken gelmem için eliyle işaret verdi. Ona yaklaştığımda elimi tutup havaya kaldırdı. Beni kendi etrafımda yavaşça döndürürken ciddi bir şekilde beni süzdüğünü hissedebiliyordum.
"Asil sürtük hm?" Dudak kenarları hafifçe kıvrıldığında bakışlarımı kaçırdım.
"Bakalım...pantolon olmuş mu?"
"Oldu." Onu tersleyerek konuştuğumda tuttuğu elimi hızlıca çekerek bedenlerimizin sertçe birleşmesine sebep oldu.
Tuttuğu elimi kendi omzuna yerleştirdi ve yüzündeki sırıtmayı silmeden kendi elini baldır kısmıma koydu.
"Ne yapıyorsun?" Kaşlarımı çatarak sorduğumda dudaklarını boynuma yaklaştırıp fısıldadı.
"Shh...sadece deneme yapıyorum bebeğim." Dudaklarını abartılacak derecede boynuma bastırıp boynumdan uzaklaştı. Elleri baldırımı okşayarak kalçama kaydı. Uzun parmakları kalçamın altında gezinirken kendini bastırdı.
"Büyüleyici olmuşsun Luhan."
"Tamam." Ciddi bir şekilde konuşup uzaklaşmak için onu ittirdiğimde gerilemek yerine sadece kaşlarını çattı. Kalçamı sıkmaya başlayınca alt dudağımı dişledim.
"Hoşuna mı gidiyor?" Tek kaşını havaya kaldırarak sorduğunda başımı olumsuzca salladım.
"Canım yanıyor." Yanağımı Sehun'un göğsüne yaslayıp, sessizce mırıldandığımda bu sefer parmakları deliğimde geziniyordu.
"Burası mı?" Başımı göğsünden ayırmadan ona bakmak için hafifçe kaldırdım.
"Evet ama sıktığın yerde çok acıyor."
"Gece daha çok acıyacak." Alayla gülümseyip kalça yanağımı okşadığında seslice nefesimi verip başımı eğdim. Ayaklarımın yerden kesildiğini hissedince gözlerimi büyüttüm.
"S-Sehun?"
"Kendinizi yormayın leydim." Alayla konuşurken omzuna hafifçe vurdum.
"Aptal."
"Geceye saklamalısın...Hem sen patronuna aptal mı diyorsun?" Tek kaşını kaldırıp konuştuğunda hiç çekinmeden başımı sallayıp onayladım.
"Ahlaksız geyik." Bana bakarak sırıttığında tahmin ettiği gibi gülümsemedim. Aksine somurtarak ona bakmadım.
"Neyin var?"
"Sence neyim var Sehun? Elli yedi yaşındaki bir ihtiyar için beni hazırladın nasıl hissetmeliyim?" Sakince konuşup tamamen Sehun'a odaklandım.
"Adam sana pa-"
"Para, para para! Tek düşündüğün bu mu?!" Sinirle çıkıştığımda böyle davrandığıma şaşırmış olacak ki yürümeyi kesip bana bakmıştı. Bunları söylemem için beni teşvik eden cesaretim anında yok olup beni Sehun'u ile baş başa bırakmıştı...Siyah gözlerini bana çevirdiği sıra aklımdaki tüm cümleler siliniyordu. Başımı eğip sert bakışlara maruz kalmamaya çalıştım.