(Geçen bölümde bahsettiğim medya)
Nasıl bu kadar aptal olabilirdim? Sehun'a ait tüm özellikleri sayıp, onun olduğunu anlayamamak...
Boynundaki beni görmemle ilk önce duraksadım...Ardından dudak kenarlarım hafifçe kıvrıldı.
"Müşterimi seçtim."
Boy farkımız yüzünden hafifçe başını eğerek bana baktı. Söylediğim şeyi anlamamış olacaktı ki tepki vermemişti.
"Çok şanslısınız! Bu gece sizi istiyorum..."
Ellerimi onun omuzlarına yerleştirip yapmacık bir şekilde gülümsediğimde başını yana çevirerek omzundaki elime bakmıştı ardından tekrar bana baktı ve sertçe elimi ittirdi.
Alt dudağımı dişleyip Sehun'u inceledim. En ufak hareketi bile nasıl bu kadar seksi ve ilgi çekici olabilirdi?
"Neden konuşmuyorsun?"
Dudak kenarlarım yavaş bir şekilde kıvrılmaya başlarken aklıma gelen fikir ile Sehun'a daha çok yaklaştım. Dudaklarımı ona yaklaştırdığım da başını hafifçe geriye çekti. Dudaklarımı teni ile sert bir şekilde buluşturduğum da beni itmek için belimi kavradı. Belimi sıkıca tutan büyük elinin üzerine kendi elimi koyarken aniden kendimi Sehun'a bastırdım.
"Hadi ama bayım...Kırmayın beni."
Dudaklarımı soğuk tende gezdirirken, nefesimi üfleyerek konuştum. Yapılı kollarını okşarken hissettiğim huzur ile kısa süreliğine gözlerimi yumdum. Tarif edemeyeceğim kadar kusursuz ve sadece ona has olan kokuyu içime çekince istemsizce gülümsedim.
"Tıpkı onun gibi..."
Kollarımı boynuna dolayıp, sıkıca sarılırken başımı omzuna yaslayıp kısık seste mırıldandım.
"Hoşlandığım adam gibi kokuyorsun..."
Erkeklere göre küçük olan burnumu Sehun'un boynuna sürterek konuştum.
"Kimmiş o adam?"
Duyduğum kalın sesle gülmeden edemedim, başımı kaldırıp bakışlarımı maskesinin ardındaki koyu gözlerine diktim.
"Sesin çok tanıdık geliyor..."
Alayla konuşurken, gülmemek için yanağımın içini dişledim.
O beklediğim tepkinin aksine sinirlice maskesini yüzünden çıkarttı ve yanımızdaki masaya ses çıkartacak şekilde sertçe koydu. Kaşlarını çatıp, kükrercesine konuştu.
"Sana kim o herif dedim Luhan?!"
Yüzüme doğru eğilip bağırdığı için kirpiklerimi kırpıştırarak bakıyordum.
"Sehun..."
"Buradan mı? Okulunda mıydı? Yoksa seni buradan çıkartıp gezdiren herif mi?!"
Gözlerimi devirdim ve Sehun'dan uzaklaştım. Cevap vermeye bile tenezzül etmeden gideceğim sıra bileğimi kavrayarak beni kendine doğru çekti.
"Cevap ver dedim."
Dişlerini sıkarak konuştuğunu kasılan çenesinden anlayabiliyordum.
"Ne yapacaksın?"
Pişkince sırıtarak sorduğumda bu onu kızdırmış olacak ki, tuttuğu bileğimi daha fazla sıkmaya başlamıştı.
"Hey! Sakin ol dostum!"
Kolumu onun kavradığı elinden kurtarmaya çalışırken, beni daha sert çekerek bedenlerimizi birleştirdi.
"Luhan, patronunla konuşurken ağzından çıkan kelimelere dikkat etmelisin."