OKUL

284 10 1
                                    

Yaklaşık bir haftadır avcılarla birlikte avlanıyorum. Sanırım bana alıştılar, ben de onlara alıştım. Özellikle Ventus'a. Sabah akşam beraberiz, kardeş gibi olmamak elde değil. Mare'ye gelince sanırım benden nefret etse de katlanması gerektiğini anladı. Köye de alıştım sanırım. Yani her şey yolunda.

Bu hafta Mare ve ben okula başlayacağız. İkimiz de 17'yiz. Yani bu son yıl. Ventus ise okulu geçen yıl bitirmiş. Benim bilgim sadece bayılmadan önce ailemin bana verdikleriyle sınırlı. Büyük olasılıkla her şey çok değişmiştir ve ben sıfırdayım. Neyseki Ventus beni çalıştıracağına söz verdi.

----------

Okula bir gün kalmıştı. Ventus ile yaklaşık üç saattir çalışıyorduk ve açıkçası hiçbir şey anlamıyordum. 100 yıl geçmiş ama eğitim sistemi hiç değişmemiş açıkçası. Hala ileride işimize yaramayacak şeyler öğretiyorlar. En azından Ventus öyle yapıyor.

"Okulu bitirmezsem ne olur?" diye sordum.

"Orduya katılamazsın."

"Sen orduda mısın?"

"Evet, savaş durumunda köyü koruyacağım."

"Yani ordudasın. Yani av dışı silah bulundurma yetkin var?"

"Evet de neden?"

"Hiç." ve defteri karalamaya geri döndüm. Evet! Onun silahı var. Buradan giderken onun silahını alabilirim!

-----------

Okuldaki ilk günümde oraya doğru Mare ile birlikte yürüdüm. Yol boyunca tek bir kelime etmedi. Okula vardığımızda ise bana hiçbir şey göstermeden kendi arkadaşlarının yanına gitti. Ben de dolanmaya başladım. Biri yanıma yaklaştı.

"Sen o kızsın." dedi. Ne demeye çalıştığını anladığımdan gülümsedim ve başımı salladım. "Ben Caelum." dedi ve elini uzattı.

"Ben de Caroline." dedim ve elini sıktım. Yanımıza bir kız geldi.

"Bence bir erkekle takılırsan ona benzeyebilirsin." dedi ve Caelum'a tuhaf bir bakış attı. O da gözlerini devirdi. Sonra kız bana dönüp gülümsedi ve "Ben Stella." dedi. Ben adımı söylemeye hazırlanmıştım ki bana zaten adımı bildiğini söyledi. Birlikte sınıfa girdik. Stella ve ben yanyana oturduk. Caelum ise arkamıza oturdu.

"Benim iyi bir arkadaş olduğumu söylerler." diye söze başladı Stella. Caelum arkadan kafasını uzattı ve "aynı zamanda geveze." diye ekledi. Stella ona döndü ve "kapa çeneni." dedi duygusuz ve net bir sesle sonra da konuşmaya devam etti.

"Ben senin buraya alışmana yardımcı olmakla kalmayıp tüm özel işlerine de yetişirim. Arkadaş olduğumuza sevindim." Sırttım ve kitapları kurcalamaya başladım. Öğretmen derse girip kendini tanıttı ve oyalanmadan derse başladı. Dersi dikkatlice dinlememe rağmen tek kelimesini anlamıyordum. Neden okul? Böyle koşullarda ne işimize yarardı ki?

Sonunda okul bitince Stella ve Caelum birlikte bir şeyler yapmayı önerdi. Ormana doğru yürümeye başladık. Burada yapılacak başka bir şey yoktu zaten. Aynı zamanda sohbet ediyorduk. Onlara avcılığı falan anlattım. Nerden geldiğimden ve nereye gideceğimden bahsettim. Dünyanın geri kalanı fikri onlara çok ilginç ama bir o kadar da hoş gelmişti. Onlar da bana gelecek planlarını anlattılar. Caelum diğer tüm erkekler gibi orduya katılmayı planlıyordu. Stella ise revirde kadın doğumcu olmak istiyordu. Bunun özel bir eğitimi olduğundan bahsetti.

Caelum biraz erken ayrıldı ama Stella'yı yemeğe davet edecek fırsat bulabildim. Memnuniyetle kabul etti. Birlikte eve gittik. Silva ve Stella birbirini tanıyordu. Silva'nın doğum doktoru Stella'nın annesiymiş.

"Annenin yolundan gidiyorsun ha? Seninle gurur duyuyor olmalı." dedim ve gülümsedim. Yüzü birden asıldı.

"Eminim duyuyordur. Umarım gittiği yerden beni duyuyordur." başını öne eğdi.

"Özür dilerim, gerçekten. Ben...- tahmin edememiştim."

"Senin hatan değil. Söylemem gerekirdi."

Herkesin ailesinin ölüş olması çok kötü. Ben nasıl bir duygu olduğunu biiyorum ve gerçekten iğrenç.Yemek yedikten sonra Silva birlikte dışarı çıkmamıza izin verdi. Sohbet ederek biraz yürüdük. Gerçekten iyi bir kızdı.

"Gitme konusunda emin misin?" diye sordu üzgün bir sesle.

"Gitmek zorundayım." dedim kendimden emin bir sesle. Aslında hüzünleniştim çünkü sadece bir gün geçirmiş olsak da iyi bir arkadaştı ve ona alışmıştım. Adeta aklımdan geçenleri okudu.

"Açıkçası; çok duygusal bir insanım ve bir gün geçse de, aptalca geleceğini biliyorum ama seni sevdim. Gidecek olman üzücü." hüzünlü bir şekilde gülümsedi. Ben de gülümsedim ve ona sarıldım.

"Eve gitmeliyim." dedi. Kafamı salladım ve ona evine kadar eşlik ettim. Sonra ben de eve döndüm.

KAÇIŞWhere stories live. Discover now