Aşk mı? ASLA.

276 7 0
                                    

Okulda yaklaşık bir haftam doldu. Stella'yle iyice yakınlaştık ve Caelum da bize uyum sağladı. Ventus beni çalıştıdığı için onu artık kardeşim gibi görüyorum. Bazen Stella bize geliyor ve bir bana, bir de vetus'a anlamlı bakışlar atıyor. Sonra bana dönüp göz alan kırpıyor. Bana bizim hakkımızda ne düşünüdüğünü söylediğinde az daha ona ymruk atacaktım. Ama komik. Böyle davranması beni eğelendiriyor. Mare ise beni kabulleiyor artık. Samimiyetle yaklaşmıyor belki ama çok da kötü değil. Kısacası, her şey yolunda.

Yine avlanmak için ormana gitmiştik. Ventus ve ben. Bazen köye yardım dışında ev için özel olarak avlanırdık. Mare biza kayılmazdı. Bilemiyorum, açıkçası onun gelmesini isemezdim ama bize gerçekten yardımı dokunurdu.

Yine yolda konuşuyorduk. Elimdeki tüm sincapları Ventus'un çantasına yüklemiştim.

"Bence gitmemelisin." diye sözr daldı.

"Yine başlama Ventus. Bliyorsun, buraya ait değilim."

"Buraya aitsin. Bunu biliyorsun."

"Daha kim olduğumu bile bilmezken, nereye ait olduğumu nasıl bilebilirim ki?"

"Ben biliyorum." dedi ve konuşmaya noktayı koydu. Ben de üstüne gitmedim. Eve yürürken yolun yarısında içimi birden dolduran bir hisle ona sımsıkı sarıldım.

"Teşekkür ederim." dedim. "Her şey için."

"Selam." diye tısladı Mare asık bir suratla. Hemen ayrıldık.

"Biz..- sadece- yani."

"Evet evet.. Caroline'a katılıyorum. Kesinlikle-- sadece..."

"Bana açıklama yapmanız gerekmiyor." dedi alaycı bir tavırla. Ama üzgün olduğunu seziyordum. Yok artık! Olamaz! Elimde olmadan gözlerim kocaman açılmıştı. Bu düşündüğüm şeyin gerçek olmamasını diliyordum. Yavaşça eve yürüdük ama eve vardığımız anda Mare'yi bir köşeye çektim.

"Onu seviyorsun." dedim heyecanlı bir tavırla.

"Saçmalamayı kes. O benim kuzenim."

"Hmm... Ama sevmek denince ben söylemesem de aklına geliyor."

"Ne?"

"O olduğunu söylememiştim ama o olduğunu bildin." 'Ben kazandım' diye düşündüm içimden.

"Ona söyleyemezsin." diyerek pes etti.

"Söylemem. Sonuçta bu imkansız."

"Elbette imkansız! 100 yıl önce nasıldı bilmiyorum ama öğrenmen gereken şey bu zamanda, böyle bir durumda sevgi falan çok saçma ve aptalca. Bu zamanda düşünülebilecek tek şey savaş!"

"Çok vahşi yaklaşıyorsun."

"Gerçekçi yaklaşıyorum. Ve küçük hayal dünyanı yıktığım için özür dilerim!" dedikten sonra hiddetli adımlarla salona gitti.

Tüm parçalar yerine oturuyordu. Bu yüzden beni sevmiyordu. Ventus'la arkadaş olduğumuz için. Belki de daha fazlası olduğumuz için. Yani hayır, hayır kesinlikle fazlası yok ama o iyi biri ve ona yakın olmak beni mutlu ediyor. Dışarıdan farklı görünmesi hiç de beklenmedik bir durum değil. Ve en kötüsü, haklıydı. Ben hala geçmişte kalmıştım. Böyle bir durumda aşk ile uğraşmak saçmaydı. Hiçe kürek çekmek gibiydi. Sanırım kendimi fazla kaptırmıştım. Yani hayatım boyunca yaşıtların içinde olmamıştım ve klasik lisedeymiş gibi davranmak, küçük aşklar falan; bilirsiniz, cazip gelmişti. 100 yıl öncesinde cazip olabilirdi. Ama şimdi, bunlar zaman kaybıydı.

Silkelenip salona yürüdüm. Mare'ye bir özür borçlu olduğumu düşünüyordum. Sanırım kötü hissetmesini sağlamıştım. Tüm akşam onunla konuşmaya çalıştım ama kimse ağzını açmayı başaramadı.

Sabah okulda hala dünle ilgili kötü hissediyordum. Bunu Stella'ya anlattım. Bana biraz öğüt verdi ana o kadar dalmıştım ki dinleyemedim bile. Başım ağrıyordu. Müdürden izin alıp okuldan çıktım ve eve gittim.

Ventus evdeydi.

"Dışarı çıkmak ister misin?" diye sordu

"Biraz uzanmak istiyorum." dedim ve yere yattım.

"Uyanınca düşünürüz." dedi ve ben de gözlerimi kapattım.

Yaklaşık bir saat uyudum. Uyandığımda daha iyi hissediyordum ve dışarı çıkmaya hazırdım. Birlikte ormana gittik ve piknik yaptık. Sohbet ettik, güldük, bana anılarını anlattı. Hava kararmaya başlayınca ayağa kalktık ve eve doğru yürümeye başladık.

"Hiç aşık oldun mu?" diye sordum.

"Aşk mı? Asla. Aşk güçsüzleştirir. Buna hiç niyetim yok."

"Yani hiçbir şeyi sevmedin mi?

"Mesela seninle vakit geçirmeyi gerçekte seviyorum." dedi ve elimi tuttu. Elini hemen bıraktım.

"Ventus ben..." derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Ağlamayacağıma söz verdim. "Ben gidiyorum."

KAÇIŞWhere stories live. Discover now