-3-

31 6 0
                                        

 Sofraya geçtim. Bill bize katılmamıştı. Karıma:

-Bill hasta mı? diye sordum.

-Bilmiyorum, son zamanlarda hasta gibi, sanırım soğuk algınlığı, dedi. Bill adına üzülüyordum. Ben o yaşlarda çok sosyaldim, ama Bill öyle değildi. Özellikle yeni eve taşınmamız onu kötü yönde etkilemişti. Herhalde yeni okula alışamadığı için suskunlaşmıştı. Hasta olmasına da içim sıkılmıştı. Sonra aklıma dolaptaki soğuk algınlığı ilacı geldi. Karıma ona bu ilaçtan içirmesini söyledim. O da benimle aynı fikirdeydi. Soğuk algınlığı demişken aklıma Wallmart'ta  yaşanan olay geldi. Ona başımdan geçen bu abzürd tesadüfü anlattım. ''Bir ara onlarla yemek yemeliyiz!'' dedi bana. ''Bu bir işaret olmalı.'' diye ekledi heyecanla. Jane işaretlere inanırdı. O, bu hayatın mesajlarla dolu olduğunu ve bizim bu mesajları algılayıp doğru yolu bulmamız gerektiğini düşünürdü. Küçük şeylerden mutlu olurdu. Bu, benim onda en sevdiğim özellikti. Onunla evlendiğim için kendimi şanslı saymalıydım. Yemeğin kalanı sessiz ve durgun geçti. Bulaşıklarımı mutfağa götürdükten sonra çalışma odama geçtim. Polislikten sonra yeni hobiler edinmiştim. Tablolar çiziyor, resimler yapıyor ve kendime zaman ayırıyordum.  Bunlar kafamı dağıtmamı sağlıyordu ama hala içimden bir parçam polislik mesleğini istiyordu. Tekrar sokaklara dönmek, tekrar bu şehri temizlemek istiyordum. Her gece rüyalarımda geçmişimdeki hayaletler görüyor ama bunları unutmam gerektiği gerçeğini kaldıramıyordum. Ama unutmalıydım, sonucu ne olursa olsun...

/-_/

 ''Yardım et bana!'' kafasına silah dayanmış kız bana öyle diyordu. Yada dükkanı soyulan adam. Her gece silah sesleri kulaklarımda yankılanıyordu. Hepsi benim hatamdı, yatağımdan çekmeceme uzandım. İçerden eski dostumu, silahımı çıkardım. Her şey benim hatamdı, soğuk demiri okşadım, silahı başıma götürdüm. Çığlıkların sonunu getirmeliydim. Her şey benim hatamdı,

''BAM!''

Şeytan da ağlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin