Git (8. Bölüm)

224 9 0
                                    

Koray'a söz verdiğim için evden erken çıkıp okulun yanındaki kafeye gelmiştim. Koray da kapıdan içeri girince ayağa kalkıp gülümsedim.

Biraz oturup kahvaltı yaptık. Burak olayı hiç olmamış gibi davranmaya çalışıyor ve Koray o konuyu açmaya çalıştığında hemen değiştiriyordum.

Kafeden çıkıp okula giderken karşımıza Burak çıktı. Gözaltı mordu, yüzünde bir kaç yara bandı vardı. Sebebi ise yanımda duruyordu.

Burak Koray'ı kolundan tutup bir yere götürdü. Ikisi de bana Burada bekle işareti yaptı. Ben de bekledim ama aynı zamanda da bakıyordum.

Bir anda bir çığlık sesi geldi. Hemen o tarafa doğru gittim. Doğru mu görüyordum yoksa gözlerim ve beynim bana oyun mu oynuyordu? Burak Koray'ı bıçaklamış olamazdı cidden, değil mi?

Hemen yanlarına koştum. Koray arkasını döndü.

"Koray, yüzüme bak."

"Olmaz Leyla. Sakın bakma."

"Ne oluyor Koray?"

"Seni kan tuttuğunu öğrendim. Bakma."

Kafamı Burak'a çevirdim.

"Git!"

Kaşlarımı çatıp konuşmama bağırarak devam ettim.

"Nasıl yapabilirsin boyle bir şeyi?"

"Leyla-"

"Sus. Seni dinlemek istemiyorum. Git! Bir daha da sakın karşıma çıkma!"

Telefonumu çıkarıp hemen ambulansı aradım. Koray'ın kafasını dizlerime koydum.

"Dayan Koray. Dayan..."

Gözyaşlarım Koray'ın gömleğini ıslatmaya başlamıştı bile.

"Leyla, sakın ağlama. Benim için olmaz..."

Gözlerini kapadı.

"Koray! Aç gözünü!"

Çığlık atıyordum.

"Koray! Ne olur dayan! Koray!"

O sırada kanları gördüm. Karnının biraz üstünden bıçaklanmıştı. Tam bağıracaktım ki, kanı gördüğüm için bayıldım.

*

Gözlerimi açtığımda hastanede olmam gerekmez miydi? Ben niye hala kaldırımda yatıyordum peki? Kafamı yana çevirdim. Koray yoktu. Biraz daha etrafıma baktığımda buranın Koray'ın bıçaklandığı yer olmadığını gördüm.

Neredeydim ben o zaman? Etrafımı biraz inceledim. Burası bizim evin önüydü. Ne olmuştu bilmiyordum ama buradaydım ve başım ağrıyordu. Ancak başımın ağrısından daha önemli bir sorunum vardı: Koray.

Apartmana girince karşıma Yiğit çıktı. Ne olduğunu anlattım. Beni buraya Burak'ın getirmiş olabileceğini söyledi. Burak mı?

Evim Koray'ın bıçaklandığı yere çok yakındı. Belki de ben bayıldığım için Koray'ı orada bırakıp beni buraya kadar getirmişti ama içeriye girememişti. Beni neden burada bıraktı peki? Koray bir iyileşsin, ben ona her şeyin hesabını soracaktım zaten...

Hemen eve çıkıp duş aldım ve üstümü giyinip saçımı kuruttuktan sonra buraya en yakın hastaneye gittim. Buraya geldiğini umuyordum.

Neyse ki doğru tahmin etmiştim; Koray buradaydı.

Odasının önünde doktorlardan durumuyla ilgili bilgi toplamaya çalıştım.

"Pardon, siz hastamızın nesi oluyorsunuz?"

Hiç düşünmeden "Sevgilisi." dedim.

"Fazla kan kaybetmiş. BRh - kana ihtiyacımız var."

"Benim kan grubum BRh negatif!"

"O zaman bizimle gelin. Doldurmanız gereken bir form var."

Bir dakika. Ben az önce ne yapmıştım?

**

"Hanımefendi, bunu siz istediniz. Hastanın durumu çok ağır."

"Ya bana ne kan benim damar benim! Vermiyorum!"

"Hanımefendi işimizi zorlaştırmayın. Hastamızın yaşaması için bunu yapmamız lazım."

"Ya ama korkuyorum."

"Hanımefendi zorluk çıkarmaya devam edecek misiniz? Hastamızın hayatı size bağlı."

"Tamam. Ama söz verin; acımayacak değil mi?"

"Acımayacak, elim hafiftir."

"Ben 9 yaşındayken de öyle demişlerdi, çok acımıştı. Hepiniz aynısınız!"

"Hanımefendi dışarı çıkar mısınız?"

"Koray ne olacak?"

"BRh- kan bulabilirsek yaşayacak. Ama yoksa-"

"Tamam tamam vereceğim."

İğne korkusu vardı bende! Ne yapacağım ben şimdi?

Eğer iğneyi görmezsem o kadar çok canımın tanımayacağını düşünerek gözümü kapattım ancak iğne battığı anda gözümü açtım. Hemen koluma baktım ve kanı görür görmez bayıldım.

Var Mısın Iddiaya?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin