13.Bölüm "Keşke"

68 8 8
                                    

'Yazarı sevindirip +50 okunma yapma keyf.' Diyen ve yapan bir okuyucu istiyorum ben. -,- 

''Yeter,Kayra. Yoruldum!" Ne? Bunları bana söyleyen Su muydu?  Akşama kadar gezipte hiç yorulmayan Su, ben bir kaç mağaza gezdirdim diye mi yorulmuştu? Gülerek "Su'ya ne yaptın!  Eski, hiç yorulmayan Su'yumu istiyorum ben!" Dedim. Bana ters bir bakış atıp "Çok komik. Ha,ha,ha!"

"Hadi, acıdım sana. Son durak kuaför!" Su'yun keyfi yerine gelmiş olacak ki kalkıp beni kuaföre çekiştirdi. Çekiştirmeli bir yoldan sonra kuaföre gelmiştik sonunda! "Merhaba efendim. Şöyle geçin."

Yirmili yaşlarda ki kız beni mor kenarlı bir aynanın önündeki beyaz koltuğa oturttu. Aynanın kenarındaki mor çerçevenin üstündeki loş ışıklar buraya hoş bir görünüm katıyordu. Zaten ciddi yerleri sevmezdim. Yapmacık geliyordu bir kere. İnsanlar gülmüyor, donuk donuk etrafa bakıyordu. Burası öyle miydi?

Herkes yaptığı işten ve aldığı sonuçtan çok memnundu. Yapmacık davranışlar yoktu. Bu da benim zaten yüksek olan moralimi daha da yükseltiyordu.

"Hoşgeldiniz Su Hanım. Arkadaşınıza nasıl bir saç yapamamızı istersiniz?" Su Hanım mı? Bu kız Su'yu nerden tanıyordu ki? Onu geçtim neden hanım diyordu?  Bildiğim kadarıyla Su'yun babasının holdingi vardı. Bizim gibi. Annesi ise holding de çalışıyordu. Yani kuaförleri yoktu.

Su'ya eğilerek "Su, bu kız seni nerden tanıyor?  Hem niye hanım diyor?" Aslında şaşırtıcı bir durum değildi. Çünkü gelen herkese öyle diyorlardı saygıdan. Ama Su benim gibi 17 yaşındaydı.

Güldü ve o da bana eğilerek "Burası da bizim. " dedi. Ağzım o şeklini alırken "Oha!" Diye biraz yüksek sesle mırıldandım. Yüksek sesle mırıldanmak da ayrı bir ironi doğrusu.

"Boya veya ışıltı gibi şeyler istemiyorum. Sadece saçlarımdaki kırıkları aldırmak istiyorum ve biraz da saç bakımı. Doğal." Samimi bir şekilde gülümserken kız da gidip dediklerim için malzemeleri hazırlamaya başladı. 

"İşte, bitti!" Demesiyle, gözlerimi açıp aynada kendime baktım. Aslında pek bir farklılık yoktu ama yinede güzel  olmuştu. "Teşekkür ederim, tam istediğim gibi." Diyerek kıza parasını ödeyip kuaför den çıktık. "Ben de yoruldum hadi,eve gidelim artık." Su yukarı bakarak "Teşekkürederim.Teşekkür ederim." Diyip duruyordu. "Ne diye sürekli teşekkür ediyorsun?" Su bana baktı ve gülümsedi. Sonunda eve gidiyoruz ya, ona. 'He çok komiksin.' Bakışlarımı yolladım Su'ya.

*

"Yemekler bir harika!" Deyip tabağına yumulmaya devam etti, aç arkadaşım. Aslında ben de onun gibi sürekli acıkırdım. Ama şuan iştahım falan yoktu. Hayatımda ne çok şey olmuş, ne çok şey değişmişti. Vay be... diye geçerdim içimden. Sıradan ama bir o kadar da mutlu bir hayatım vardı. Şimdi? Ah,yoruldum artık. Her şeyden...

"Kızım? Yemiyorsun?" Eh, kadın da haklı yani o kadar aç bir kızı olacak insanın ve yemek yemeyecek! Başka emrin? "Canım istemiyor, anne. Sonra yerim ben. Su. Ben odama çıkıyorum sende gelirsin yiyince. " Su hala ağzında yemek varken "Tomom goldom dor." Diye geveledi. "Ağzındakini bitir, öyle gel." İçimden salak diye geçirdim. Bu kızı çok seviyorum ben ya!

Şşşt. 

Ne var iç ses?

Bi kes be bağırma. 

İç sesim olduğun için utanıyorum. 

Nedenmiş o?

Sen iç sessin. Nasıl bağırayım? 

He. Doğru. Neyse konumuz bu değil! 

Çabuk söyle hadi!?

Buluuuuut. 

Zıkkım ye. 

Ya da Poyraz mı? 

Defol!!!

Belki de haklı. Bulut... Poyraz... Hangisi? Kafam çorbaya döndü. Doğru!  Açım. Neden yemek yemedim ben? Neyse bunu sonra düşüneceğim.  Konumuza dönelim.

Bulut, bana ihanet etti. Poyraz'ı ise doğru düzgün  tanımıyorum bile. Amacı ne onu bile bilmiyorum. Belki de onu bir daha göremem? Bulut'u ise maalesef her zaman göreceğim sanırım. Lanet olsun! Ondan nefret ediyorum. Ben ona nasıl inanırım?  

"Kayra? Neden ağlıyorsun?" Su'yun demesiyle ağladığımı yeni fark ettim. Hemde hıçkıra hıçkıra! Yine onun için ağladım. Lanet olsun! Bu kaçıncı lanet okuyuşum? Keşke onu hiç tanımasaydım. Keşke. "Tamam. İyiyim." Diyerek yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim. "Emin misin?" 

"Hayır. Kayra'yım." Su bana umutsuz vaka gibi bakıyordu. "Kızım! Mal mısın nesin lan sen?" Su'yu deli etmek harika bir şey. Kesinlikle deneyin. "Ah, acıdı." 

"Oh, ocodo." İkimizde bir süre sessiz kaldık. Sonra gülmeye başladık. "Ee, kötü kız olma planların nasıl gidiyor?" Sahi ya. Ben de yaptım o konuyu? "Tam gaz devam. Yoldan dönenin kaşığı kırılsın. " Su güldü. "O, öyle değildi ki?" Dedi kahkahalarının arasından. "Neyse ne. Boşver. Hadi, aşağı inelim. Olanları anneme de anlatmam gerek." Su bana 'Ciddi misin?'  Bakışları atarken kafamı hızlıca salladım. "Evet. Ciddiyim. Sonuçta annemden birazcık  (!) Para yardımı almam  gerekicek. "

"Sen bilirsin. Bakalım annen ne diyecek. Şimdiden sana üzüldüm." Evet. Ben de üzülüyorum. Annem beni en fazla diri diri gömer canım, ne olacak? Hadi bakalım. Gazamız mübarek olsun!

 Yıldızı parlatırsanız sevinirim!  Bu bölüme çok kafa patlattım. Sizin için ve sınavımı bile es geçtim. Siz de benim size ayırdığım saatleri saniyelerle  vote ve yorum yaparak teşekkür edebilirsiniz. 

Bir şey daha: Bölüm sınırları var. +50 okunma olmadan yeni bölüm paylaşmayacağım. Vote ve yorumlar da düşük olursa yine paylaşmayacağım. Bu kadar zor olmamalı istediklerim? 

Soğuk Nevale Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin