(Karan)
Öldü mü? Kardeşi mi? Evet yanlış duymadıysam öyle dedi. İnanamıyorum. Ben sevgilisi felan zannetmiştim. Hadi kardeşi olduğunu da öğrendim. Ama ölmüş. Üstelik çizdiği resimde de genç bir çocuktu. Oha.
Kafamda İris'in söylediklerini düşünürken kendimi bahçe kapısının önünde buldum.
"Karan?" birinin bana seslendiğini fark ettim. Arkama döndüm. Karşımda yan komşumuz Mustafa abi duruyordu.
"İyi akşamlar Mustafa abi. Nasılsın?"
"İyiyi. Bende çöp atmaya inmiştim. Sende gezmeden geliyorsun herhalde." dedi ve güldü.
"Aynen Kerim'le çıkmıştık."
"Kerim nerede?"
"O başka bir yere gitti."
"Ha anladım." tekrar güldü.
"Karan bir gün bir yerde çay içelim mi sana anlatmak isteyeceğim şeyler var?" Ne anlatmak isteyeciği şeyler var? Beni ne kadar tanıyor da bana bir şey anlatacak. Kafam karışmıştı.
"Ta-tabi. Hangi konu hakkında?"
"Onuda o zaman konuşuruz."
"Peki."
"Hadi görüşürüz."
"İyi akşamlar." deyip yapmacık bir şekilde gülümsedim.
Merak olayı beni öldürüyor. Merak ettikçe çıldırıyorum. Şuana kadar İris'in kardeşini düşüyordum. Şimdi de Mustafa abinin bana ne söyleyeceğini merak ediyordum. Ve bu beni gerçekten çıldırtıyor.
Eve girince kendimi koltuğa attım. Telefonumu çıkarıp İris'in numarasına bakayım dedim. Rehbere girincede şok oldum.
'Sen beni ne zannettin :D'
Yuh. Resmen rehbere öyle kaydetmiş. Oha lan kıza bak. Sen beni ne zannettin ha? Kendi kendime gülmeye başladım. Sonra arkama yaslanıp telefonu yana koltuğun öbür yanına fırlattım. O sırada da Kerim eve girdi.
"Ne gülüyon olum kendi kendine. Hasta mısın?"
"Ooo kimler buradaymış.." diyip yavaş yavaş ayağa kalktım. O sırada da Kerim kaçmaya hazırlanır gibi durdu.
"Ya abi hala kızgın mısın? Lan bir şey yapmadım! Sadece seni bırakıp gittim.." Kerim merdivenlerden çıkmaya başladı bende arkasından gitmeye.
"Haa sonraa..."
"Tamam onla seni bırakmış olabilirim.. Belki de.. belki de.. Ya of işte kızla oturdun ne var burda ne güzel"
"Dur bir dakika dur?!" Kerim durmuştu bende durmuştum.
"Yok sa siz bunu planladınız mı?!"
Kerim bana bakıp kahkaha attı bende kafamı eğmiş meraklı bir şekilde ona bakıyordum.
"Ooo Holmes* hoşgeldin." deyip güldü Kerim.
"Ne yani gerçekten bilerek yaptın?"
"Yaptık."
"Esila'yla beraber."
"Aaa.. aynen" deyip güldü Kerim.
"Off Kerim amacın ne?! Amaçsız herifin tekisin."
"Ya neden öyle diyorsun ki? Ben içeri girdiğimde çok mutlu görünüyordun :D"
"Kerim!" sesimi yükseltince Kerim odasına girip kendini kitledi. Kapıyı açmaya çalıştım ama açılmayınca aşağı inmeye giderken Kerim kapıyı azıcık açtı.
"Karan?"
"Ne var?!"
"Bak kimseye söyleme." Kerim'e cevap vermeden aşağı indim.
Saat 10'u geçiyordu. Televizyondaki kanalları boş boş geçmekten çok da sıkılmıştım. Televizyonu kapatıp odama gittim. Üstümü değiştirdim ve değişik bir psikoloji ile yatağa girdim. Ah bide yarın özel ders vardı. En iyisi uyumaktı. Gözlerimi kapatıp bugün olanları düşünmeye başladım.
***
(İris)
Acaba telefonuna baktı mı? Ya da görünce tepkisi ne olucak? Bunları düşünürken gülümsedim. Benden numaramı istemişti. Beni ne zannetti. O benden numaramı isteyemez ki. Ama şimdi bir daha karşılaşırsak ki umarım öyle bir şey olmaz bana ne diyecek acaba? Bence iyi yaptım. Beni diğer kızlaramı benzetti? Hayır asla. Yine her zaman ki gibi kendi kendime konuşuyordum. Esila'nın arabasıyla bizim eve geldim. Sabah arabayı verecektim. Bahçe kapısından geçerken güvenlikçi bana şaşkın gözlerle baktı. Çünkü ben araba kullanmam. Yani kullanmayı biliyorum ama babamın bana verdiği arabaları almıyorum. Çünkü istemiyorum.
Hızlıca arabayı park ettim. Çantamı yan koltuktan alıp arabadan çıktım. Sallana sallana eve girdim.
Merdivenlerden çıkarken babamın bana seslendiğini duydum.
"İris?"
"Evet."
"Nereden geliyorsun kızım?"
"Yemekten."
"Saatin kaç olduğunun farkında mısın?" yemek dememe rağmen direk eve gelmemiştim. Sahilde oturmuştum. Yani saat şuan 11 veya 12 olmalıydı. Ama bu benim umurumda bile değildi.
"Evet. Gayet farkındayım."
Biraz susmuştuk sonra içeriden iğrenç bir gülme sesi geldi. Bir kaç basamak inip salona baktım. Annem. İçmişti. Ve kötü gözüküyordu. Yanına gittim.
"Yine mi içtin anne sen?"
"Aa..Aaa. İris. Sen mi geldin?" kötü nefesini hissedip güldü.
Evimizde hizmetliler vardı. Bu saatte sadece bir tanesi kalırdı. Ona seslendim.
"Arzu!"
"Buyrun İris Hanım."
"Anneme kahve yapar mısın hemen."
"Tabii." diyerek hızlıca mutfağa girdi. Babam da kapıda bana bakıyordu. Bende annemin saçını düzeltip odasına çıkarmaya çalıştım.
Babamın yanından çıkarken ona kötü bir bakış attım. Hiç bir tepki vermedi. Pis herifin teki çünkü.
Annemi odasına çıkardıktan sonra yanına oturdum. O sıra Arzu kahveyi getirdi. Anneme onu içene kadar başında bekledim. Kahvesini bitirince yatağına yattı. Üzerini örttüm ve kapıyı kapatıp çıktım. Kapıyı kapatırken kafamı eğmiştim kafamı kaldırdığımda babam bana sarıldı. Bir an korktum. Sonra kendimi ittim.
"Kızım."
"Ne var?!"
"Neden böyle yapıyorsun?"
"Hahaha." yüzüne bakıp güldüm.
"İyi geceler." deyip yanından geçerken kolumdan tuttu.
"Çok mu merak ediyorsun? O zaman ilk önce sen benim sorumu cevapla. Neden bize onca yıl öyle davrandın?"
Sesi çıkmayınca devam ettim.
"Bir daha karşıma çıkıp bana böyle bir şey deme anladın mı?"
Karşımda kafa sallayan bir adam duruyordu. Ona bayadır baba diye seslenmiyorum. Ve durumundan hiç rahatsız değilim.