Edin 'Sen Nasıl ona dokunursun !' diyerek üzerine atladı. 'Sen nasıl onun elini tutarsın ?' Diyerek bir yumruk attı. 'Sen nasıl onunla gülersin ?' Diyerek bir yumruk daha attı.
Ard arda gelen yumruklarla sekteleyen Berkay toparlanıp , baby face yüzüne atılan yumrukların acısını çıkarırcasına Edin'e kafa attı.
Burnunu tutup 'Bu acıttı.' Dediğinde Berkay gülüp 'Acıtacak tabi. Zengin kafası bu.' dedi. Edin Berkay'ın gülüşünü sollayacak bir kahkaha atıp 'Zengin kafası , sadece kafa atmaya yarıyor anlaşılan.' dedi.
Edin'in sözünün nereye vardığını kestiremeyen Berkay durdu. Edin tüm öğretmen sezilerini kullanıp anlamadığını anlayınca anlattı.
'Kafan basmıyor herhalde. İyem'den uzak duracaksın diyorum.'
Berkay 'Bunu bana kim söylüyor ?' Dediğinde 'Ben.' Dedi.
'Hiçbir sıfatla tanımadığım sen mi ?' Dedi gülerek.
'Sen hangi sıfatla tanımak istersen o sıfatla tanıtırım.' Dedi ve ceketini attığı yerden alıp yürümeye başladı. Berkay'ın yanından geçerken külahına eğilip 'Akıllı ol. Aklını alırım.' dedi ve kafasına vurup yürümeye devam etti.
Berkay zenginliğinin ve asilliğinin verdiği beyefendilikle konu daha fazla uzamasın diye sustu ve arabasına bindi. Emre'den İyem'i de bırakmasını rica etmiş , kendisi de kaptana ödeme yapıp gidecekti ama nereden geldiğini ilk başta kestiremediği bir yumrukla yerine sabitlenmişti.
İyem'in adı geçmeden attığı yumruklar , Edin'i sarhoşun biri sanmasına sebep olmuştu. Doğruydu. Edin sarhoştu ama sadece sarhoş biri değildi. Sarhoş ve aşıktı. Aşkın'dan sarhoş olmuşken aşkına içip bir kez daha sarhoş olmuştu. Ama tüm bu sarhoşluğun arasında kime , ne için saldırdığını biliyordu.
Kıskanmıştı.
Kendisinden başka birinin onun yanında olmasına, onunla gülmesine, ellerini tutmasına tahammül edememişti. 'Aşkımı zaten içimde yaşıyorum. Bari kıskançlığım dışa vursun.' Diye düşünerek Berkayla kavga etmişti.
Boş sokakta vurduğu kola kutusunun çıkardığı sesle yürürken aklında sadece Berkay'ın 'Hiçbir sıfatla tanımadığım sen mi ?' Cümlesi dolanıyordu. Tanımaması umrunda değildi. Aslında umrunda olan hiçbir sıfata sahip olamamasıydı. Kim olarak dövmüştü o zengin çocuğu ? Hangi sıfatın sahibi olarak ? "İyem'in coğrafya öğretmeni. " sıfatıyla mı ? Komik geliyordu kulağa. Güldü. Güldü ve daha sert vurdu önünde sürüklediği kola kutusuna.
Evine girdiğinde üzerini değiştirmeden üçlü koltuğa oturdu. Sehpanın üzerine gitmeden önce bıraktığı özeti aldı eline. İyem'in özetini. Gözlerini gezdirdi kağıdın üzerinde. Ama sadece gezdirdi , okumadı. Yazısı ne kadar da güzeldi öyle. 'Tıpkı kendisi gibi.' Demekten alıkoyamadı kendisini. Yüzü gözlerinin önüne geldiğinde gülümsedi. Ayılmak için kahve yapmaya gitti. İçtiği kahveyle hem ayılacak hem de uykusunda olacaktı. Zaten normal zamanlarda da uyuyamıyordu ya , neyse.
Ama bu gece uyuyamayan sadece Edin değildi. Melis de uyuyamıyordu. Yaşadıkları bir rüyaydı sanki onun için. Eğer bir rüyaysa uyanmak istemiyordu. Ama uyumak da istemiyordu. Uyursa , uyanınca her şeyin bir rüya olduğu ihtimali ile karışılacaktı.
Partideki halleri gözlerinin önüne gelince gülümsüyor, kalp atışları hızlanıyordu. Zihnindeki görüntülere son veren telefonun sesiydi. Telefonunu eline aldığında hızlanan kalp atışları artık kulaklarında yankılanıyordu. Nick mesaj atmıştı. Okudu.
'Tüm kıroluğuma rağmen iyi bir geceydi değil mi ?'
Mesajı defalarca okuyup güldü ve cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVLET OKULU(Coğrafyacım)
ChickLitŞımarık , zengin aile çocuklarının devlet okulu ile imtihanı. © Tamamen mizah amaçlı yazılmıştır.