D.O.C. "10.BÖLÜM"

72 4 1
                                    

Emre

Mükemmelik abidesi suratıma şaşırmış bir şekilde bakan Edin'e tam cevap verecektim ki İyem içeriye daldı. Hayır yani hastanedeyiz ben şurada hasta numarası yapacağım derken gebereceğim ama O direkt dalıyor hiç saygısı kalmamış bana. Yazık nesil gittikçe bozuluyor. Yakında kim daha uzağa telefon fırlatacak oyunuda başlar bunlar arasında. Bir dakika ben bu oyunu oynamıştım Berkay'la. Onların gemilerinden birisindeyken can sıkıntısından kim daha uzağa atacak diye kapışmıştık Berkay'la. Sonucu merak ediyorsunuz biliyorum ama etmeyin konumuz daha önemli İyem ve bizim Coğrafyacı. İyem'in gözlerinin içine bakarak
" Ben acıktım. Ne yiyoruz?"
İyem, Edin'in arkasını dönmüş olmasını fırsat bilerek dudaklarını oynatarak "zıkkım ye" dedi ama Edin, Ona bakarak "Gerçekten ne yiyeceğiz?" dediği zaman İyem iyice sinirlendi ama derin nefesler alarak konuşmaya başladı.
"Emre bir hasta olarak hastane yemekleri yiyecek sende ne istiyorsan söyle sipariş vereceğim kendim için sanada isteyeyim." Diyen İyem'e mavi gözlerimle şoka girmiş gibi bakakaldım. "İyem, sen bana cidden o hastane yemeğinden mi yedireceksin. Beni hiç mi sevmedin?"

"Emreciğim, canım arkadaşım seni o kadar çok seviyorum ki sırf o sana olan sevgimden sağlıklı şeyler ye diye hastaneden besliyorum seni." Deyip pis pis sırıttı. Gıcıktı bu kız. Benim Büşra'm olsa bana yemek alır kendi yerdi o sağlıklı ama tatsız hastane yemeklerini. Nerdesin Büşra'm?

İyem

Emre hastane yemeklerini yemek zorunda olmanın verdiği hüzünle susmuşken Edin bana dönerek
"İstediğini söyle fark etmez bana." Deyince tuhaf tuhaf baktım. Sanki erkek bendimde ona yemek ısmarlıyordum. Ben ne günlere kaldım böyle ya bir yanımda Emre, diğer yanımda Edin. Telefonumu çıkartıp Berkay'ı aradım.

"Alo, Berkay."

"Efendim İyem."

"Berkay seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi? Bize hamburger getirir misin?"

"Getiriyorum bekle beni." Telefon kapandığı zaman kendi kendime söylenmeye başladım. Bu çocuk çok değişmişti. Önceden olsa telefonumu açmazdı bile. Şimdiyse yemek getiriyordu bana. Aslında iyi oldu O'nun değişimi sonuçta açım şuan aç. Ben açım ama Edin ve Emre birbirlerine neden dik dik bakıyorlar öyle? Yanlarına yaklaştığımda bile beni fark etmemişlerdi. Bende en doğal hareket olarak konuşmaya karar verdim.
"Ne oluyor size böyle?" Dediğim anda birbirlerine bakmaya devam ederken aynı anda " Hiç bir şey." Dediler. Bu ikisiyle bütün gece nasıl geçicekti? Ben kafayı yerim bu ikisiyle takılırsam tüm gece. Hayır neden burada kaldıysam. Melis yada İlayda kalsaydı keşke burada. Bende evime gidip yumuşacık yatağımda yatsaydım. Emre intikamım acı olacak canım kankacığım.

Berkay

Eve gelmiş ve İyem'in snaplerini izlerken telefonumda 'İyem Arslan' arıyor yazısını görünce kalbim hızlanmaya başladı. Telefonu açtığım İyem'in sesi kulaklarıma doldu.

"Alo,Berkay"

"Efendim İyem"

"Berkay seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi? Bize hamburger getirir misin?" Bir anda ağzımdan çıkanlar istemsizce çıktı.

"Getiriyorum bekle beni." Telefon kapandığı zaman şapşal şapşal sırıtmaya başladım. Seni seviyorum demişti. Hemde bana. Beni seviyordu. Tamam arkadaşça yada işi düştüğü için söylemiş olabilirdi ama seviyorum demişti. Ve ben bu söze her şeyi yapabilirdim. Hemen masanın üstündeki motorumun anahtarını ve cüzdanımı alıp odamdan dışarı çıktım. Yukarıya çıkarken merdivenli bir evde oturduğum için çok sinirlendim. Ama İyem'in seni seviyorum demesi gelince tüm sinirlerim uçtu gitti. Garaja gidip bebeğime bindim ve onunla İyem'e yemek almaya doğru yola koyuldum. Her zaman gittiğim Burger Kıng ' in bu gün sırasında her zaman olankinden daha fazla bir sıra görmemle İyem'e sandviç alsam yeter diyerek çok sevdiğim bir mekanda durup 3 tane ton balıklı sandviç siparişi verdim. Aslında sadece İyem'e almayı planlıyordum Emre'ye gıcıklık olsun hastane yemeği yesin diye ama sonra insafa gelip oda aldım, ona almışken kendime de alayım dedim. İçecekler gidene kadar mahvolacağı için almama kararımla sandviçlerin parasını ödeyip hastaneye doğru yola koyuldum. Rüzgar deri ceketime çarparken ben hızlanmaya devam ettim. Sonuçta İyem'e ve Emre'ye yemek götürüyordum . Böyle söyleyice kendimi kurye gibi hissettim ama olsun İyem seni seviyorum demişti. O söze yapmayacağım şey o kadar az ki. Hastenin otoparkına motorumu park edip hızlı adımlarla Emre'nin kaldığı odaya çıktım. İçeriye girdiğim zaman Emre ve Edin'in birbirlerini öldürecek gibi dik dik baktıklarını gördüm. Edin'in ne işi vardı burada? İyem ise o ikisini umursamadan elindeki telefona gömülmüş haldeydi. Birkaç dakika boyunca beni fark etmelerini bekledim ama fark etmediler. Bu sefer ben konuşmaya başladım.
"Acıkmadınız mı gençler?" İyem kafasını kaldırıp,
"Sonunda gelebildin, acıktım ve çok sıkıldım ikisiyle." Derken elimdeki poşete baktı ve tekrar konuşmaya başladı
"Benim hamburgerim nerede?"

"Sıra vardı bende sandiviç aldım." Dedikten sonra birisini aradı ve yukarıya üç kola sipariş etti. Bu kız tanıyordu beni. Tamam belkide poşette içecek olmadığını görünce aradı. İçeceklerle beraber Emre'ye yemek geldi. O an anladım bize yemek getiri Edin'i dahil etmişti. Edin'in O'ndan hoşlandığın hatta belkide sevdiğini bilmesine rağmen. Yoksa İyem, Edin'den hoşlanmaya mı başlamıştı? Birisi iç sesimi sustursun artık bu gidişle kafayı yiyip Emre'ye benzeyeceğim. Düşünmesi bile korkunç. Poşetten sandiviçimi çıkartıp yemeye başladım ağızda dağılışı efsaneydi. O kaşar ve ton balığının uyumu İyem kadar güzeldi. O sırada Emre'nin sesini duymamla tüm lezzet yarıda kesildi.
"Berkay, hadi şu İyem'i anlıyorum bozuldu kız devlet okulunda varotik insanlarla aynı ortamda bulunmaktan peki sana ne oldu? Beni hastane yemeklerine mahkum ediyorsun?"

"Emre, seninde varotik kırıkların gelitor hastanelere ayıp. Ayrıca Coğrafyacınızın burada olduğunu bilmiyordum. Sana almıştım ama şimdi görüyorumda senin biraz sağlıklı, tatsız şeyler yemen gerekiyor." Deyip göz kırptım benim mükemmel arkadaşıma.

"Sende vur Berkay düştüm ya sende bir tekme at bana." Deyip kaşığını çorbaya daldırdı. Ve söylenmeye başladı.
"Bu nedir ya ? Tatsız,tutsuz aynı coğrafya dersi gibi." deyip zorlayarak içti. Her kaşığında yüzünü buruşturuyordu.
Tanrım neden düzgün bir arkadaşım yok benim ?

Yemeğimi yedikten sonra dışarıya eve dönmek üzere kapıdan çıkmışken yanıma gelen İyem'le durdum.

"Berkay teşekkür ederim. "

"Rica ederim de. Sen teşekkür edermiydin prenses?"

"Ya benimle dalga geçme."

"Dalga geçmiyorum sadece gerçekleri söyledim. "

"Tamam dışarıdan çok şımarık, kaprisli, ukala, burnu havada bir insan gibi görünebilirim ama ben sadece böyle büyüdüm. O yüzden artık sanada teşekkür etmiycem."

"Tamam kızma hemen bende aynı tarz bir insan olduğum için önemli değil."

"Bir kahve içelim mi beraber? İçeride çok sıkıldım da." Diyen ve bana mavi gözleriyle deniz gibi bakan İyem'e

"Tamam içelim. Kafeteryaya inelim mi?"

"Peki." Beraber Savaş Amcanın Vildan Teyze için yaptırdığı ultra lüks hastanenin kafeteryasına indik. Hayır bu çocuklar o devlet okulunda kültür şokundan nasıl ölmüyorlar anlamıyorum. Sen kalk aşk uğruna hastane yaptır ama çocuğunu varoşlarla ve kekolarla dolu bir okula gönder. Cidden garip adam şu Savaş Amca. İyemle beraber bir masaya oturduğumuzda gelen garson

"Hoşgeldiniz. İyem Hanım her zamankinden mi?"

İyem bana dönerek
"Özel bir kahveleri var denemelisin." Dediğinde başımla onayladım. O da garsona "İkimizede her zamankinden."
Dedi ve bana döndü.
"Biliyor musun senden nefret ediyordum. Yukarıdaki salak yüzünden. Onunla yakın olmanı kaldıramıyordum ama şimdi benim için bir sorun yok. Biz büyüdük ve Emre'de bende hayatımıza başka insanlar alacağız. O insanlar girmeden önce seninle paylaşmaya karar verdim Emre'yi." Dediği zaman konuşmasından aklımda kalan hayatımıza başka insanlar sokmak oldu. Başka insanlar derken o coğrafyacıdan mı bahsediyordu. O adam aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyor. İyem bana bakarken sadece gülümsedim. Söyleyecek sözüm yoktu. Hem ne diyebilirdim ki? Hayatındaki insan ben olmak istiyorum mu? Yoksa seni seviyorum ve ben seni hiç kimse ile paylaşmak istemiyorum sadece benim ol mu? Diyecektim. Sadece gülümsedim ve önüme gelen İyem'in tavsiye ettiği kahveyi içtim. Sanki İyem haxırlamıştı elleriyle bana bu kahveyi öyle güzel gelmişti başbaşa içmek.

DEVLET OKULU(Coğrafyacım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin