Emre hocanın yanına gidip kontrol etmeye başladığı kağıda baktı ve yüzüne 'sırıtma' denebilecek bir gülümse yerleştirdi. Hoca tam ağzını açmış 'yü-' demişti ki düzeltip '99' dedi.
Emre 'Hepsi doğruydu. 1 puanı nereden kırdınız acaba ?' dedi gıcık bir ifadeyle. Hoca Emre'ye aynı gıcık ifadeyle cevap verdi ;
'Bak tam şu cümlenin sonuna nokta koymayı unutmuşsun.' Dedi bir soruyu gösterip.
Emre hocanın kontrol ettiği kağıtlardan birini önüne çekip inceledi sonra hocaya dönüp ' Bak hoca meridyen yerine merdiven yazmış; görmemişsin.' Deyip başka bir kağıdı inceledi ve 'Bak hoca , o çok zeki öğrencin burada paralel yerine parlatıcı yazmış. Sen de gelmiş burada koymayı unuttuğum noktadan puan kırıyorsun.' Dedi.
Hoca Emre'nin elindeki kağıtları alıp çantasına koyduktan sonra Emre'ye dönüp 'Çünkü sana gıcığım.' Dedi.
Emre'nin elleri yumruk şeklini alırken yerine oturdu. Bir şeyler mırıldanıyordu.
Sanırım daha fazla sinirlenmemek için 10'a kadar sayıyordu. Genelde kavgada dayak yemeden önce böyle yapardı. Sonra dayak yiyince de '10'a kadar saydım ya sinirim geçti ondan dövemedim pek.' Derdi.
Hoca çantasını toplayıp çoktan kendi havasında dağılmış olan sınıfa bakarken gözleri bir noktada takılı kaldı. Merakıma yenik düşüp nereye baktığına bakınca İyem'i gördüm. Tekrar hocaya baktığımda yüzünde hafif bir tebessümle İyem'e bakmaya devam ediyordu.
O sırada kapı çalıp içeriye bir çocuk girdi. Gözleri biraz sınıfta oyalandıktan sonra hocaya dönüp elindeki kağıdı okudu.
'Müdür , İlayda Yılmaz 'ı , Melis Razon'u, Emre Türkmen'i ve İrem Arslan'ı çağırıyor.' Dediğinde İyem bağırıp 'Benim adım İyem.' Dedi.
Çocuğun gözleri İyem'i bulduğunda sınıftan uğultular yükseldi.
'Oha lan Bartu'ya bağırdı.' Dediğini duydum bir çocuğun.
Adının Bartu olduğunu öğrendiğim çocuk 'Bak yenisin diye bir şey demiyorum ama biraz daha oturursanız yeni falan demeyeceğim.' Dedi İyem'e bakarak.
Hepimiz ayağa kalkıp sınıftan çıktık. İyem tam Bartu'nun yanından geçerken dil çıkardı. Bartu da 'Senin o dilini eline verirdim ama arkadaşına dua et.' Deyip gözleriyle beni işaret etti. İstemsizce gülümsedim.
Müdürün odasından içeri girdiğimizde Mahmut Bey masasına kurulmuş , masanın önüne de 4 tane sandalye koydutturmuştu.
Sandalyelere oturup boğazını temizleyen Mahmut Hoca'ya baktık.
'Memnun musunuz çocuklar ?' dediğinde başımızı salladık ama İyem,
'Sabun olsa daha iyi olurdu.' Dedi.
Müdür de ,
'Ihmm.. Bilirsiniz.. Bu tür şeyler parayla.' Dediğinde Emre elini cebine atıp birkaç iki yüzlük çıkarıp masaya koydu ve 'Hocam şimdilik bu kadar verebilirim. Malum okuldan sonra geziyoruz falan. Siz daha lazım olursa ailelerimizle görüşürsünüz.' Dedi ve kapının önüne gitti. Tam çıkacakken de zil çaldı zaten.
Mahmut Hoca da Emre'nin masaya koyduğu paraları bir çekmeceye koyup 'Çıkabilirsiniz çocuklar.' Dediğinde hemen çıktık.
Sınıfa girdiğimizde Süm Emre'nin yerine oturmuş , yanındaki kızla konuşuyordu. Biz yerlerimize otururken o da kalkıp kıza 'Dediğimi sakın unutma.' Dedi ve duvar tarafında köşede oturan apaçilerden bir çocukla konuşup çocukla beraber yanımıza geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVLET OKULU(Coğrafyacım)
ChickLitŞımarık , zengin aile çocuklarının devlet okulu ile imtihanı. © Tamamen mizah amaçlı yazılmıştır.