Acısı aşk olanın kıblesi kalp ola...
Ey aşkı yaratan Rabbim ; sen ne güzelsin , senin bu aciz kullarına verdiğin bu güzel armağana hamd olsun ...
Hiç düşündünüz mü ; akıl ne zaman buz keser ?
Aşık olunca ;
Azrail'e rastlayınca ;
Yada Azrail bir sevdiğine kancayı takınca ...
İşte o zaman dünya durur sen buz kesersin zaman ilerlemez takılır kalırsın işte ; o vakit anlarsın hayatı ama giden gider ya da sen zaten elveda marşını çalmaya başlamışsındır zaten..
Aşk için yazılan destanlar yaşana savaşlar kurulan hayaller kimi zaman boşa çıksa da ; genede güzeldir.Aşk hayatın hem anlamı hem anlamsızlığı bana göre ; aşık olmayan insan kuru bir ağaç ; verimsiz toprak , güneşsiz yaz, karsız kış , çiçeksiz bahçe ; yaprağı dökülmeyen son bahar bence ....Bunlar olmadan nasıl bir anlamı olmuyorsa mevsimlerin Kalbi aşk için atmayanın da yaşadığını sanmıyorum ..Aşk hangimizi dilsiz bırakmadı ki hangimize hayatı sorgulama yada hangimize anne yada baba olma düşüncesini meşru kılmadı ki doğru söyleyin yada hangimizin kalbini tekletmedi .Şimdi size aşkın tarifini yapmak isterdim ama bu mümkün değil ; bende size kelimelerle yaşatmaya çalışacağım kendi lisanımca ...
Hadi bakalım :
AŞK ' A FORA ...
Piraye yirmili yaşlarına yaklaşınca saçları belinde kendinden emin kibar zarif incecik dal gibi bir genç kız oluvermişti görücülerin biri gelip biri gidiyordu .Annesi melek hanım bu durumdan ne kadar hoşnut olsa da kızından ayrı kalma düşüncesi yüzünden çoğunu Piraye 'ye söylemeden geri çeviriyordu .Piraye lise bittikten sonra üniversite okumak istememiş annesin dizi dibinde kalmayı tercih etmişti yada daha fazla maddi anlamda melek hanıma yük olmak istememişti kim bilebilir
Bir gün Melek hanım gülerek alttan alttan kızının ağzını yoklar gibi : '' kızım seni mahalleye açılan dikiş nakış kursuna yazdırayım vakit öldürürsün yoksa dizimin dibinde örümcek bağlayacaksın '' dedi
Piraye : '' Aşk olsun melek anne ben senin yanında nefes alıyorum .. yarım kalan her şey tamamlanıyor sanki ; sende ayrı bir saat geçsin istemiyorum . ''
............ '' Ee evlenince ne yapacaksın '' dedi Melek hanım
Piraye '' evlenmeyeceğim ki '' dedi omuz silkerek.
ama bir yandan da göz ucuyla alttan latan kesiyordu melek hanımı çaktırmadan .
Oda istiyordu aslında bir yuvanın hamuru olup açılıp aş olup karın doyurmak ; harç olup duvara karılmak eşine döşek olup kızlar , erkekler doğurup şen bir yuvaya sahip olmak ama hayal kuramıyordu korkuyordu ...
Düşündü Piraye melek hanıma doğru yaklaştı yanına dizlerinin üstüne çöktü
Anneciğim her ateşin dumanının yönü ayrıdır ve elbet bir dağı saracaktır ama isterim ki o dağ sana yakın olsun öyle ki her baktığımda seni yanımda hissedebileyim.
Melek hanım onaylarcasına kafasını sallamakla yetindi; '' lakin Olmaz ben torun isterim artık anlamam abin de içeriden çıksın ona da helal süt emmiş bir kız bulup başını bağlayacağım dedi sevinçle
Piraye : dondu sanki soldu sustu o sustu vucüdü konuştu...
Hatırlamak içindeki karanlığı azad etmek değilmidir aslında .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFİTAP
Ficción GeneralHiçbir gece yoktur ki şafağa yenilmesin .... Gecenin günü kemirmeye başladığı saatlerde rahme düşen bir can ...ve gene günün geceye karışımın da nefes buluyor... Acaba bilseydi bu hangi gezegenin cehennemi olduğu belli olmayan viraneye gelmek...