Diyar'ın son hakiminin ölümüydü Diyar'ı ikiye ayıran,
Aydınlığın ve karanlığın savaşıydı durdurulamayan,
Bir kar kraliçesinin hükmüydü imkansız sayılan,
Deniz insanlarının isyanıydı tahmin edilemeyen,
Ve öldüğü sayılanın yaşamasıydı vaat edilmeyen.
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
♛ 33. Bölüm ♛
GÜNEY VE KEHRİBAR
Elf Şehirleri, Sarin'in Adaleti
Kızıl Kraliçe elften şüphe duyuyordu.
Kairos'a güveni tamdı ama Sargon'a güvenmiyordu. Kairos ona Ak Ülke ve Kara Ülke'nin arayışları bitene, Kar Kraliçesi'nin öfkesi dinene kadar Sargon Malesi'nin evinde kalmalarını önermişti. Sargon'un evi Sarin'in Adaleti şehrindeydi. Mysania, başka hiçbir seçeneği olmadığı için bunu kabul etmişti. Şimdi pişmandı.
Sargon, Gök Ejderha'nın Temsilcisi olmuştu. Gök Ejderha'nın Temsilcisi unvanı yalnızca Arlenom'a ait olabilirmiş gibi geliyordu onun için. Arlenom, Gök Kraliçe'nin yakın dostu ve Mysania'nın eğitmenlerinden biriydi.
Mysania, temsilcilerin hükümdarlar gibi soydan gelmediğini biliyordu. Hükümdarların görevi tüm Diyar'daki düzeni ve adaleti sağlamak, Diyar halkını korumak, ırklar arasındaki kargaşayı önlemek ve Diyar'ı yönetmekti. Temsilcilerin görevi ise bin beş yüz yıl önce yok olan ejderhaların güçlerinin bir kısmını korumak ve hükümdarlara yardımcı olmaktı. Beş büyük ejderhanın güçleri her daim korunmak zorundaydı. Bir temsilci öldüyse onun yeri hemen doldurulmalıydı. Arlenom ölünce de bu olmuştu. Onun ölümünün ardından ak, altın ve gök türlerinin insanlarının çoğunlukta olduğu Elf Şehirleri'nin ileri gelenleri toplanmış olmalıydı. Sarin'in Adaleti'nin güçlü liderlerinden olan Sargon Malesi bu şekilde seçilmiş olmalıydı.
Diyar'da temsilciler genellikle seçimle güce sahip olurlardı. Kairos bu kurala uymayan nadir insanlardan biriydi. Güneyin iki soylu ailesinin varisi olması da önemsizdi. O ateşin gücüne doğuştan sahipti.
"Mysia?"
Mysania, Kızıl Ejderha'nın Temsilcisi'nin sesini duyduğu anda başını kaldırdı. Sargon'un evindeki büyük salondaydı. Sarı taşlarla örülü duvarları ve kahverengi mobilyaları olan bu odada şöminenin önünde ahşap bir sandalyede oturuyordu. Büyük kitaplıktan bir kitap almıştı ve onu okuyordu. Sıcağı özlemişti, günlerini Buz Diyarı'nda geçirdikten sonra bunu cidden çok özlemişti.
"Evet, Kairos?"
"Sargon bizi çağırıyor." dedi Kairos. Güneşin ve alevlerin altın rengini taşıyan gözleri, Kraliçe'nin yakut ve kan rengi gözlerini buldu. "Neyin var?"
"Ona güvenmiyorum." dedi Mysania. Kairos'a doğru ilerledi. "Bende..." Birkaç saniye doğru kelimeleri bulmaya çalışarak sustu. "Bende kötü hisler uyandırıyor."
"Onun Gök Ejderha'nın Temsilcisi olmasını istemediğini biliyorum."
"Tek nedeni bu değil, ben-"
"Sakin ol, Mysia." dedi Kairos hem kendini hem de onu sakinleştirmeye çalışarak. "Burada güvendeyiz. Sadece bunu düşün. Sargon annen dahil tüm hükümdarlar tarafından iyi niyetle karşılandı. En azından temsilcisi olduğu ve gücünü koruduğu Gök Ejderha'ya birazcık saygısı varsa bizim burada kaldığımızdan hiç kimsenin haberi olmaz."
