Uzun Zaman Önceki Gibi

39 9 5
                                    

♦Beril♦

Kapı çalındı birden durup dururken kapımı çaldı birisi, aldırış etmedim önce yanlıştır herhalde dedim umursamadım, sigaramdan bir nefes daha çektim(evet sigara içmeye başladım) ama kapı bir kez daha Çaldı! Fakat benim evimin kapısını kapıcı bile çalmaz ki. Çöp varsa ben bırakırım kapının önüne o alır yoksa yoktur, yalnız bi adam zaten ne kadar doldurabilir ki çöptorbasını, Yalnızlık bu sığmaz ki torbalara... Sensizlik geldi geleli bu eve kimse bilmez zilin yerini ne Postacı, ne şeker toplayan çocuklar, ne dilenciler... Korkak adımlarla yaklaştım Kapıya derin bi gıçırtı ile aralandı kapı çalışmayan Demir pas tutuyor nihayetinde! Gelen Burak idi. Bir çift göz gülümsüyordu bana hoşgeldin dememi bekliyordu belli ki ! Bana sadece sen hoşgelmiştin. Ve giderken... Hoş olmadı gidişin ve hoş şeylerde kalmadı, resmin dışında... Peki sen ? Hoşmu geldin gerçekten? Pazar Sabahı çizgi filmdi yüzünde ki tebessüm, kökün annemin anlattığı masallar, korkmasam hoşgeldin diyeceğim, ama bir dirilişe daha yeter mi güçüm? Sahi kimsin sen? Gökyüzüm mü toprağım mı?

"Gel, içeri geç" dedim. Ona kızgın olmama rağmen neden onu içeri aldıgımı bile bilmiyorum. Olsun. Bir şey mi diyecekti ki. Ne diyecekti acaba. Merak ediyordum.

• • • • • • • • • • • • • • • • • •

Bi on beş dakika boyunca hiç konuşmadık. 'Sadece beni görmek istediği için geldiğini' söyledi. Bunun dışında bi daha konuşmadık.
Derin bir iç çekip konuşmaya başladı sonunda.

"Çünkü mevsimde gelip geçmişken, Olmaz hiçbir şey eskisi gibi! Sararmış solmuş yaprak Baharın sonunun hüznünü yemiş, rüzgara boyun eğmiş, yağmurlarda titremiş yeşilini feda etmiş. Olmaz hiçbirşey eskisi gibi! Göç yoluna düşmüş kuşlar, bakar mı ardına geri, veda etmiş sesleri sabahlara, bu sessizlik bozulur mu hiç? Olmaz hiçbir şey eskisi gibi! Gülüşüne başka gözler değmiş, terim silinmiş ellerinden, kulakların unutmuş sesimi. Benim ellerim sigara kokar senden ziyade, ve sen sormayınca tek şeker değilim mi aşkım diye, çayım şekere küs kalmış. Olmaz hiçbirşey eskisi gibi... Ve alışmış satırlarım hep hasretini yüklem yapmaya, seni gizli özne saymaya.
Gökküşağın her rengini taşıyan kahkahalarımız olacaktı. Gece kimse yokken çocuk olup parkta saklanacaktık, Yıldızlara değecekti ellerimiz. Bisikletlerimiz ve piknik sepetimiz olacaktı. Senin korkuların vardı herdüşümü Öldüren. Biz herşeyi başarabilirdik, isteseydik. Benim Düş kurmam yetmedi. Sen ve ben biz olmadan neye yararız ki! Sahte sözler bulduk kendimize ama mutlu olmak istemedik hepsi bu...Olmaz diye birşey yok umut her daim vardır. Güzelsin, çok yakışıklı, çok karizmatik, çok zengin birilerini bulmaman içten bile değil! Lakin elde edemeyeceğin şeylerde var şu Dünya'da umutta bir yere kadar! Benim gibi bakmayacak kimse Gözlerine, kimse sert esen rüzgâra küfretmeyecek saçlarına değdiği için! Fazlada beklentin Olmasın Dünya'dan. Düş kırıklığı kol ayak kırılmasına benzemez! Sıradan Şeyler bekle işte ışıltılı bi hayat, biraz marka biraz para hepsi bu. Unutma bi piknik sepetiniz olmayacak, salıncakta sallanamayacaksın, bisiklet sürmende imkansız, herkes gibi bi hayatın olacak, çok bekletin Olmasın yani, Düş kırığı uyku kaçırır!"

Bu seferde ben konuşmaya başladım.

"Ama senin Uykun gelir gecenin en olmadık yerinde ki daha gecede denilmez uykunun geldiği yersiz zaman dilimine. Saat Akşam daha gece çok var ama senin uykun gelir, benim hüznümün uykusu Kaçar. Kalbimin romatizmal ağrıları başlar, belli ki gözüm bulutlu birazdan ağlarım. Sen bu erken yatışla belki bir müddet koyun sayarsın yatakta ama koyundan ziyade Öküz say ondan Çokça mevcuttur nede olsa hayatının heryerinde, her evresinde. Sen erkene aldın uykun ile geceyi, belki gece haberleride erken başlar, Serken Kılıç çıkar ülkemden koalisyon bilmeceleri anlatır, bi kaç göz altı yeteri kadar cinnet anlatır. Atakulenin orada kaza olmuş belki ondan da bahseder. Tekrarı da başlar birazdan Sevdiğim dizinin. Bunlardan gerçi sana ne değil mi? Senin uykun gelir emekli amcalar, teyzeler kıvamında. Tam sana hasretinden prangalar eskitemedim lakin, düşlerimi eskittim, dünlerimi feda ettim diyecektim. Sana gözlerinde ki gökkuşağının renklerini soracaktım uykun gelmeseydi duyacaktın bunları tabi. Senin uykun gelir , sen geç kalma yatağa zira öküzler sayılarak getirilen bir uyku seninle ömrümü paylaşmak istemem fikrinden daha bir albenili olsa gerek. şunu anlamam Lazım Sen sohbetin ortasında uykuya mı yenik düştün, yoksa ağar mı bastı öküzlere olan hasretine? Yadırgamıyorum burası Türkiye bir şairden daha Kıymetli nitekim öküzler.! Baksana hepinizin hem kolunda hem düşünde onlar yok mu? Yoksa yalnız olmazdı bunca şair..." dedim ve sustum. O da sustu. İkimiz de ellerimiz ile oynuyorduk. Gene sessizlik en baştaki gibi hakimiyetini sürdürüyordu odanın içinde.

"Çok düşündüm ve anladım ki, sen beni sevmiyorsun. Daha önce bir çok kez bunu dile getirmiştin fakat ben anlayamadım. Çok anlayışsızdım. Ama artık seni rahat bırakmaya karar verdim. Açıkçası seni unutmaya çalışacağım ve yeterince senden uzak kalacağım." dedi. Yüzüme bile bakmıyordu. Belki de bakamıyor değil, bakamıyordu.
Bu kadar kırıldığını bilmiyordum. Demek ki o da en az benim kadar üzülüp acı çekiyordu. Onun bu söylediklerine üzülmedim değil. Acaba peşimi bırakmasını istemiyor muyum acaba?.

"Peki" dedim. İstemiyordum işte. İs-te-mi-yor-dum. Bırakmasındı peşimi.
Ayağa kalktı ve bana belki son kez sarıldı. Son sarılışımızdı sanırım. "Hoşçakal" dedi ve hızlıca evden çıkarak gitti.

Bende o gittikten sonra bluzumu çıkarıp başka bir bluz giydim. Bana sarıldığı için kokusu sinmişti üstüne. Ben onu giydikçe kokusu kaybolurdu belkide. O yüzden yatağımın üstüne koyup odadan çıktım.
Sonra dank etti tabii uzun zaman önceki gibi beni tekrar terk ettiği. İlk burnum sızladı. Sonra kalbime bıçak saplandı. Ve gözlerimden yaşlar akmaya başladı.
Hemen banyoya koştum.

İlk ve Son 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin