Ben Hamileyim

71 12 2
                                    

Hatırlatma

"Sana bi şey söylemem gerekiyor."

T "bana bir şey söylemek için mi çağırdın beni taaaaa oralardan!?"

"Uuff!! Tuğče!! Evimizin bahçeleri bitişik olduğuna göre, eviniz ne kadar uzak olmuş oluyo!!?

T "her neyse ne söyleyeceksin?"

"Şeyy.."

T "neyy?"

"Ben hamileyim"

Dedim ve Tuğçe bayıldı. Öff iyi ki bi şaka yaptık. Benim de sinirlerim iyice bozuldu haa.

♦Beril♦

Ne güzel uyuyordum ki kapı çaldı. B*k ettniz uykumu ama yhaa. Bi dakka bi dakka. Gelen kim ki!? Üstüme hırkamı giyip aşağı indim. Kapıyı açtığımda karşımdaki kişi ile şok oldum. Nasıl bulmuşlardı burayı?

Şu an karşımda Kerem ve Tuğçe vardı. Tuğçe hemen bana sarıldı. Kerem ise sadece bağırıp çağırdı. Bla bla bla... Çok da fifimdi. Sadece kafamı dinlemek istediğimi dile getirdim. Onlar da üstüme gelmedi zaten. Tuğçe belki konuyu az çok anlamıştır. Ama sorsada söylemeye niyetim yok.

İçeri geçtiğimizde Kerem eşyalarımı toplayıp aşağı inmemi söyledi. Ben ise;

"Birkaç gün daha kafamı dinlemek istiyorum, Lütfen!" dedim hafiften(!) duygu sömürüsü yaparak. Kabul da etti. Kim bu tatlılığa(!) 'hayır' der ki!!.

Onları postaladıktan sonra tabiiki de tekrar odama dönmedim. Terasa çıktım. Çok güzel manzarası vardı. Bu arada benim burada olduğumu instagram'dan bulmuşlar. Yerimi de yazmıştım mal gibi. Amaann her neyse. Şu an mutlu(!)'yum ya..

Biraz daha terasta durduktan sonra içeri geçtim. Bugün hava güzeldi. Bu yüzden ormanda yürüyüş yapmaya karar verdim.
Eşofmanlarımı, kulaklıklarımı, telefonumu ve de suyumu alıp çıktım. İlk uzun bir süre koştuktan sonra yorulduğum için yürümeye başladım. Cidden çok yorulmuştum. Bir yer bulup oturdum. Karşıya baktım. İlerde uçurum gibi bir yer vardı. Baktım ki manzarası dağ evindeki manzaradan daha güzel, oturduğum yerden kalkıp uçurumun kenarına oturdum ve ayaklarımı sarkıttım. Sonra kafamı geri atarak gözlerimi yumdum.

Gözlerimi açtığımda güneş batmak üzereydi. Gpökyüzüne baktım kırmızı ile turuncu arasında bir rengi vardı. Ayağa kalktım. Eve gitmek üzere arkama dönüp yürümeye başladım. Bir müddet yürüdükten sonra şirin mi şirin bir köpek gördüm. Ama yavru değildi. Tam kafasını okşadığım an dişlerini elime geçirdi ve beni koşturmaya başladı. Ben önden o arkadan eve doğru koşuyorduk. Kısacası şu an bi köpek tarafından kovalanıyordum. Lanet olası köpek! Elimi ısırdığı yetmezmiş gibi bir de beni kovalıyor. İlk defa bu kadar hızlı koşuyorum. Bildiğiniz depar ettım yani. Evi gördüğümde salakça bi gülümseme yerleşti yüzüme. Daha da hızlı koşmaya başladım. Maalesef ki köpek halen daha peşimdeydi.

Sağ salim eve girebildim. Elim yanıyordu. Elime baktım. Kanıyordu. Banyoya gidip elime pansuman yaptım ve sardım. Birden kahkahalara boğuldum. Filmlerde kızların eline bir şey olduğunda sevgilileri pansuman yapar bakışırlar. Ben ise şu an kendi kensime pansuman yapıp ayna ile bakışıyorum. Kendi kendime söylenerek tekrar kahkaha atmaya başladım. Sonra da ağlamaya başladım. İçeri geçip cam kenarındaki koltuğuma oturup evde kimse olmamasına rağmen usulca ağlamaya devam ettim.

Saat çok geç olmuştu. Dışarıda ise yağmur yağıyordu. Üşenmeyip kendime bir çay koydum ve koltuğuma geri döndüm. Cebimden de telefonumu çıkarıp instagram'a girdim. Dün paylaştığım fotoğraftaki beğenen kişilere baktım. Hepsine teker teker göz gezdirdim. Sonuncusunda gözlerim yerinden pörtledi. Nasıl yani? Burak'ta mı beğenmişti fotoğrafımı?!


♦Burak♦

Beril'i çok özlemiştim. Fotoğraflarına bakıyorum, hepsinde çok mutlu. Hatta dağ evine tatile bile gitmiş. Belki birlikte mutlu olup, birlikte tatile giderdik. En çokta beni bu kadar çabuk unutması koyuyo. Olsun. Mutlu olacaksa, bensiz de mutlu olmasına bir şey demeyeceğim. Ama fotoğraflar yerine onu canlı canlı görmek, bir kere de olsa son kez onunla konuşmak istiyorum. Ama nasıll??

İlk ve Son 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin