Hala şaşkınlıkla berkaya bakıyordum.Dogru duymuştum sanırım yavuz burada demişti.
-Sen...nasıl burada?
-Sen beni aradığın sıralarda buraya geldi.Olay çıkardı güvenlik bi odada bekletiyor.
Berkay sessizce ömürün ne diyeceğini beklerken kapı çalınınca genç kızın ônünden çekilip masasına doğru ilerledi.
-Gir!
Ömür berkayın emir verici sesiyle dalgınlığından kurtulup yerinde kıpırdandı.
Kapıda gôrünen güvenlikçi nefes nefeseydi.
-Berkay bey
-Sorun ne?
-Beyefendiyi odada zor tutuyoruz.
Ômür adamın söylediğini duyunca hızlı adımlarla kapıya ilerledi.
-Nerede beni yanına gôtürürmüsünüz?
Berkay güvenlikçiye başıyla onay verdiğinde ikisinin odadan çıkmasının ardından kendide odadan çıktı.Ömür odaya girdiğinde yavuz oturduğu yerden kalkarak yanına geldi.
-Yavuz senin burada ne işin var?
-Nerde o herif?
-Yavuz sakin olurmusun bağırma.
-Nerdee?
-Benim iş yerimde bôyle bağırmaya devam edersen senin için kötü olur.
Berkay karşısında öfkeden deliye dônen yavuza yumruk atmamak için kendisini zor tutuyordu.Ömür olmasaydı ona çok güzel bir ders verirdi.
Ama ömürün yüzünde ki endişe sakin olmasını söylüyordu genç kızı kırmak yada korkutmak istemiyordu.
Yavuz ômürün yanında duran berkayı gôrünce onu öldüresiye dôvmek istedi ama yapmamalıyım diye düşündü.
Çünkü ômürün gôzünde kücülmek istemezdi.Tam tersi alçak gönüllü davranarak onun dikkatini çekmek istiyordu.
-Yavuz gidelim mi?
Yavuz cevap vermeden ôfkeli bakışlarını berkayın gôzlerine dikerek çıktı odadan.O kadar çok kızgındı ki attığı her adım yeri yakıp kül ediyordu sanki.
Ômürün yanında geldiğini gôrünce içten içe kahkahalar attı.Berkay...
Ömür ve yavuz gittiğinde kendi odasına gidip odanın içinde bir sağa bir sola gidip gelmeye başladı.Siniri her geçen dakika artıyordu.Ömürün o adamla gitmesi canını mı yakmıştı yoksa o adamın atarlı hareketleri mi kızdırmıştı kendini.
-Nedir seni bu kadar kızdıran?
Berkay olduğu yerde durup karşısında ki koltukta oturan kıvancı gôrünce ayakta durmayı bırakıp masasına ilerledi.
-Ne zamandır buradasın?
-Kapıyı çarptığından beri.
Berkay koltuğuna oturup geriye yaslandı.
-O kız mı?
Genç adam gôzlerini kapayarak derin bir nefes aldı.
-Ömür.
-Ômür, adı güzelmiş başka?
-Psikoloğum oluyor.
Kıvanç oturduğu yerden doğrularak berkaya baktı.
-Ne demek psikoloğum.
-Eroini bırakmamı sağlayacakmış.
Berkay gôzlerini açarak kollarını masasına koyup kıvancın ne tepki vereceğini bekledi.
-Sen bunu nasıl kabul ettin?
-Ama ilk sebebini ôğrenmeye çalışıyor.
-Ne..Ne demek sebebini öğrenmeye çalışıyor?Şunu doğru düzgün anlat.
-Bir ay boyunca eroinin sebebini ôğrenmek için her gün benimle vakit geçiriyor.
-Söylücek misin?
-Bu kadar yeter kıvanç senin işlerin yok mu?
-Tamam anladım cevabını sende bilmiyorsun.Ama sakın yanlış bir adım atma berkay.Bu günlük işlerimiz bitti efeyi de alıp bişeyler yapalımmı diyecektim.
-İyi olur birkaç gündür gôrmüyorum.
-Tamam sen git efeyi almaya ben de gideceğimiz yere gelirim.
Kıvanç yavaş adımlarla odadan çıktığın da kendisine hayran hayran bakan sekretere gôz kırpıp asansôre bindi.Arabasında en sevdiği şarkıyı dinlerken yanan yeşil ışıkla yola devam etti.Telefonu çalınca kulaklığını takıp cevapladı.
-Alo kıvanş
-Ooo efe naber?
-İyi ee şey abimle her zaman gittiğimiz yere gitmeye kayay veydik sende oyaya gelcekmişin.
-Tamam bakalım kapatıyorum ufaklık.
Telefonu kapatıp yola devam ediyordu ki yol kenarında duran arabayı fark etti.Ama asıl dikkatini çeken arabanın yanında duran kızdı.Arabayı sağa çekip durdu ve arabadan inip genç kızın yanına gitti.
-İsterseniz size yardım edebilirim.
Arkası dönük olan kız kendine dôndüğün de gôrdüğü yüzle sessizce küfür etti.
-Sen.
Genç kızın bir anda siniri sesine yansımıştı bile.
-Sen de şu şey kız ıı neydi adın?
-Defne seni aptal herif.
Kıvanç genç kızın hakaretiyle sinirlenek kızın kolundan sıkıca tutup kendine çekti.
-Benimle düzgün konuş yoksa...
-Yoksa ne yaparsın?
-Seninle mi uğraşıcam ben kal burda böyle gidiyorum ben.
Kıvanç hızlıca arabaya binip gaza bastı.Kendi kaşındı belki de acıyıp yardım edecektim diye düşünüyordu.Aynadan arkasında bıraktığı kıza bakarken vicdan yapmaya çalışan yüreğine lanet ederek geri dônüp genç kızın olduğu yerde durdu..
Defne tekrar gelen kıvanca bakmadan arabaya yaslanarak bekliyordu.
Kıvanç arabanın camından başını çıkarıp bağırarak konuştu.
-Neyi bekliyorsun orada?
-Sananee!
-İnsanlığımdan yararlanmak istiyorsan çok zamanım yok.
-Senin insanlığına kalmadım.
-Burada her duran araba benim gibi düşünmez ona gôre.
Defne yaslandığı yerden uzaklaşarak kıvanca baktı.
-Acelem var iki dakika için de binmezsen birdaha dônmem.
Defne kıvancın dediklerini düşünürken aklında canlanan senaryoya daldı.Bir araba dursa içinde birkac erkek kendisine sarkıntılık yapsa ya sonra.Ne yapabilirdi tek başına.
Korkuyla senaryoyu aklından silerken arabadan cantasını alıp kapıyı kilitleyip koşar adım kıvancın arabasına bindi.
Kıvanç arabayı çalıştırıp yola devam etti.
-Neden bekliyordun yardım icin birini arasaydın.
-Arabayı çekmek için geleceklerdi ama yarım saatten fazla bekledim.
-Bana minnettarsın yani yoksa daha çoook bekleyecektin.
-Hiçte değilim arkadaşımı arardım.
-Tamam teşekkür için benim zamanımdan çalmayıp gittiğim yere gelebilirsin.
-Hayır tabiki de beni yanında sürükleyemezsin.
-Geldik bile.
Defne delirmemek için kendini zor tutuyordu bir de teşekkür mü borçlanmıştı bu adama.Hala nasıl becerdiğini bilemeden kıvancı takip etti.
Kıvanç defneyi arkasında bırakarak ilerlerken defnede oflayarak kıvanca yetişti.
Birlikte içeri girdiklerin de kıvanç efe ve berkayı görünce defneyle birlikte yanlarına gitti.
-Selam gençlik.
Kıvanç genç kıza bakmadan yerine oturduğunda defne sinirden dişlerini sıkıyordu.
-Kıvanç bizi tanıştırmıycak mısın?
Berkayın sorusuyla kıvanç ayakta duran defneye baktı.Halbuki çoktan yanına oturması gerekiyordu diye düşündü.
-Şeydi adı....Iı...
Genç kız kıvançın tekrar adını unutmasına içten içe küfürler ederken zorla gülümsedi çünkü kücük çocuk vardı yanlarında yoksa daha kötü olabilirdi.Kıvancı boğmak en güzel hayaliydi şu durumda.
-Defne...adım defne
Berkay ayağ kalkıp defnenin elini sıktı.
-Berkay...oturun lütfen.
Defne kıvancın yanına oturunca yan gôzle genç adama baktı.Ne kadar da umursamaz tavırları vardı bu adamın.
-Bende efe güzel bayan.
Defne elini uzatan ufaklığı gôrünce gülmeden edemedi.
-Memnun oldum efecim.
-Berkayın kaydeşiyim.
Efenin bir yandan hamburgerini yiyerek kendine bakarak konuşması hoşuna gitmişti genç kızın.Ama kıvancın yanında yayılarak oturuşu ve sürekli telefona bakması gôzünden kaçmamıştı.
Berkay arkadaşının tavırlarından rahatsız olarak yalandan ôksürdü.Ama kıvanç bunu fark etmemişti bile.
-Kıvanç siparişlerinizi veriyorum.
Kıvanç başını telefondan kaldırıp berkaya baktı.
-Olur.
-Kıvanş yer değişelim mi?
Efenin sorusuyla kıvanç şaşkınca efeye baktı.
-Neden ufaklık?
-Ben defnenin yanında otuymak istiyom.
-Yaa neden?
-Canım ôyle istiyo ondan.
Kıvanç oflayarak ayag kalktığında efe de koşarak hemen defnenin yanına oturdu.Kıvanç karşısına geçtiğin de genç kız gülemeden edememişti.
-Çok mu hoşuna gitti?
Kıvançın imalı sesiyle kahve gôzlerini genç adama çevirdi.Kıvançın yeşil gôzleriyle buluştuğun da gülmesi yüzünden çoktan silinmişti.
-Defne hanım sizi hatırlıyorum sanırım.
Defne bakışlarını kıvançtan alıp berkaya çevirdiğin de tebessüm etti.
-Evet iş gôrüşmesinden olmalı.
-Evet hatırladım şu tatsız olay.Başka bir yerde başladınız mı işe?
-Hayır henüz başlayamadım.
-O zaman bizde başlayabilirsiniz.
Kıvanç berkayın dediğiyle oturdugu yerde dikleşerek yüzünü arkadaşına çevirdi.
Berkay da kıvanca baktığın da iki dost gôzleriyle konuşmuştu adeta.Berkay kıvancın susmasını istemişti.
-Tesekkür ederim ama olmaz.
-Eğer sorun kıvançsa bunu dert etmeyin kıvanç böyle birşeyi birdaha yapmaz.
Kıvanç berkayın kendine sormamış olmasına kızarken sessiz kalmayı tercih etti.Eger genç kız işe başlarsa çok eğleneceğine şimdiden sevinebilirdi.
Defne bu teklife içinden çığlıklar atarken kararsızdı.
-Kabul ettiniz sanırım hayırlı olsun.
Berkayın emrivaki yapmasına bir tarafı sevinse de kıvança baktığında sevinci kursağında kalıyordu.Ama bu işten başka iyisini bulmak onun için çok zordu.Ômür...
Yavuz karşısın da gözlerinin içine bakarken bundan rahatsız olarak bakışlarını etrafta gezindirdi.Yemeklerini yediklerine göre artık biran ônce konuşup eve gitmek istiyordu.
-Seni dinliyorum yavuz.
-Ben nereden başlıycam bilmiyorum...
Yavuzun susmasıyla sessizlik tekrar baş gôstermişti.
-Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun ômür.Senin için yapamayacağım şey yok.Geçmişte bir hata yaptım kabul ediyorum.Seni bırakıp gittim çünkü buna ihtiyacımız vardı.
-Nasıl ihtiyacımız vardı.Benim bu acıya ihtiyacım yoktu yavuz.
-Seni aldattığmı sanmana katlanamazdım.
-Sen beni zaten aldattın.
-Hayır yanılıyorsun.
-Babam gôrmüş.
-O kız sarhoştu ve ne yaptığının farkında bile değildi.Sadece yardım etmek istedim o sırada da baban görmüş.
-Sana inanmıyorum.
-Seninle geçirdiğimiz günleri hatırla mutluyduk.
-Ama o mutluluğu sen bozdun yavuz.
-Ôzür dilerim biliyorum ne desem affetmiyeceksin beni.Ama bana inan ben sana ômürüme ihanet etmem.
Ömür yavuzun gôzlerine baktığında doğruluk payını aradı ama bulamadı.Ne düşüneceğini bilemiyordu.Kalbi ve mantığı arasında kalmıştı.Halbu ki kendisine gelen hastalarına birsürü çôzüm yolu bulurken şimdi kararsızlıkla boğuşmak çok saçma geliyordu.
-Konuşacakların bittiyse gitmem gerek.
Yavuz nasıl olsa ômür kendine inansa da inanmasa da istediğine acımasızca ulaşacaktı.Bunu hiç uzatmadan en kısa zamanda halletmek istiyordu.Ömür ayağ kalktığın da yavuz da ayağ kalktı.
-Beni dinlediğin için teşekkür ederim.
Genç kız birşey sôylemeden yavuzu arkasında bırakarak restorandan ayrıldı.
Ômürün aklı berkay da kalmıştı şirketteyken yüz ifadesi ve hareketleri farklı gelmişti.Bir sorunu var gibiydi sormayı düşündü ama yavuz yüzünden ertelemek zorunda kalmıştı.Betülü masasın da görmeyince odasına girip kendini rahat olan koltuğuna attı.Seviyordu odasını çünkü sessizlikle harmanlanmış bir ortamdı.Gelirken berkayı arayıp işi bittiğin de buraya gelmesini söylemişti.Bu gün berkayla birazdaha konuşup onu konuşturması gerekiyordu.Zaman hızla ilerliyordu ve berkayın daha fazla yıpranmasına izin vermek istemiyordu.
Gözlerini kapayarak masadan aldığı kalemi elinde çevirmeye başladı.Berkayı itiraf ettirdiğin de ne yapacaktı henüz karar verememişti.Kendini suçlaması son bulduğunda zehiri kolayca bırakamayacak.Bunu ikisi de biliyor .
-Sessizlik rahatsız edici değilmi?
Duyduğu tanıdık sesle gôzlerini korkarak açtı.Karşısın da kendine bakan genç adam yavaş adımlarla yaklaştı.Attığı her adımda botlarının sesi cıkıyordu.Ômür yüzünü yakından daha iyi tanımıştı.Genç adam bal rengi gôzleriyle odayı incelerken ômür de onu inciliyordu.Siyah botlar siyah pantolon ve üzerine giydiği bedeni büyük gibi görünen lacivert mont üzerinde ki armayı andıran desenlerle dikkat çekici duruyordu.Adamın siyah saçları biraz uzundu ve kulağında küpesi vardı.Bakışları bile çok garip duruyordu.Boynun da ve ellerinin üzerinde dövmeler vardı.Ömür genç adam masasına oturduğunda onu incelemeyi bırakıp şaşkınlıkla bir kaç kelime söyleyebildi.
-S...Sen ama...
-Adım Ediz bana sen demene gerek yok.Hem bu kadar korkma benden.
-Senden korkmuyorum zaten.
-Demek öyle psikolog hanım.
-Burada ne işin var ne istiyorsun benden?
-Sadece polise gittinmi merak ettim.
Genç adam ömürün elinde ki kalemi alıp masanın üzerin de tıklatmaya başladı.
-Gitmedim ama gidicem.
Genç adamdan uzaklaşmak isteyerek ayağ kalktı ama kolundan hızla kavrayan el kendisini koltuğa tekrar oturttu.Ediz ömürün kolundan elini çekip tehtid eder gibi konuştu.
-Buna izin vereceğimi mi sanıyorsun?
-Seni suç işlerken gördüm bir adamı ôldüresiye dövüyordun.
-Çünkü hak etti.
-Kendini mi savunacaksın şimdide.
Bir anda açılan kapı her ikisini de susturmaya yetmişti.Berkay masanın üzerinde oturan genç adamın kendine dönen yüzüne baktı.Sonra da içinde alevlenen öfkeyle ömürün mavi gôzlerine baktı.Berkayın arkasından çıkan defne gördüğü manzarayla dilini tutamadı.
-Oha siz ikiniz burada ne halt ediyorsunuz?