Fesatlık alarmı. Bir kere yetişkin uyarısını verdim. Artık hayal etmek size kalmış...
Marinette'in Ağzından
Son derse yaklaşıyorduk. Çok heyecanlıydım. Alya ile öğle arasında elbise almıştık. Bölümüne doğru yürürken Chloe ile Lila önümde durdular. Chloe:
-Ne o elindeki poşetler? Bayatlamış tarzına bir değişiklik mi getiriyorsun.
-Hiç keyfimi bozamazsın çünkü akşam Adrien ile bir yemeğe gideceğiz.
-NE??!
İkisi birden bağırdı.
-Lila, erkek arkadaşın senin Karakedi değil miydi? Nedir bu kızgınlık?
-Ayrıldık! AHH! Gidelim buradan Chloe.
Kızgın bir şekilde uzaklaştılar. Güldüm. Moda bölümüne gittim ve Sabrina'yı aradım. Bir tasarım üzerinde çalışıyordu.
-Merhaba Sabrina. Emmm yarın dövüş sanatları kursum başlıyor. Öğlen ders saatlerimi değiştirdim. Sorun olur mu?
-Hayır. Ancak saat 2 gibi çalışacaksan partnerini değiştirmek zorundayım.
-Hiç sorun olmaz. Ben çıkıyorum.
-Görüşürüz!
-Görüşürüz!
Bölümümden çıkıp evime doğru yöneldim. Eve girdim ve banyoya gittim. Küveti doldurma başladım. Telefonumun saatini ayarladım.
-Tamam. 3 saatim var.
Küvetin içine bakım için köpük koydum. Eteğimi çıkardım ve kirliye attım. Taytımı da çıkartıp kirliye attım. Üstümü çıkaracakları kapı çaldı. Bornozumu giydim ve kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtım ve karşımda Nathaniel'i gördüm.
-Ee Marinette. Ehem. Bu akşam benimle sinemaya gelir misin?
-Üzgünüm ama bu akşam Adrien ile birlikteyim.
Yere kızgın bir biçimde baktı.
-Peki o zaman. Görüşürüz.
Kapıyı kapattım.
-Bu çocuk hala ondan hoşlanmadığımı anlayamadı galiba.
Banyoya gittim ve bornozunu çıkardım. Geri kalan tüm kıyafetlerimi çıkardım ve küvete girdim. Uzun ve rahatlatıcı bir banyo yaptıktan sonra kurutma makinesini çıkardım. Saçlarımı kuruttum ve odama giyinmeye gittim. Elbisemi giydim. Telefonuma baktım. 1 saatim kalmıştı. Banyoya gittim. Aynanın karşısına geçip dolabı açtım. Makyaj kütümü aldım. Önce fondöten ve ardından ince bir eyeliner sürdüm. Yanağıma kontör ve pembe bir ruj sürdüm ve parfüm sıktım. Saçlarımı iki yandan topladım. Zaten zamanım kalmamıştı. Çantamı hazırladım ve korna sesini duydum. Kapıyı açtım ve karşımda Adrien'ı gördüm.
-2 yıl sonra yine aynı sahne.
-Evet.
Ön koltuğa bindim ve yola çıktık. Şık bir restorana geldik. Dışarı çıktım. Hava biraz soğuktu. Titredim kollarımı omzuma koydum. Adrien:
-Üşüdün mü?
-Biraz.
-O Zaman al bunu.
Hırkasını çıkartım omuzlarıma koydu.
-Sen üşümez misin?
-Sen beni merak etme.
Restorana doğru yürürken dayanamadım ve şunları söyledim:
-Hani ayrıldığımıza sevidiğimi söylemiştim ya... Aslında sevinmemiştim.
-Ben anlamıştım sen merak etme.
Restorana girdik ve garson bize bir masa gösterdi. Oturduk ve menüler geldi.
-Ne yemek istersin?
-Bilmem.
Garson geldi ve sordu:
-Siparişinizi alabilir miyim?
Adrien:
-Ben Spagetti Bolognese alacağım.
-Ben de aynısından.
Adrien:
-İçecek olarak...
Bana döndü:
-Şarap içer misin?
-Olur.
-O Zaman iki kırmızı şarap.
ben daha önce hiç şarap içmemiş olduğum için biraz endişeliydim. Muhabbet başlatmak istedim ve sordum:
-Hangi bölümdesin?
-Makine mühendisliği. Senin bölümünü zaten biliyorum.
-Eheh evet.
-Ayrıca dövüş sanatları da yapıyorum.
-Hangi saatlerde?
-12 ve 1.
-Ben de yarın aynı saatlerde dövüş sanatlarına başlayacağım.
-Öyle mi?
İçimdeki küçük Marinette sevinçten havalara uçuyordu. Derken içeceklerimiz geldi. Adrien:
-Daha önce şarap içtin mi?
-Ee... Hayır.
-Bir dene. Beğeneceksin.
Bardağı elime aldım ve bir yudum içtim. Beğendim.
-Mmmm! Güzelmiş.
-Beğendiğine sevindim!
Yemeklerimiz geldi ve ikimizde onlara üşüştük. Yemeğimiz bittiğinde üçüncü kadehi içiyorduk.
Tikki'nin Ağzından
Gerçekten içiyorlardı. Marinette'in hayalleri gerçek olacak gibiydi. Bu akşam işler kızışacaktı. Ve zavallı ben küçük çantanın içinde o seslerle uyumaya çalışacaktım.
Marinette'in Ağzından
İçimdeki fesat bana fısıldıyordu. Daha çok iç diye. Hesabı ödedik ve beklediğim şey oldu. Adrien:
-Bu akşam birimizin evinde film izleyelim mi?
-Benim evimde bolca film var. İstersen gidelim.
-Olur.
Arabaya bindik ve evime doğru yola çıktık. Evimin önüne geldiğimizde kalbim güm güm atıyordu. Sanki patlayacaktı. Arabadan çıktık. Evime girdik ve kapıyı kitledim. Televizyonu açtım ve istediğimiz filmi seçtik. İzlemeye başladık. Aradan Zaman geçti ve filmdeki çiftin öpüşme sahnesi geldi. Onlar öpüşmeye başladı ve Adrien elini çeneme koydu. Kafanı ona çevirdim. Bizde öpüştük. O anki düşüncem: "küçük sarışın çocuklarımız olacak!!"
Elimi onun göğsüne koydum. Öpüşmeye devam ettik. Beni kendi üstüne çekti. Kanepeden takır takur sesler geliyordu. Düşüncelerim:"Ah evet oluyor!! Oluyor!! O şemsiye olayından beri hayallerim!!"Adrien bacaklarımdan tutup beni kaldırdı. Hızla duvara yapıştırdı. Onun kucağında ona dönük ve sırtım duvardaydı. Öpüşmeye devam ettik ancak o an Adrien'ın telefonu öttü.
-Adrien...
-Mhm?
-Mhmph.. Telefonun..
-Boşver...
Daha sonra telefonu çalmaya başlayınca beni indirdi.
-Çok üzgünüm.
Telefonu açtı.
-Alo baba?... Evde olup olmadığımdan sanane?... Tamam... Geliyorum.
Telefonu kapattı.
-Ne oldu?
-Babam çağırıyor. Sesi epey sinirli çıkıyordu. Gitmeliyim. Özür dilerim. Başka bir Zaman bunu yeniden yapalım.
Dedi ve göz kırptı. Ben ise duvara dayanmış bir şekilde ona bakıyordum.
-Görüşürüz.
-Görüşürüz.
Dışarı çıktı ve kapıyı arkasından kapattı. Duvarda dayandığım halimle yere doğru yavaşça kaydım. Tikki çantamdan çıktı.
-Üzgünüm.
-Ben değilim.
Bunu derken bile gözümden yaş düşmüştü.
-Ama ağlıyorsun.
-Bu mutluluk ve üzüntü karışımı. Yine yapalım dedi.
Ayağa kalktım ve televizyonu kapattım. Pijamalarımı giymeye gittim yatağa girdim ve hayaller ile uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz Korkular (Başka Biri/Kitap 2)
Fiksi PenggemarBu hikaye ilk yazdığım kitabım Başka Biri'nin devamı. İngilizce kitabım Who Are You'dan biraz alıntı olacak. "Mucizevi! En iyisi!"