"Sadece dolaşıyordum ve seni gördüm" dedi Alex. "Benden uzak dur" dedim. "Benden korkma. Ben artık eskisi gibi değilim" dedi ve üzgünce bana baktı. "Önceden yaptıklarım için özür dilerim. Çok pişmanım" dedi. Ona güvenmek istiyordum ama korkuyordum. "Bana yalan söylemediğini nerden bileceğim" dedim. Gözlerimin içine baktı. "Ne istersen yaparım. Kendimi affettirebilecek herşeyi yaparım" dedi. Değişmiş miydi acaba? O eski iyi Alex olabilecek miydi? Belki de ona bir şans vermeliyimdir. İçimden ona güvenmek geliyor. Her insan ikinci bir şansı hakeder. "Sana bir şans veriyorum" dedim ve gülümsedim. O da bana gülümsedi. "Bu arada kayboldum" dedim gülerek. "Onu anlayabiliyorum. Neden bu kadar uzaktasın?" dedi. "Kayboldum dedim ya!" dedim. Bana baktı ve güldü. "Hiç değişmemişsin"
Yağmur yağarken karanlık ormanda yürüyorduk. Eski dostumu geri almıştım. Ona baktım. İlk defa onu bu kadar içten bir şekilde görmüştüm. Belki de gerçekten değişmiştir. "Nereye gidiyoruz biliyorsun değil mi?" diye sordum ona bakarak. "Galiba" dediğinde kaşlarımı çatıp ona döndüm. "Ne yani kayıp mı olduk!" bana baktı. "Hayır. Yani öyle değil. Seni bulmadan önce doğru yoldan gidiyordum ama seni görünce yönümü değiştirdim. Öyle olunca yolu kaybettim. yani kaybolduk." dedi. Nereye gittiğimizi bilmeden yürümeye devam ediyorduk. Yağmur hala yağmaya devam ediyordu. Hava soğuk ve rüzgarlıydı. Esen rüzgar tenime çarparken üşüdüğümü hissettim. Alex "orda bir ev var!" dediğinde gösterdiği yere baktım. Tanıdıktı bu ev. "Burası...Jack'in evi!" dediğimde Alex bana şaşkınca baktı. "Acaba Jack orda mıdır?" dedim sessizce. Sonra ona döndüm ve konuşmaya devam ettim. "Eğer ordaysa seni gördüğünde pek sevineceğini zannetmiyorum. Sen burda bekle. Ben bi gidip bakayim" Kafasını tamam anlamında salladı. Hızlı adımlarla yağmurun altında gidiyordum Jack'in evine. Kafamda kapşonum vardı ama yine de ıslanmıştı tüm kıyafetlerim. Kapıyı çaldım. Açan olmadı. Yine çaldım. Açan yoktu yine. Arkamı döndüğümde tam gidecekken kapı aniden açıldı ve bir el beni içeri çekip kapıyı kapattı. Bir eli ağzımı kapıyordu. O yüzden ağzımdan boğuk bir ses çıkıyordu. Sonra Jack elini ağzımdan çekti. "Sen miydin?" dedi. Kapşonumu kafamdan indirdim. "Başkasını bekliyordun galiba. Kusura bakma. Ben gideyim" dedim ve kapıya yönelip kapıyı açtım. Arkamdan elini uzatıp kapıyı kapattı, beni duvara yapıştırdı ve ellerini kafamın hizasında, duvara koydu. "Gitme" dedi. Utançtan kıpkırmızı olmuştum. Kalbim yine deli gibi atıyordu. "P-peki" dedim. Sonra bana baktı. "Neden burdasın?" diye sordu. "Kaybolmuştum" dedim. "Senden de ne beklenir ki? Seni yalnız bırakınca başına hep dert açıyorsun" dedi. "Bu sefer yalnız değildim" dedim ve yere baktım. "Kim vardı yanında?" dedi. "Şey... Sakin ol ama tamam mı? A-alex" dediğimde kaşlarını çattı. "Nasıl onun yanında durabildin!" diye bağırdı. Onun değiştiğini anlattım ama inanmasa da kabul etti. Sonra kapı çaldı. Alex içeri girdi. "Yanlış bir zamanda mı geldim?" dedi. Ona öldürücü bakışlar attım. Sonra Jack duvara koyduğu ellerini çekip geçmeme izin verdi. Sonra da Jack üzerimize baktı. "Yedek kıyafet ister misiniz?" dedi. Aklıma geçen sefer geldi. Yine aynı şey olmuştu. Kafamızı evet anlamında salladık. Jack bir odaya gitti ve 2 tişört 2 eşofman ile geldi. O tişörtü geçen sefer de giymiştim. Başka bir odaya çıkıp üzerimi değiştirdim. Bunlar büyüktü. Sonuçta Jack benden daha uzundu. Aynada kendime baktım ve aşağı indim. Biraz zaman geçtikten sonra "Benim uyukum geldi" dedim. Jack bana baktı. "Uykun geldiyese geçenki gibi uyumak zorundayız" diyince aklıma geldi. Birlikte uyumuştuk. "V-vazgeçtim" dedim. Koltuğa oturdum. Alex bize şaşkınca bakıyordu. "Ne oluyor burda" dedi. Jack pis bir sırıtışla "Bell genelde buraya gelir. Artık onun da evi oldu" dediğinda kızardım. "Zorunlu olarak gelmiştim hep! Bunu sen de biliyorsun!" dedim kaşlarımı çatarak. "Sonuçta geldin değil mi?" dedi ve kollarını birleştirip arkasına yaslandı. "Zorunlu olarak kelimesinin neresini anlamıyorsun" dedim yine kaşlarımı çatarak. Alex bize bakıp, "sakin olun" dedi. Arkama yaslandım. Ama yavaşça gözlerim kapanmaya başladı. En son hatırladığım ise koltukta uyumuş olmam ve Jack'in de üzerime bir örtü örtüp yanıma uzanmasıydı.
Sabah uyandığımda Alex yoktu. Yanımda uyuyan Jack vardı. Jack'i dürttüm. "Uyan! Alex nerde!?" dedim. "Biraz daha uyumak istiyorum" dedi ve örtüyü kafasında çekti. "Alex nerde!" dedim. "Dün cp evinin adresini istedi. Gitti. Sen uyuyunca seni uyandırmak istemedi ve götürmedi. Sen de burda kaldın" dedi. Kalktım. Adresi aldım ve kapıdan çıkıp yürümeye başladım.
Cp evine geldiğimde sadece koltukta oturan Jeff'i gördüm. Bana baktı. "Onlar Jack'in kıyafeti mi? Dün nerdeydin? Yoksa..." lafını kestim. "Yağmur yağıyordu. Sadece kayboldum. Jack ile karşılaştım" dedim. Kafasını onaylarcasına salladı. Sonra telefonuma gelen mesaj ile telefonu elime aldım. Mesaj Peter'den di.
Okulun önünde buluşalım. Biraz dolaşmak ister misin?
Hayır sağol Peter
Neden?
Sadece biraz yorgunum
Peki. Israr etmeyeceğim ama istediğin zaman mesaj at. Buluşabiliriz
Tamam saol
Dedim ve telefonu tekrar cebime attım. "Slendy nerde?" diye sordum. Jeff "bilmem. Dışarı çıktı" dedi. Odama çıktım. Bu odayı biraz renklendirebilirdim. Ama önce Slendy'den izin almalıydım. Slendy gelince yanına gittim. "Slendy odamın duvarlarının rengini değiştirebilir miyim?" diye sordum. "Tabi. Senin odan" dedi. Odama çıktım. Eşyaları çıkartmamda Slendy ve Jeff yardım etti. Son 3-4 eşya kalmıştı. Slendy "gerisi sende Jeff" dedi ve ışınlanarak gitti. Jeff "bu dolapta taş falan mı var!?" dedi dolabı dışarı doğru ittirirken. "Hayır. Aa bu arada. Odayı boyamama da yardım edeceksin" dediğimde bana baktı. "Seni parçalamak istiyorum!"
Güldüm. O da güldü. "Hadi Jeff! Bi de erkek olacaksın!" dedim ona gaza getirerek. En son dolaba bir tekme attı. Dolap kapıdan çıktı. Tabi dolabın kapağı da çıktı. "Sana dolabımı kır demedim Jeff!" diye bağırdım. Dolabın kapağını tamir etti. "Düzgün bir şekilde yapsaydın, şimdi bu halde olmazdın!" dedim. Bana kaşlarını çatarak baktı. "İstersen sen de yapabilirsin" dedi. "Ben o işlerde becerikli değilim. Bir keresinde başka bir dolap kapağı kırmıştım ve tamir ederken kapağı tamamen kırmıştım" dediğimde güldü. "Bu kadar beceriksiz olacağını düşünmedim" dedi. Sonra kapıya yaslanmış olan Jack'i fark ettim. Jeff Jack'e bakıp "devamı sende!" dedi ve kaçarak uzaklaştı. Jack bana baktı. Sonra dolaba baktı. "Bu dolaba ne oldu?" diye sordu. Güldüm. "Jeff kapağını kırdı" dedim. Jack bana baktı. "Ne yapmam gerekiyor?" diye sordu. "Hmm. Dolabımın kapağını Jeff tamir etti ama dolabı çıkarmadı. Dolap öyle yerde kaldı" dedim ve dolabı işaret ettim. Güldü. "Çocuk oyuncağı" dedi. "Öyleyse yapabilirsin" dedim ve sırıttım. Dolabı hemen yerinden kaldırıp dışarı götürdü. "Gerçekten de güçlüsün" dedim. "Ama birkaç eşya daha var" Bana baktı. Sonra diğer eşyalara baktı. "Çocuk oyuncağı" dedi ve diğer eşyaları da odadan çıkartmaya başladı. Şimdi sıra boyamadaydı. Sonradan aklıma gelince "Ben boya almayı unuttum!" dedim. Bana baktı. "Odayı boyayabilmek için eşyaları çıkarttırdın ama boya yok öyle mi?" dedi. "Ben hemen alıp gelirim" dedim ve aşağı indim. Botlarımı giydim. Ne olur olmaz yanıma da bir şemsiye alıp dışarı çıktım. Boya satan bir yere geldiğimde içeri girdim. Mavi boya aramaya başladım. Maviyi çok severdim. İstediğim mavi boyayı bulunca kasaya gidip fiyatını ödedim. Dükkanın kapısından bakınca yağmur yağdığını gördüm. Şemsiyemi de açıp eve doğru yürümeye başladım. Eve geldiğimde kapıyı çaldığımda kapıyı açan kişi Jeff'ti. "Boya almayı unuttun dimi" dedi. Boya kovasını göstererek "şimdi aldım ama" dedim ve odama çıktım. Jack yatağıma uzanmıştı. Yanına gittim. Saçları dağılmış bir şekilde yatıyordu yastığımda. Sonra aklıma gelince "Jack uyan!" dedim onu dürterek. Dudaklarını hafiften aralayarak "biraz daha uyuyayim" dedi. "Ama yatağımı dışarı çıkartmamışsın. Daha odayı boyayacağız ve sonra eşyaları tekrar yerleştireceğiz. Hem sen neden uyudun?" dedim. "Sen yine kaybolursun, gelmen uzun sürer diye düşündüm" dedi. Koluna çimdik attım. "Off! Tamam be!" dedi ve yataktan kalktı. Sonra gülümsedim. "Birini uykudan böyle uyandırırsın" dedim. Bana baktı. "Boyamaya başlayacak mıyız?" dedi. "Evet" dedim ve aldığım fırçalardan birini ona verdim. Yatağı da diğer eşyalar gibi odadan çıkarttı ki eşyalar boya olmasın. Yere de şeffaf bir naylon örttük. Yer kirlenmesin. Yoksa Slendy bize çok kızar. "Jeff nerede acaba?" dedim. Ve devam ettim. "Çağırsana. Bize yardım etsin" Durdu. "JEFF!!!!" Diye bağırdı. "Öyle ben de çağırırdım!" dedim. Kapıda Jeff belirdi. Uykulu gibiydi. "Ne old-" gözleri büyüdü. "aaa benim başka bir işim vardı" dedi ve koşarak uzaklaştı. "Gel buraya Jeff!!!" diye bağırdım. Tam onun peşinden gidecekken elimi çeken Jack beni kendine döndürdü. "boyamaya devam. Bütün işi ben yapmayacağım" dedi. "Doğru ya" dedim ve duvarı boyama devam ettim. Sonra odanın önünden geçen Toby bize baktı. "Ne yapıyorunuz?" dedi. Sonra boyaları fark edince "kolay gelsin" dedi ve gitti. "Galiba sadece ikimiz bitireceğiz bu işi" dedim ona bakarak. "Öyle gibi görünüyor" dedi.
Yüzüme baktı. Sonra bir ayak sesi duydum. Arkamı döndüğümda Nina'nın bize baktığını gördüm. Bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Sonra gitti. Bu kızı da anlamıyordum. Yoksa...Jack'i mi seviyordu? Sonra Jack'in bana seslenmesiyle kendime geldim. "İş başına küçük hanım!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Creepypastalar İle Yaşam
DiversosHayatımızdaki bazı olaylar biz istemeden, kontrolümüz dışında gerçekleşebilir. Bizim kötü olarak gördüğümüz şeyler belki de iyi sonuçlara yol açar, kim bilir? Katillerle yaşamayı da ben seçmedim. Ama ondan sonra olanların hiç de öyle olacağını önce...