Acı

152 11 11
                                    

Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Uyuyamıyordum. Sanki kalbime bir kazık saplıyorlarmış gibi bir acı vardı içimde. Belki de bu sadece korkudur. Tekrar gözlerimi kapattım ve elimden geldiğince uyumaya çalıştım.
          Uyandığımda sabah mı akşam mı oldunu anlayamıyordum. Çünkü odada tek bir pencere bile yoktu. Odada ışık bile yoktu! Sadece demir bir kapı vardı. Çok sıkı kilitliyordu Adam onu. Sanki buran kaçabilme şansım varmış gibi bir de! Bileklerime baktım. Artık acıya alışmış olmalı ki artık acımıyordu. Acaba Jack veya diğeri şu anda ne yapıyor? Acaba onlar iyimidirler? Ya Sally? Belki de mutludurlar. Kapının yavaşça açılması ile kapıya doğru baktım. Kapının ardından gelen ışık gözümü almıştı. Gözlerimi kıstım ve içeri giren kişiye baktım. Adam. Bana doğru yaklaştı ve yanıma çömelip oturdu. "Ee hayat nasıl gidiyor?" dedi dalga geçercesine. "Seninle tanışmadan önce çok iyi gidiyordu. Senin yüzünden hayatım zehir gibi oldu. Hatta direk zehir oldu" dedim ve başka bir tarafa kafamı çevirdim. Güldü. Eli ile çenemi tutup kendine çevirdi ve gözlerimi gözlerine sabitledi. Kafamı tekrar çevirmeyi denesem de başaramadım. "B-benden ne istiyorsun" dedim. Yaklaştı. "Bırak beni!" diye bağırsam da işe yaramadı. En sonunda ayağımı hassas bir bölgesine tekme geçirdim ve benden uzaklaşmasını sağladım. Bana kimse bu kadar yakın olamazdı! Bana sadece......Jack bu kadar yakın olabilirdi! Ben sadece Jack'in yanında olmak istiyorum. Çok mu şey istiyorum? Adam bana kızgın bir şekilde baktıktan sonra "peki öyle olsun. Ama o öpücüğü eninde sonunda alacağım" dedi ve sırıttı. "Anca rüyanda alırsın" dedim ve kafamı bakşa bir yöne çevirdim. Yine sırıttı. "Bazı rüyalar gerçek olabilir" dedi. "İmkansız olan şeylerin rüyasını bile düşünme" diyerek cevap verdim. Ayağa kalktı ve yavaşça kapıya doğru ilerledi. Sonra da odadan çıkıp gitti. İşin iyi tarafı odaya bir mum koymuştu. Oda az da olsa aydınlanmıştı. Muma öylece bakıyordum. En azından odada biraz da olsa ışık vardı.

~Jack'in ağzından~

Bell'i nasıl bulacağımız konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu. Çaresizdik. Yanımda yürüyen Jane'e baktım. Düşünceli görünüyordu. Sonra Jeff'e baktım. Üzgün bir şekilde yürüyordu o da. Ya ben? Ben hayatımda ilk kez birini önemsiyordum ve o olmayınca üzülüyordum. Bir katil üzülür mü hiç? "Onu nasıl bulacağız?" dedi Jeff bana bakarak. "Bilmiyorum. Onu nasıl bulacağımızı, onun nerde oldu veya onun iyi olup olmadığını bilmiyorum." dedim. Jane sanki birşey düşünüyor gibiydi. "Ne düşünüyorsun?" diye sordum. Durdu. "Bi düşünün. Bell kılıcı olan birine karşı kendine nasıl savunmuştur?" dedi. Endişeliydi. Elimi omzuna koydum. "Merak etme. Onu bulacağız" dedim. Yolda yürümeye devam ettik. Jeff ve Jane önde, ben de arkadan ilerliyordum. Yolda yürüken ayağım bir taşa çarptı ve birden çalılardan bir ses geldi. Çalı sallanıyordu. Yavaş yavaş çalıya yaklaştım. Hafiften araladım ve bir göz attım. Aniden siyah saçlı bir adam çalının arasından çıkıp deli gibi koşmaya başladı. İlk önce anlamadım ama sonra ben de onun arkasından koşup onu tuttum ve yere yapıştırıp bıçağımı boğazına doğru tuttum. Adamın korkudan gözleri kocaman olmuştu. Yanıma Jeff ve Jane de gelince bana şaşkınca baktılar. İlk Jeff "bu adam kim?" dedi. Yüzümü ona çevirip "Bilmiyorum" dedim ve tekrar adama döndüm. "Kimsin sen?" dedim. Adam korkudan altına işeyecek gibiydi. Konuşamıyordu. "Kimsin sen!" diye bağırdım. Adam daha da korktu. En sonunda da "bize kim olduğunu söyler misin?" dedim nazikçe. Adamın korkus azalmış olmalı ki "B-ben b-bir  yardımcı gibi b-birşeyim" dedi. Ona şaşkınca bakarak "ne yardımcısı? Kimin yardımcısı?" diye sordum. Adamın alnından akan ter yere düşüyordu. Korkudan terlemeye başlamıştı. "B-ben görmemem gereken b-birşey gördüm. O yüzden...yardımcı olmak zorunda kaldım" dedi. "Bilmece gibi konuşma! Doğru dürüst anlat olayı!" dedim bağırarak. Jeff elini omzuma koyup "sakin ol Jack. Bırak da adam anlatsın" dedi. Sakinleşince "ne gördün?" diye sordum. "B-bunu size söyleyemem" dedi. Artık sinirlenmemek elimde değildi. "Kimin yardımcısı olduğunu söyle" dedim. İlk gözlerini kapattı. Sonra açtı ve "Adam adında biri" dedi. O kimdi ki? "Bize ne gördüğünü anlat yoksa bu bıçak gördüğün son şey olur" dedim sert bir şekilde. Adam gözlerini tekrar kapattı ve açtı. "Size ne gördüğümü veya ne yaptığımı söylemeyeceğim. Beni rahat bırakın!" dedi ve elimden kurtulup koşmaya başladı. Yere baktığımda bir kağıt parçası gördüm. Yavaşça yere eğildim ve kağıt parçasını açıp okumaya başladım.

Eğer bu gördüklerini bir kişiye dahi anlatırsan kendini ölmüş olarak sayabilirsin. Sakın kimseye tek bir kelime dahi edeyim deme. Bu gördüklerinden dolayı seni yanıma yardımcım olarak alıyordum. Eğer çok zor bir duruma düşersen sadece adımı söyle ama başka hiçbir şey değil. O da çok zor bir durumda olursan. Adımı söylediktem sonra da kaç! Ama ne yaparsan yap, ister seni öldürmekle tehtid etseler bile sakın kimseye birşey anlatma. Bu notu da sakla ki hiç unutmayasın söylediklerimi. Çünkü o gördüğün dövüşen kişiler, ben ve çok önemli bir kişiydi.

Gönderen:Adam

Dövüş? Ne dövüşü? Adam denen adam kiminle dövüşmüştü? Her neyse, birkaç delinin söylediklerine inanacak değildim. O adam veya şu Adam denen adam kim bilmiyorum ama aklı başlarında olmadığı kesin. İşin garip tarafı, sanki eskiden tanıdığım bir isimdi Adam...

~3. Kişinin ağzından, gizemli kişilerin konuşmaları~

"O notu bulmasını sağladın mı?" dedi adam. Yanındaki diğer adam da "evet efendim. Hatta biraz meraklansın diye numaradan bir şeyler uydurdum" dedi siyah saçlı adam. Diğeri güldü. "Aferin evlat" dedi. Siyah saçlı gülümsedi ama sonra "o bıraktığım not onun ne işine yarayacak?" diye sordu. Diğeri "bu kadar bilgiyi sana vermeyeceğim Casper" dedi. Adam kafasını salladı ve "peki efendim" dedi. Diğeri psikopatça bir gülüş attı ve birkaç kelime söyledi. "Sonunda ondan intikamımı alacağım!!"

~Bell'in ağzından~

Uyandığımda Adam karşımda duruyordu. Ve bir de yanan mum. "Beni bırak artık! Benden ne istiyorsun" dedim ona bağırarak. Ama sesim kısılmış gibiydi. Adam güldü. "Senden değil, arkadaşından..." dedi. "Ne arkadaşı?" dediğimde güldü. "Bunları yakında anlayacaksın" Sonra arkasını dönüp odadan çıktı. Arkadaşım mı? Yoksa arkadaşım derken...Jack'i mi kastediyordu? Bu iş gerçekten kötü bir hal alacak gibi duruyordu. Eğer Adam, Jack'in peşindeyse, Adam'ın aklından hiç iyi şeyler geçmiyor gibi görünüyordu. Ama belki de başkasının peşindedir? Adam arkadaşlarıma zarar veremez! Bunu Adam'dan öğrenmem gerek. Kimden bahsediyordu ve neden bahsettiği kişi ile derdi vardı? İşte bunu öğrenmem gerekiyordu.

~Jack'in ağzından~

Notu hala elimde tutuyordum. Jeff yanıma geldi ve "o ne?" diye sordu. Notu gösterip "ben de bilmiyorum" diye cevap verdim. Jane "bi bakabilir miyim?" diye sordu. Notu ona uzattım. Notu aldı ve okumaya başladı. Okuduktan sonra "hmm. Bu Adam denen adam kim?" dedi. "Bilmiyorum ama...sanki bana birini hatırlatıyor gibi geliyor. Ve iyi bir izlenim değil bu. İyi bir kişi olarak hatırlamıyorum onu. Hem bunun Bell ile ne ilgisi var ki?" dedim. Jeff "bilmiyorum. Ama şu Adam denen adam hakkında iyi şeyler hissetmiyorum" dedi. "Ne dövüşünden bahsediyordu peki? Kiminle dövüşmüş de bunu kimseye söylemesini istemedi?" dedim. Jane "bilmiyorum ama...önemli biri olduğu kesin..." dedi. Tekrar eve giderkem konuşmaya devam ediyorduk. Bell...Her ne olursa olsun, yoluma ne veya kim çıkarsa çıksın, seni bulana kadar asla vaz geçmeyeceğim. İster bir yıl geçsin, seni bulana kadar, aramaktan asla vaz geçmeyeceğim...
            

Creepypastalar İle YaşamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin