Yeni başlamış ve pek okuyucusu olmayan bir kitap için çok sık yeni bölüm atıyorum.Ancak tutulmasını pek önemsemiyorum.Bu kitabı severek yazıyorum.Bu tür konular üzerinden kurgular yapmayı seviyorum.Umarım benim sevdiğim kadar sizlerde sevmişsinizdir.Ayrıca bu bölümü dün sabaha karşı uykulu bir biçimde yazdım.Aklıma biraz daha farklı bir fikir geldi ve onu hikayeye uyarlamaya çalıştım.İyi okumalar!
Maze uyandığında boşluğun içerisindeydi.Her yer siyahtı.İleriden gelen yankılı bir mırıltı duydu."Buraya gel."Pürüzlü ses kendinden emin bir şekilde zihninde yankılanıyordu.Etrafına hızla bakarken korkudan küçük dilini yutmuştu."Beni Bul!"Maze ellerini hızla kafasına götürdü.Başına saplanan ağır ağrıyı durdurmak için saç diplerini çekiştiriyordu."Yardım için buradayım."Ses tekrar yankılandığında.Maze hissetmeye başladı.Ruhu bedeninden emiliyor gibiydi.Bütün umutlar,mutluluklar gitmişti.Hissediyordu fakat sadece acıyı ve kederi.Üstelik bunlar onun duyguları bile değildi.Ölümü hissetti Maze İnsanların ölürken çektikleri son acıyı hissetti.Ruhların bedenleri terk etmesini hissetti.Dünyaya gözlerini yuman bütün insanların hayatı boyunca çektiği ızdırabı bir kerede yaşıyordu.Zihninde ki çığlıklar onu boğuyordu.Kulaklarından gelen kanlar gri saçlarına kadar bulaşmış,uçlarından süzülüyordu."Sesime odaklan."Maze güçlü bir çığlık koyu verdi."Ne istiyorsun benden?!","Seni istiyoruz."Ses yankılanırken Maze yüzler görmeye başlamıştı.İnsanlar vücutlarında ki ağır yaralarla ona doğru koşuyordu.Ancak bu bireyler kırmızı ve mavi olmak üzere iki renge ayrılmıştı şeffaf görüntüleri renkli hayaletleri andırıyordu."Bana bak."Kulağının arkasından yankılanan sese doğru döndü.Ancak sesin sahibi yerine hafif bir esinti bırakmıştı."Onlara bak."Bu sefer esinti diğer kulağında yankılandı.Maze aptala dönmüş bir şekilde etrafında dönüp siyah boşlukta koşuşturan yaralı ruhlara baktı.İleride tam ortaya oturmuş bir adam gördü.Dizlerinin üstüne oturmuş kafası yere baktığı için yüzü tam olarak gözükmüyordu.Bir elini karnının üzerindeki kurşun yaralarının üzerine bastırmış hiç hareket etmeden oturuyordu."Yaklaş."Ses yankılandı.Bu sesin sahibi kadın yada erkek değildi.Bir topluluktu.İki cins de bir araya gelmiş aynı anda fısıldıyorlardı. Sarsak adımlarla ileride ki adama yavaşça yaklaşmaya başladı.İlerledikçe detaylar gözüne bir ok gibi saplanıyordu.Genç bir çocuktu.İri bedenini sarmalamış mavi-lacivert farklı desene sahip uzun kollu bir tişört giymişti.Karnında olan eli yavaşça titrerken diğer eli dizinin yanında yerde dinleniyordu.Çocuğa ilerlediğinde vücudun her yerine saplanan kurşunları fark etmişti.En çok dikkatini çeken şey ise yüzünü perdeleyen beyaz ve gri arasında ki saçları olmuştu.Çocuğun önünde durduğunda nasıl öldüğü,hayatı boyunca yaşadığı acıyı hissetti.Elini çocuğun yanağına doğru uzatıp,yüzünü görmek adına kaldırdı."Pietro."diye fısıldadı.Maze "Dileğin nedir?" Sessiz ve sakin sorduğu soruya kendide şaşırmıştı içinde ki güçlü dürtü onu yönlendiriyordu.Pietro,Maze'in gözlerini kırpmasıyla ortadan kayboldu,ancak sesi hala onunla birlikteydi."İstiyorum ki..." Soğuk sesi yankılandı.Maze kafasını çocuğa çevirdiğinde morarmış göz altlarını, çürümüş etini fark etti.Zar zor ayakta duruyor Maze'doğru topallayarak ilerliyordu.Kafasını hızla sağa sola oynatıyordu.topal bacağıyla normal bir insanın on katı hızlı koşarak Maze'in üzerine geliyordu.Maze korkmuş biçimde geri ilerlerken Pietro ona yetişmişti,birbirlerine çarpacakları sıra da Pietro sessiz bir çınlama ile ortadan kayboldu."Veda istiyorum."Sesi boşlukta yankılanırken Maze çocuğun kız kardeşine veda edemeden kendini kısa sürede tanıştığı bir adam için feda edişini görmüştü.Hızlı ve sık duyduğu fısıltılar ona bir sürü farklı ağızdan Pietro'nun nasıl öldüğünü anlatıyordu. Hepsinin aynı anda fısıldaması kızın beynini patlatacakmış gibi geliyordu.Fısıltıların arasından Wanda ismini zar zor ayırt edebilmişti.Ellerini cebine sokarak boşlukta ilerlemeye başladı.İnsanların ölümlerine şahitlik ediyordu.Anlamsız ses tekrar yankılandı."Gücün bir hediyedir.Sen sıradan bir mutant değilsin."Maze olduğu yere oturarak dizlerini kendine doğru çekti.Elleriyle kulaklarını kapatıp,bu kötü kabustan uyanmayı diledi."Bunu görmezden gelemezsin."Farklı sesler yankının ardından kızın adını milyon kere tekrar ediyordu."Maze..","Maze.","Görevin aniden ölenlerin bu dünyada yarım bırakılan hatıralarını tamamlamasına yardım etmek."Aynı anda başka bir ses de fısıldadı."Dilekleri yerine getireceksin!" Maze hızlıca yerinden fırladığında etrafında ki hemşireler onu tutmaya çalıştı.Sesleri duyan Steve hastane odasına girip kızın yanına doğru ilerledi.Yüzü bembeyaz olan kız korkudan kekeliyordu.Ancak fısıldadığı için ne dediği anlaşılamıyordu.Steve biraz daha yaklaşıp kulağını kızın ağzına doğru getirdi."Wanda..."Sürekli olarak tekrar ettiği isim Steve'i şaşırtmıştı.Kızı sakinleştirmeye çalışan hemşireler başarısız oldukları için Maze'in serumuna Sakinleştirici enjekte ettiler.İlacın etkisiyle yerinde kımıldamadan yatan Maze gördüklerinin etkisiyle o kadar korkmuştu ki hayatı boyunca bu olayı atlatamayacağını düşündü.Gözlerini boşluğa sabitlemiş bir biçimde fısıldamalarına devam ediyordu.Steve korkmuş bir biçimde Wanda'yı arayıp kızın yattığı hastaneye gelmesini söylemişti.Çok geçmeden Wanda gelmişti.Yavaşça kapıdan içeri girerken gözleri odada Steve'i aradı.Bulduğunda ise ağır adımlarla ona doğru ilerledi."Neler oluyor?"Steve göz ucuyla Maze'i işaret ederken.Wanda'nın zihnine görüntüler dolmuştu bile.Dolu gözlerle kıza ilerleyip kulağını ona yaklaştır.Maze'in dudaklarından "Wanda"Fısıltısı döküldüğü an kız boşluğa çekildi.Kardeşini görmüştü.Ona veda ediyordu.Ama ona dokunamıyordu.Yüzü mosmor,çürümüştü.Wanda kahrolurken.Pietro'nun ruhu huzur içinde bedenini terk etmişti.Saatler gibi gelen bu zaman dilimi saniyeler içinde gerçekleşmişti oysaki.Wanda hızla Maze'den uzaklaşırken Maze gözlerini yumdu ve uzun bir uykuya daldı.Wanda ağlarken bir yandan da kızın zihnini okumaya çalışıyordu.Parmağıyla Maze'i işaret etti."B-Bi-Bir mutant.."İnanamayarak sözlerine devam etti."Onu Pietro yollamış.Vedasını iletmesi için."Steve Destek olmak için cadının yanına gitti ve ağırlığının birazını kendi üzerine aldı."Peki gücü neymiş? Yada amacı?"Steve'in ardı ardına sorduğu sorulara Wanda'nın bir cevabı yoktu.Gözlerini kırpmadan korku dolu bakışlarla kızı izliyordu."Bilmiyorum zihnine giremiyorum...Çok fazla... ses var.","Peki onu ne yapacağız?" O sırada içeri hızla Bratt ve kız arkadaşı Sarah girdi.Bratt dolu gözlerini Maze'in üzerinde gezdirirken elini tutup dudaklarına götürdü."Sana bir şey olursa yaşayamam tuhaf kız."Sarah, Bratt'in arkasına gidip ellerini destek olmak amaçlı omuzlarına koyup sıktı.Bratt kafasını arkasına çevirdiğinde tanıdık yüzlerle karşılaşmıştı."Onu buraya siz mi getirdiniz?Neyi var biliyor musunuz?"Steve ayağa kalkarak Bratt'e yaklaştı."Ben getirdim.Birden yolda bayıldı.Arkadaşım ve benim gitmemiz gerekiyor. "Wanda'ya işaret ederek teşekkür bile etmelerine izin vermeden çıkıp gitti.Wanda da ilerleyip kapıdan çıkacağı sırada son kez uzanan kıza baktı."Geçmiş olsun."Bratt kafasını sallayıp sabahın körüne kadar Maze'in gözlerini açmasını bekledi.Saatler sonra Maze uyandığında ise yanında ki koltukta uyuya kalmış bir Bratt beklemiyordu.Gülümsemesi yanaklarına yayılırken içeri doktor girdi.Doktorun gereksiz konuşmalarını geçiştirerek konuyu taburcu olma kısmına getirdi.Doktor istediği zaman gideceğini söylediği sırada hemen ayaklandı ve serumunun çıkarılmasını bekledi.Bratt'in yanağına ufak bir öpücük kondurduktan sonra sessizce dışarı çıktı.Sabah daha yeni oluyor,ortalık yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyordu.Maze Lahey'in laboratuvar'ının yolunu tutmuştu.Yine geçmişe dönmüştü sanki kız.Bir sürü deneyde fare olarak kullanılacaktı.Lahey onun gücünü tam olarak anlayamamış ancak rahat yaşaması ve bu tür olaylarla burun buruna gelmemesi için arındırılmış insan genlerini ilaç haline getirip Maze'in vücuduna belirli saatlerle enjekte ediyordu.Böylece Maze'in güçleri çok ağır gelişiyor ve ona köstek olmuyordu.Ancak Bratt'in yanına taşındığından beri Lahey'le görüşmeyi de bırakmıştı.Her zaman ki yerinden anahtarı aldı ve kapının kilidine sokup içeri girdi.Lahey yine bir şeylerle uğraşırken yorgunluktan kitapların üzerinde uyuya kalmıştı.Gidip cızırtılı ve sessizce çalan radyoyu kapatmıştı.Daha sonra yaşlı adama doğru ilerleyip onu uyandırdı.Adam başta şaşırsa da böyle bir günün geleceğini bildiği için fazla telaşa kapılmamıştı.İlaçlı tedaviye tekrar başlamıştı Maze.Durumu biraz daha iyiye gidiyordu.Bu sırada ise Bratt evlilik provalarına başlamıştı.Uzun ve zor bir sürecin ardından Maze tekrar Lahey ile yaşamaya başlamış Bratt'i ise tarihe gömme kararı almıştı.Gün geçtikçe onu daha çok özlüyor,ancak arayıp sormuyor,Bratt onu aradığında ise açmıyordu.
Tuhaf Bratt ve Maze'in tuhaf güçleri.Karakterimiz yavaş yavaş Yenilmezler üyeleriyle tanışmaya başlıyor.Sizce Wanda yaşadığı bu olaydan sonra ne yapacak?
#MissMaximoffTwins
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aftiel | Marvel 'ASKIDA'
Fanfic"Kalbini kırarım Steve." "Belkide ben seninkini kırarım." "Kimse benim kalbimi kıramaz." Marvel Kurgulu Kısa Hikayedir. ©Bütün Hakları Saklıdır.