"Seni çok seviyorum, daha önce aşk zannedip kapıldığım deniz aslında sadece küçük bir gölmüş bunu seni kıskandığımda, senin hayalini kurduğumda ve hep rüyalarıma girdiğinde anladım.
Bu gün evinin önüne geleceğim saat tam 8:00'da, bir parti var. Eğer beni seviyorsan benim bu gün eşim ol.
-Can Marangoz"
Dudaklarımı hareket ettirerek içimden okuduğumda akıntıma kapılan bir dal parçasının daha olduğunu öğrenmem bu gece yine ava çıkacağımı hatırlattı. Aşık insan zayıf insandır çok acı çeker zavallılar, onların o zaman dilimindeki rolleri sadece acı çekmektir benim görevim ise onları kullanıp ilerde akıllanmalarını sağlamak. Ben onlara hayatı ve insanların ne kadar acımasız olduğun öğretiyorum ne kadar kısa süre önce öğrenirseler ilerde o kadar az canları yanar çünkü acıya alışmış olacaklardır. Bana iyilik borçlular bunu da onları kullanarak ödeşiyorum.
Başımı geriye doğru atarak öndeki saçlarımın arkaya doğru gitmesini sağlarken bir yanda da elimdeki kağıdı katlayıp çantama attım bunu diğer çıkma teklifi kağıtlarımın arasına koyacaktım, kolleksiyon yapmak iyi bir şeydir. Böylece ilerde kurtardığım insanların çokluğuna bakar, yaptığım iyilikleri hatırlayarak böbürlenebilirim kendi kendime ya da ilerde çocuklarıma gösterebilirim.
"Bakın çocuklar, bakın şu çocuk tam bir inekti bir kez içtik ve tüm bildiği sırları bana anlattı." Ah hayır, çocuklarıma anlatacağımı zannetmiyorum ben en iyisi torunlarıma anlatayım, anlatınca eminim saf olan küçük kız torunum (şaka yaptım saf olmayacak, babannesine çekip kurt gibi olacak) "Neden sırlar bu kadar önemli ki senin için?" diye soracak "Önemli çünkü birisi senin canını yaktığı zaman ona karşı bir kozun olacak. O ise sonra aklına gelen her şeyi size sayacak sizse pis pis sırıtacaksınız"
Sırtımı yasladığım dolabımı açıp çantamı içeri koydum, kilidi alel acele taktım, çevirip anahtarı yuvasından çıkarmaya çalıştım çalışmasına ama sıkışmış olmalı ki çıkmıyordu kahrolası.
"Ihh, açıl seni pisli.." kafamı aniden çevirince anahtarı çıkarmaya çalımamdaki yüz ifademe rağmen Can hiç bir tepki vermeden durdu "Merhaba Azra!" her nekadar rahat konuşmaya çalışsada ayakları titriyordu.
"Notumu aldın mı?" anahtarı çıkarma çabama ara verip Can'a doğru en sevimli ve çekici halime bürünerek cevap verdim "Evet" bir soluk aldıkdan sonra Can'ın biraz daha karşımda titremesinin keyfini çıkarıp bekledim "Tabiiki de gelirim partiye, bir teması var mı?" Can gözlerini dudaklarıma doğru kaydırmış, titremeleri azalmış bu seferde terlemeye başlamıştı.
"Bir sorun mu var Can?"
Kurduğu hayallerden dünyaya dönüş yapması uzun sürmemişti "Ah! Evet! Ö..Özür dilerim.. Evet maskeli balo" bu gün alışveriş yolu gözüktü, olmayan paramla giderim zaten alışverişe bana yaşatıkları bu hayat için annemle dayımdan nefret ediyorum. Bankada birikmiş olan ne kaaar param vardı? Son zamanda para çektim mi diye hatırlarken karşımdaki bebek yüzlü Can'ın soru soru sormasıyla dağılan dikkatımı toparladım.
"Saat yedide elbisen kapına gelse olur mu?" her zaman ki gibi hissediğim gerçek duygumu yüzüme işlememiş içimden sevinç çığlıkları atmış, Can ise tek kaşını kaldırarak hafif gülümsemesiyle sağ tarafındaki gamzesini ortaya çıkarmıştı. "Ah bilmiyorum, bende özel terzimi çağırmayı planlıyordum elbise için. Normalde hediye elbiseleri tercih etmem çünkü benim belirli markalarım vardır ama madem bugün senin davetlinim.." Can sözümü yarıda kesip açıklamasını heycanla yaptı .
"Üstün Sherry marka ve beğeneceğinden eminim bu sezonun en iyi parçalarından biri olması için bir emir vermiştim.." anahtarımı son kez çıkması için denemeye karar verdim böylece elbiseyi ve dediklerini başka bir işle uğraşarak önemsemiyormuş gibi davrandım, hafif bir şekilde anahtarı çıkması üzerine sinirlenmedim değil nedeni ise hiç uğraşmadan çıkması önceki denemelerimin üzerine içten içe küfür edip Can'ın omzuna dokunup kulağına "Bu gün sekizde.." diye fısıldayıp sınıfıma doğru gittim. Koridordan geçerken bana bakıp fısıldaşan kızları görünce saçımı savurup sınıfa doğru gidip sırama oturdum, beni gören Efe hemen yanıma yaklaştı acaba bu sefer kimi kendine ayarlama mı planlıyordu.
"Can ile partiye gitmek mi?" kızların fısıldaşma konuları ortaya çıktı, haberin iyisi kötüsü olmaz her türlü gündemde kalmaktır önemli olan benim için. "Canım bu seferde Can'ı istedi, ne olmuş?" dememle Can elini alnına götürüp kaşıdı ve tam bir şey diyecekdiki kafasını kapıya doğru yöneldi "Ne olduğunu sanırım şimdi göreceksin." gülerek kendisini bekleyen kızın yanına gitti, sıkkınlıkla kapıya doğru bakmamla öfkeyle gelen Ömer'i gördüm sırama doğru gelip "Nasıl yaparsın bunu?" dedi hidetlice.
"Ne yapmışım yine?"
Ömer yüzünü kırıştırarak küçümser bir ifadeyle "Can olayını biliyorum, bu ne demek oluyor?" devam etmesini bekledim susarak "Bize nasıl yaparsın bunu?" evet beklediğim soru gelmesi üzerine yüzüme zafer gülümsememi yayarak "Biz mi? Gerçekten biz olacağımızı mı zannettin? Sadece eğlendik o kadar Ömer." ağızını şaşkınlıkla açarak başını sağa ve sola salladı inanmamış gibi yaparak.
"Selini benle beraber gördüğün ve kıskandığın için mi böyle davranıyorsun?" tek kaşımı kaldırıp duymamış gibi davrandım "Selinle mi takılıyorsun?" ona doğru eğilip "Ben olsam dip boyası gelmeden çıkmazdım " dudaklarımı büzüp işaret parmağımı dudağıma doğru götürdüm "Şşşş, kimseye söyleme.."
Dersler hızla geçerken çıkış zili çalmasıyla yavaşca toplandım, nedeni ise Efe'yi bekletmekti.
Kural Bir: Bekleyen değil bekleten ol.
"Yeni bir kitap olduğu için konuya hemen giremedim canlarım :D Yeni bölüm en yakın zamanda gelir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TELEFON SAPIĞIM
Teen FictionHer kızın içinde biraz Azra vardır... Telefon sapıklarından hepimiz nefret ederiz, ama bu sapığa karşı bir sempati besliyorum. @JseMre (Nisa Kaya) Biraz aşk,biraz heyecan,biraz merak ve daha birçok duygu...Aradığınız her şeyi bu kitapta bulacak, oku...