(Yazım hataları olabilir en yakın zamanda düzelteceğim, benim iiçin önemli olan yorumlar lütfen yorumunuzu eksik etmeyin.. )
"Bir telefon sapığına göre fazla egoistsin."
Sesi hışıltılı geliyor bu da onun sesini tanımaya çalışmamı zorluyordu, sanırım kalabalık bir yerdeydi ya da elinde olan bir kağıdı hışıldatıp kendince zeki olduğunu sanmasına neden oluyordu.
"O partiye gitmemelisin."
Kurumuş makyaj temizleme mendilimle oynarken sahte bir gülüş patlattım "Nereye gittiğime mi karışıyorsun?" karşımda duran aynama biraz yaklaşıp kurumuş olan mendilimi belki çıkar diye göz kapaklarıma sürttüm malesef ki tenimi acıtmaktan yana hiç bir faydası olmadı. Dağılan dikkatımı ses gelmemesı uzerıne telefona yoğunlaştırmıştım.
"Hey kime diyorum ben?"
Telefonu alıp baktığımda, duvar kağıdını görmemle telefonu yüzüme kapattığını anlamam çok zor olmadı, yanlızca telefonu yüzüme kapatan bir erkeğin olması garibime gitti. Gerçekten bu çocuğa kötü bir kuyruk acısı bırakmışım, kim olabilir ki bu gün Can ile partiye gitmemi sağlayacak kadar kıskanç? Kuyruk acısı, Can, kıskançlık... Kim? Kim?
Beynim bu üç kelimeyi tekrar ederken içimde derinlerden gelen bir ses "Ömer" dedi. "Tabiki de! Onu küçümsediğim ve de terk ettiğim için kinlendi, her ne kadar kinlensede yine de beni seviyor." pis pis sırıttığımı aynaya baktığımı unutmuşken kendimimi görmemle farkettim.
"Seviyor.. Ve de bu yüzden de Can'ı benden kıskanıyor." bin parçalık yapbozun son parçasını tamamlar gibi kafamda çözdüğüm olay örgüsünün ardından nerden geldiğini bilmediğim yeni telefonu özenle yere koyup kendi telefonumu çantamın içindekileri dökdüğüm bir sürü ıvır zıvırın arasında buldum. Ömer'in ismini rehberimdeki metin kutucuğuna baş harfini yazarak aradım.
Açılma sesini duyduğum zaman ilk konuşan olmak için konuşmaya başladım. "Can ile partiye gitmemek için ne kadar da ucuz numaralar kullanıyorsun, bu en son bana lise ikide yapılmıştı." lisede yaşadığım olayları düşünmemek için Ömer'in diyeceklerine odaklandım. "Ne diyorsun sen? Ne numarası?" üç maymunu oynuyor anlaşılan.
"İtiraf et Ömer, Can ile partiye gitmemek için telefon sapığı yöntemine başvurdun."
Arkadan gelen tezahuratları duyunca unutkanlığımın aptal görünmeme sebep olduğunu anlayıp istemsiz olarak derin bir nefes verdim.
"Telefon sapığı mı? Bak. Ben değilim ama her kimse benimle aynı düşüncede eğer oraya gidersen orayı basıp Can'ı bir güzel pataklarım!"
Telefon sapığı o olamaz çünkü onun futbol antremanı vardı ve eminim benım aradığımı görünce koçundan zar zor izin almıştı. "Sana diyorum Azra, o partiye gidilmeyecek!"
Telefon sapığının bana yaptığı gibi bende Ömer'in yüzüne telefonu kapatıp saate baktım, bir saat ne kadar da çabuk geçmişti. Telefonumu yere koyduktan sonra banyoya gidip annemin makyaj temizleme losyonunu yüzümde makyaj olan her yere sürüp yıkadım, ardından gözenek temizleyici jelimi işaret parmağıma sıktıktan sonra yüzüme dağıttım ve yaydım. Yüzüme masajı yaptıkdan sonra lavaboya doğru eğilip musluğu açtım ve kalıntı olamamsına dikkat ederek yıkadım.
Buz dolabının kapağını açıp içinden ağızıma bir tane zeytin atmak için uzanırken zil çaldı, yinede zeytini alıp ağızıma attım, kapıya baktıktan sonra devamını elbette getirecektim. Kapıya doğru hızlıca koşup delikten kimin geldiğini öğrenmek için baktığımda, gelenin elbisemi getiren kargocu olduğunu gördüm. Kapıyı açtığımda karşı tarafdan ucretı ödenen kargoyu bana teslim ettikten sonra imza atmam için elektironık kalemle bir tablet uzattı, imzaladıktan sonra kapıyı kapatıp elimde paketle odama doğru koşup pencerenin yanındaki beyaz üzeri çiçek desenli tekli kolkutuğuma oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TELEFON SAPIĞIM
Novela JuvenilHer kızın içinde biraz Azra vardır... Telefon sapıklarından hepimiz nefret ederiz, ama bu sapığa karşı bir sempati besliyorum. @JseMre (Nisa Kaya) Biraz aşk,biraz heyecan,biraz merak ve daha birçok duygu...Aradığınız her şeyi bu kitapta bulacak, oku...