Şaşkın bakışlar gittikçe uzaklaşırken Stefan koşmaya devam etti. Bir şeyden kaçmak istiyor gibiydi. Ne kadar hızlanırsa o kadar uzaklaşabileceği düşüncesine kapılmıştı. Hayal etti: O yokken olanları... Daha ilk görevinde çuvallamıştı. Alice'i kurtaramamıştı. Ve artık kendisini de kurtaramazdı. Avcılara ihanet etmenin bedelini ödeyeceğini düşünüp duruyordu.
Öleceğini ve bir hiç olacağını üstelik bir kediyi bile kurtaramadan. Nefesi kesilecek gibiydi,durdu ve ağaca yaslandı. Hızla ciğerlerini yeniden havayla doldurdu. Kaçmak hiç bir zaman işe yaramamıştı. Ne de olsa tüm geçmişi bütün gerçekliğiyle arkasından geliyordu. Üstelik çok daha hızlı bir şekilde. Vücudu uyuştu,gergindi ve ne yapacağını bilemez haldeydi. Omuzunda hissettiği dokunuş bir an tüm hayatını gözünün önünde canlandırmasına yetmişti. Korkuyordu.
Allison bacağının kenarına bu kez tekmeyi geçirdiğinde bu küçük tekmenin hiç bir ifade etmediğini düşündü onca yaşadıklarından sonra basit bir tekmeydi.
''Ne yaptığını sanıyorsun ha! Öylece geri gelebileceğini mi düşündün? hiç bir şey yaşanmamış gibi...''
Duraksadı gözünün önüne gelen en iyi arkadaşıyla yaşadığı en güzel lise anılarından biriydi. Hayal etti ama gülümseyemedi yüzü kasıldı ve bir daha yaşayamayacağı o mükemmel anılar öfkesini alevlendiren bir kaç odun parçası gibi tam kalbine oturdu.
''Alice ölmemiş gibi...'' diyebildi.
Bu kelime onu güçsüzleştirmişti. Kendini onun yaşadığına inandırmaya çalışmasının yetersiz olduğunu hissetmesini sağlamıştı bu sözler. Bunu kendisinin söylemesi canını yakmıştı.
Stefan tepkisizdi yaşadıklarını ve bu kelimeleri hak ettiğini düşünen bir yanı durup dinlemesini söylüyordu.
''Dur ve dinle Stefan tüm bunlara sen sebep oldun. Onun yanında olmalıydın lanet olsaı sözünü tutmalıydın''
Ama yapamazdı,çaresizdi. Daha doğrusu çaresiz olmaya zorlanmıştı. Alice'i avlamak için can atan aç köpeklere karşı gelemeyecek kadar güçsüzdü. En azından denediğini sürekli tekrar etti kendine.
''Denedim denedim ...''
sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Stefan artık yerdeydi.
Alice ona yaklaşmıştı,olması gerekenden daha fazla.
''Ne dedin?''
Stefan bu kez öfkeyle ayağa kalktı bunu yapamayacağını karşı koyamayacağını biliyordu onun hatası olamazdı.
Stefan Allison'un sırtını ağaca yasladı ve elini ağacın kenarına dayayıp kaçmasını engelledi. Kaçmayacağını biliyordu ama bu ona kendini güçlü hissettirmişti karşısındakinin bir kız olduğu aklından bir an olsun çıkmış ve tüm bu suçlamalara karşı koyan yaşına göre daha güçlü ve korkusuz Stefan haline geri dönmüştü.
''Ne yaşadığımı bilemezsin. Avcıların ne kadar güçlü olduğu hakkında en ufak fikrin yok kana susamış birer yaratık onlar. Hepsi aç köpekler gibi onun zayıf anını kolluyordu. Onun peşine takılmışlardı hem de ne için biliyor musun? Sadece insan olmadığı için o yaşlı bunakların bir halt bildiği yoktu. Onun ne kadar iyi ve mükemmel olduğunu göremediler.''
Allison korkmuş görünmüyordu.
''Bir saniye.''
bekledi ve gözlerine baktı. Stefan'ın gözlerinde de anlamlandırmaya çalışan bir bakış vardı.
''Alice'e aşıktın değil mi? avcılar biliyor muydu? Sana işkence mi ettiler?''
''İşkence' bu kelimeyi kullanmak ne kadar basit değil mi? Anlamının sana gösterilmesi... Bu kadar basit mi sence? Onca avcıya yarı büyücü ,yarı şeytan bir kişi için karşı gelmek. Onun için ölmeye hazırdım ama asla yerini söylemedim. Onun öldüğünü öğrendiklerinde beni atılması gereken bir pislikmişim gibi kokuşmuş bir çöp tenekesinin kenarına bıraktılar.''
Yavaşça kenara çekildi. Allison yanına geldi.
''Özür dilerim. Stef. bilmiyordum. Senin de bilmediğin o kadar çok şey var ki...''
Anlattığı her kelime Stefan'da farklı duygu geçişlerine sebep oldu.
(Umut bir parça mutluluk ama daha fazla hüzün)
Olanları düşündü ve aynı fikirde olduklarını anladılar artık birlikteydiler. Allison Stefan'a anlattığında içinde çürüyen umut kırıntısı yeniden şekillenmiş ve yenilenmişti çok daha canlıydı artık. Umutları onları hayatta tutmaya yeterdi. Sevgi ve aşk Alice'i geri getirmeye yetmeliydi. Ne şekilde olursa olsun kötü veya iyi, şeytan veya büyücü Alice geri gelmeliydi. Ona ihtiyaçları vardı. Öylece onları yanlız ve savunmasız bırakamazdı. Yer yüzünde halen dolaşan büyücü ve şeytanlara karşı yeniden birlikte olmalıydılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN LANETİ 2
FantasyHayatını mahfeden esrarengiz varlıkların, başlangıcında şeytanlar ve büyücülerin arasında kalan bir kaç insandı Alice ve arkadaşları. Öldürdüler , öldüler ama savaşmaya devam ettiler. Alice için şeytan ve büyücü yoktu iyi ve kötü vardı. Ama o benl...