Konuşurken kesik kesik öksürüyor arada sırada da iniltiye benzer sesler çıkarıyordu.
"İyi misin? hastane bir kaç kilometre uzaklıkta sadece. Gidelim."Jeremy arabayı çalıştırmak için hareketlenirken Allison arka koltuktan öne doğru uzanarak onu kolundan tuttu.
"Bekle daha bitmedi."
Jeremy arabanın hasarına dahi bakamamıştı. Bir zarar geldiyse bunu ödemek zorundaydı. Arabayı kenara çekerken en azından hala kullanılacak durumda diye düşündü. Arka koltuğa geçerek Allison'dan duyacaklarına kendini hazırladı. Onun aklının yerinde olmadığını biliyordu. Genede inanıp inanmamak kendisine kalmıştı. Hiç bir şey bilmemekten iyidi. Beyninin içindeki delik her geçen gün daha karmaşık bir hal alıyordu beynini bir mikserden geçirmişler gibi hissediyordu. Hatta akıl hastanesinin küçük odalarında deliliğiyle yalnız bırakılmışken hatırladığı bir kaç şeyi de unutmaktan korktuğu olmuştu: kardeşini, evinin nerede olduğunu,adını bile.Bu kez Allison'un soru sormasıyla yeniden kendine geldi. Korkutucu anılarından silkelenip Allison'a baktı.
"Hatırlıyorsun değil mi?"
Aklını okumuş gibiydi. Donuk gözlerle Allison'a bakmaya devam etti. Cevabı biliyordu. Ormanda bayıldığı o geceden beri iyi değildi. Beynindeki boşluğu çok farklı seçenekler içeren korku hikayeleriyle doldurmuştu. Sonra rüyalarında bunları yaşamış, çoğu zaman yorganın altında ter içinde ve çığlıklarla uyandığı günler olmuştu. Bunların bir kısmını hatta doğaüstü güçler tarafından unutturulmadığından çok daha fazlasını Allison yaşamıştı.
"Evet hatırlıyorsun"
dedi. Jeremy hala bunları düşünürken. Gerçeklikle zihni arasında gelgit yaşıyordu. Ve bu son bir kaç saat ilk kez bu kadar zihninde sıkıştığını düşündü.
Sürekli zihninde gösterilen görüntülere engel olamıyordu."Tamam. Şimdi eve gidelim ikimizin de üstü başı battı."
"Evim arka tarafta kaldı."
"İleride alışveriş merkezinden alırız bir kaç bir şey."
Allison dudağını kemirirken korkusuna engel olmak için akıl hastanesinde kaldığında kullandığı tekniği kullanıyordu: dışarı doğru baktı. Henüz sabah olmasına rağmen hava karanlıktı. başını cama yaslası ve gözlerini yumdu.
Uyumasına engel olan şey kitabının olmadığını anlamasıydı. Okulda düşürmüş olmalıydı. emniyet kemerini hafifletip öne eğildi.
"Kitabım yok!""Kütüphaneden mi almıştın? Takma bu kadar eski bir şeydi zaten alırız yenisini aynen yerine koyarız"
Allison uykusundan ve yorgunluğundan tamamen uzaklaşmıştı artık. Unuttuğu şey zihnini kemiriyordu.
Şeytan adında bir kitaptı ve şeytanlar hakkında tüm bilgiler ondaydı. Bu kitabı alabilmek için çok çaba sarf etmişti. Eski bir kitap olduğu için bir daha bulması zordu. Alice'in evinin arkasındaki eski bir kütüphaneden almıştı. Eskiden sık sık gidilen bir yerdi ancak şimdilerde kentleşme o bölgeye uğramadığından kapanmanın eşiğindeydi. Sahibi yaşlı Garth anıları için hala kütüphaneyi kapatmamakta direniyordu. O kitabı bulmalıydı çünkü kitabın eski ,soluk sayfalarında anlamlandırmaya çalıştığı gizemler yatıyordu."Durdur şu arabayı."
eli ayağı birbirine girmişti. Kafası karışıktı. Arabayla giderken düşürmüş olabileceği yerlere bakınıyordu.
"Ya da durma devam et. Geri dön! Bir şey yap işte!"Jeremy arabayı hızlı bir u dönüşü yaparak ters yöne sürmeye devam etti.
"Peki sakin ol. İşte gidiyoruz."
Jeremy düşünmeden edemiyordu o garip eski kitapta ne olabilir ki? İçinden lanet yağdırıyordu:Bir deliyi peşine takarsan olacağı bu. Okuldaki Basket takımına yazılıp kafa dağıtmalıyım. Yoksa bu kız beni bir kez daha deli edecek.
Dağınık ve nemli saçlarının arasında parmaklarını gezdirdi. Sonra yeniden direksiyonu kavradı ve hızlandı. Bu saçmalığın bitmesini istiyordu.
Okula vardıklarında herkes onları izliyordu. Ders arasının henüz yeni başladığı dakikalardı. Yinede öğrencilerin çoğu hala içerideydi. Keskin soğuk Allison'un küçük burnunu kızartmıştı. ellerini ağzına götürdü ve ellerine hohlayarak avuç içlerini ısıtmaya çalıştı.
Bir kac dakika okulun bahçesinde dedektif edasıyla etrafı inceledi. Mutlaka biri kitabı almış olmalıydı. Öylece ortadan kaybolamazdı."Gidelim artık. Herkes bize bakıyor."
"sen git. Ben kalacağım"
Jeremy onu bırakmamak için direniyordu. Hava epey soğumuştu. Rüzgar esiyordu. Soğuk damarlarında dolaşan bir sızı gibi hissediliyordu. Bu acı vericiydi. Keskin bir şeye dokunuyormuş gibi hissettiriyordu.
Bu acı teninin soğuğa karşı savunmasız olduğu her zerresinde canını yakıyordu.
Jeremy'njn hala kalmakta direnen bir deliye karşı yapacak fazla bir şeyi kalmamıştı.
Jeremy hissettiği suçluluk duygusunu bastırarak arabasına bindi ve evine doğru ilerledi.Allison hala okulun her köşesine çıldırmış gibi bakınıyordu.
"Burada dolaşamazsın Allison. Kuralları biliyorsun!"
Bu Tessa öğretmenin ince ve keskin sesiydi.
"Biliyorum efendim."
mahçup bir şekilde başını öne eğdi."O zaman sınıfına git. Bir dahaki sefere bu kadar yumuşak olmayacağım anlıyor musun?"
Allison ne diyeceğini bilemedi. Başka bir dünyadanmış gibi davranıyordu. Soğuktu ve her şeyden tedirgin olabiliyordu.
Sınıfa girdiğinde hala titriyordu.
Ön sırada kendi için belirlediği sırada oturan bir kızı fark ettiğinde iç çekti.
"Ah. Hiç bir fırsatı kaçırmıyorlar."
Yaklaştığında sarışın kızın önünde duran kalın kitabı incelediğini fark etti. Bu düşürdüğü kitaptı. Kitabı kızın önünden alırken yeşil gözleri Allison'unkilerle buluştu.Bu Alice di bu nasıl gerçek olabilir hala hayal mi görüyorum. Yoksa delilik beni tamamen ele mi geçirdi?
"Alice?"
"Bir sorun mu var?"
"Ben... şeyyy... hayır yok tabiki."
deyip en iyi arkadaşının kollarına atladı.Büyük bir neşe ile çığlığı bastı.
"Alice dönmüşsün."Alice onu üzerinden atmak için ayağa kalktı.
Ayağa kalktığında üstünü silkeleyip tehdit oluşturacak gözlerle Allison'u süzdü.
Allison hemen kendine geldi ve yüz ifadesi aniden değişti."Git başımdan. Okula geleceğine zekasal problemlerinle ilgilen."
Sınıfın önünden biri Alice'e seslendi.
"Bebeğim benimle gel."
bebeğim mi?.
Allison bu kez gerçekten kendinde değildi. Yanlış bir şey yapmaktan korktu ve sadece izlemekle yetinmeye karar verdi. Kapıda Alice'e seslenen bizden yaşça büyük gence doğru baktı ve ayaklarının arasından zeminin hızla kaydığını hissedebiliyordu. Her şey sallanıyordu ve artık net değildi. Son hatırladığı şeyse karanlık ve başında ve kolunda hissettiği sızıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN LANETİ 2
FantasyHayatını mahfeden esrarengiz varlıkların, başlangıcında şeytanlar ve büyücülerin arasında kalan bir kaç insandı Alice ve arkadaşları. Öldürdüler , öldüler ama savaşmaya devam ettiler. Alice için şeytan ve büyücü yoktu iyi ve kötü vardı. Ama o benl...