1

93 4 5
                                    

                                                                                                                                                                     Sonraki Zaman

Ne zamandan beri orada olduğumu bilmiyordum. Tüm bildiğim şey başımı kaldırdığımda tuhaf bir dünyada olduğumdu.

Soluk renkli çim kokularının içine sinen küf mide bulandırıcıydı. Güneşin sepya bulutlar arasından süzülen ışıklarından herhangi bir şey hissetmedim. Midem bulantı halinde etrafıma bakındım. Başım dönüyordu. Üzerimdeki eski ve solmuş elbiselerin bazı kısımları yırtılmıştı. Botlarımdan bir tanesinin iplikleri çözülmüş ve plastik tutacağının bir kısmı ezilmişti.

Uzakta, belirsiz sislerin içinde bir su sesi duydum. Etrafıma bakındım. Merak ve endişeyle karışık gelen korkunun içinde bilmediğim bir şey daha vardı.

Yabancılık hissi.

İçimi ürpertiyle dolduran bu şeyin kaynağını bilmeden ayağa kalkmaya çalıştım. Başım daha sert dönmeye başladı ve düştüm. O zaman ilk defa gördüğüm şeyin etkisiyle midem sarı, pis kokan ve daha çok kusmama neden olan bir sıvı çıkardı. Ağzımın bozulan tadıyla birlikte o ilk anda tüm dikkatim dağıldı. Gözlerimin yandığı o kısa anda bedenim şiddetli bir tepki gösterdi. Bu halde ne kadar zaman geçtiğini anlamadım. Ama sonra yine dikkatimi toplamaya çalıştım.

Yatmakta olduğum yerde hiç canlı bitki yoktu. Az önce kalktığım bu yerin her yanında solgun ve ölü çayırlar, kısa ve gövdeleri dayanıksız otsu bitkiler duruyordu. Ama yattığım yer, ıslaklık hissi veren ve sonbahardan kalma kayaların altında uzun zaman önce ölmüş toprak gibi verimsiz duran bir yerdi. Sanki var olan her şey yitip gitmişti.

Şaşırdım. Panik halinde tekrar kalkmaya çalıştım. Başım döndüğü halde bu defa dengemi koruyabildim. İçimdeki yabancılık hissi bu defa korkuyla da debelendi. Bilmediğim bir yerdeydim. Bilmediğim şeyler vardı etrafımda ve ben sanki tarihin gizemli bir sayfasından fırlamış gibi öylece orada duruyordum. Canlılık gösteren hiçbir şey yoktu.

Ölü bir dünyaya uyanmıştım.

Korku veren o yabancılık hissiyle daha uzakları görmeye çalıştım. Her şey bulanıktı ve yakınlarda kuru ve ölü otlar dışında bir şey de yoktu. Daha uzaklarda ise tuhaf bir sis vardı. Burası ölü bir renkte solgun çayırlar ve kısa boylu üst üste kırılmış bitkilerle dolu bir yerdi. İrili ufaklı tepecikler ve düzlükler vardı. Bir de sesini duyduğum ama sisin içinde nereden geldiği belli olmayan o su vardı.

Ne tarafa yürümem gerektiğini bilmeden adımlarımı dengesizce atıp ilerledim. Ayaklarımın ölü otların yumuşak gövdelerine her değişinde çıkan pis kokulara aldırdığı yoktu ama burnum her defasında bu kesif küfle doluyordu ve bu kesinlikle iğrenç bir tat hissi veriyordu.

Su sesinin daha çok arttığı yere vardığımda balık tutan bir adam gördüm. Sırtı bana dönüktü. Üzerinde yırtılmış eski ve renksiz elbiseler vardı. Bana daha çok eski zamanlardan kalma birisini anımsatsa da bunu umursamadım. Yanına gitmeye karar verdim. İyice yaklaştığım halde beni fark etmedi. Bu yüzden iyice yanaştım ancak aniden üzerime doğru inen bir şey fark ettim. Hızla geriye doğru kaçtım ve önüme iri ölü bir balık düştü. Yarısı parçalanmıştı. Diğer yarısı ise mutasyon geçirmiş gibi tuhaf bir canavarı andırıyordu.

Adam dönüp bakmadı. Ben de ses çıkarıp çıkarmamak arasında yere baktım. O zaman orada ne kadar ölü ve parçalanmış balık olduğunu fark ettim ve o ilk anda burnum o ölü pis kokularla sızladı. Midem bulandı. İçimde dehşet bir korkuyla ürperdim. Balıklar insanın ödünü koparacak şekilde tuhaf görünüyordu.

Terraform-TaraflarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin