Paranın bir şeytan olduğunu anlamak, hem üzerindeki arzusu hem de mahvediciliği ile iki yüzlülüğüne geri adım atılası bir tuzak olduğunu Axelina on yedi yaşında öğrenmişti.
Gri duvarlara kan çanağı gözleriyle bakarken, mırıldandığı duaları Tanrı duymuştu belki de. O gün kapı açıldığında kurtarıcısının geldiğini hissetmişti.
Fakat o güne kadar çektiği bulantılı günlerin acısını kim çıkarıyordu? Tabi ki de kendisi. Bugüne kadar öldürdüğü, kanını döktüğü insanlarda hazzını bulan dişi bir katilin, geçmişindeki yaralarına kabuk bağlatan işkenceler bir iyileştirici rütiel niteliğindeydi. Nitekim, on yedi yaşında güçsüz biriyken, bir psikopatla evlendiğini yediği ilk dayakla anlamıştı Axelina Catherine Alexandra.
O yıllarda bir Axelina Catherine Chandler olmasının kanlı pişmanlığını yaşamak, babasının borçlu olduğu adamla evlenerek yaptığı hatayla eşdeğerdi.
Christopher Chandler şehrin ileri gelen zenginlerinden olan bir iş adamıydı. Mavi gözleriyle dikkat çekerdi. Beyaz tenine zıtlık oluşturan simsiyah gür saçlarını her kız -özellikle seks sırasında- avuçlamak isterdi.
Axelina'da bu adama kalbini kaptırmıştı. Adamın babasıyla olan sınırlı samimiyeti, bazı iş yardımlaşmaları ve küçük arkadaşlıklarıyla başlayan bağlantılı iletişimin bu noktaya varacağını bilseydi... Belki yine de evet derdi; Mihrapta rahibe yemin ederken, yaşayacaklarının tecrübesine evet demek gibiydi bu.
Daha tanışma evrelerinde bahçede yan yana yürürlerken birbirlerine attıkları kaçamak bakışların altında ne vardı?
Dişi olanın saf sevgisi.
Erkek olanın saf acıtma arzusu.
"Benimle evlenirsen babanın borcunu silerim." Cümlesi ne kadar da yardım sever ve bir yuva kurma fırsatçısı olarak görülmüştü öyle...
Axelina sevildiğini sanıyordu; Özellikle adamın ona aldığı çiçeklerde, değerli taşlarla işlenmiş gümüş bilekliklerde, kondurduğu minik öpücüklerde, yumuşak dokunuşlarda ve telaffuz ettiği hoş sözcüklerinde gördüğünü düşünmüştü aşkı.
Aşk, bir genç kız için yeni keşfedilen acı-tatlı suyla dolu dipsiz bir kuyuydu. Fakat Axelina için dikenli, nefes alamadığı bir kılıf olmuştu. Dikenleri batıyor, kendi kanında çırpınıyor, yaşamaya çalışıyordu.
Rüyalarına hâlâ girerdi o adamın ayak sesleri. Kapıyı açıp içeri girerken verdiği his, bağlı zincirlerin ardına saklanmaya çalıştığı zaman bile mavi gözlerin ürkütücülüğünden kaçamadığı yatakta çığlıklarına feragat eden göz yaşları birer birer intihar ederdi yanaklarından süzülerek.
Ve her gece de tecavüze uğramıştı acımasızca.
Evlendiği gün annesi ve babası trafik kazasında ölmüştü. Biliyordu, bu normal bir trafik kazası değildi. Christopher, Axelina'yı yalnız ve çaresiz bıraktığında gerçek yüzünü göstermişti.
*************
"Kıpırdama."
Jared, bunu mırıldandırken dikkatli bir şekilde Axelina'nın kolundaki derin kesiği dikiyordu.Sabah 9:15 saatleriydi. Mutfaktaydılar. Axelina üzerinde sadece iç çamaşırlarıyla birlikte tezgahın üzerinde oturuyordu. Lacivert dolaplara sahip mutfak tezgahı duvarla yapışıktı. Tavandaki led ışıklar iyi andınlatıyordu. Jared başını eğip iğneyi bir kez daha geçirdi kanını temizlediği kesiğin kıyısından. Üzerine sprey uyuşturucu sıkmış olması şu an Axelina'nın gayet sakin durmasını sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLDÜREN TUTKU (+18)
AçãoBir kadın vardı; Elinde silahı, tek başına ayakta duran Bir kızı vardı; Hayattaki tek varlığı, kollarında korunan Fakat bir de tutkuları vardı; Ateş olmuş, en günahkar duygularıyla etrafını ölümcül yakan. Kapak; (Kapaktaki kişi, @OzdnOzbk Özden Özbe...