Silahı bir eliyle avuçlayan adamın elleri terlemeye başlamıştı.Bir eliyle Zührenin zayıflamış bedenini tutarken diğer eliyle silahının kaymaması için gözlerini elinden ayırmıyordu.Zühre korkunun bedenine uyguladığı baskıyla, kendini kavrayan adamın ellerinden kurtulmak için diretmeyi sürdürüyordu.
Onun gözlerine bakan adam gülümsedi.Bu salçanın ortadan kaldırılması için komut verdi.Bu ölüm onun için unutulması kolay bir okadarda zordu.Daha önce zararsız birinin ölümünü kendi beyninde onaylamamıştı.
Kalbi teklemesine rağmen boğazını temizledi ve vücudundaki titremeye engel oldu.
"Öldürün gitsin" dudaklarından böyle bir kelimeyi sarf ettiğinde Zühre'nin bakışları daha acınası hale gelmişti.Bu onun için beklenen bir sonuçtu.İlkokula kadar anne ve babasıyla gecirdiği dönemlerde birçok kez böyle vakalara şahit olmuştu.Fakat sadece şahit..Yıllar sonra suçsuz bir bedene kıymak istemiyordu.Bir tarafı öldürmesi gerektiği yönünde ona durmadan ikazlar gönderiyordu.Vicdanıyla yapılması gerekeni aynı tartıya koymuştu.Yapması gereken daha ağır bastığında "çabuk bitsin" diye fısıldadı.Adamlarının onu duyup duymaması umrunda değildi.Çünkü kendisini ister istemez bu oyunun içinde bulan genç bir delikanlıydı güzeldi ve bi okadarda vicdanlı.
Bu sefer vicdanını susturmuş ve mantığını harekete geçirmeyi başarmıştı.Gözleri nefret veya herhangi bir duyguya ev sahipliği yapmıyordu.
Kaçınılmaz olan ise basit bir ölümdü.Annesinide öyle kaybetmişti.Babasının gazıyla hareket eden bir genç çocuğa göre fazla zalimkârdı.
Tekrar yutkunmuştu.Annesinin yalvarışları aklına geldi.Bütün ruhu Zühre'nin bedeninde can bulmuştu.Umursamaması gerekliydi.
O sadece babasına hizmet eden bir emir kuluydu.Bu sefer kendi kararını kendi verecekti.Zühre ye arkasını dönmüştü.Elleriyle yüzünü kavradı.Silah sesini 17 yaşında tozlu raflara kaldırdığını düşünmüştü.Ama annesi için çıkan tek kurşun onun geleceğinin bedeliydi.Katil sıfatına yakışır bir hayat sürmeye devam edecekti.Kız kardeşi için yaşayacaktı.
Arabaya doğru yöneldi.Zühre'nin kalbi olması gerekeni itiyor ve vücudunun hareket etmesi yönünde beynine sinyaller gönderiyordu.
Taksi belkide onun için bir hataydı.Güzel bir öğretmenlik ona iyi gelecek güzel birşeydi.Öğretmenlik adına çıktığı yolda bunların başına gelebileceğini bilmiyordu.
Sırtı kasılmalara neden oluyordu.Kolundaki acı onun hayatta olduğunu yansıtan küçük detaylardı.
Ayağının altındaki taşlara sürte sürte bir harabeye yöneltiliyordu.Arabadaki telefonunu düşündü belki polisi arama şansı vardı.Ama sadece şanstan ibaretti.
Kulağının hemen yanındaki adam "uyuman gerek" dediğinde iyi niyetli olmadığını anlamıştı.
Zühre daha da korkmaya başladı.
Ter akan yanaklarından dişlerini sıktığı apaçık ortadaydı."Bakın ben gerçekten kimseye birşey söylemem bırakın!"
"Üzgünüm küçük Hanım olması gereken bu"
"Farkındayım ama ben bir öğretmenim gerçekten kimseye hiçbirşey söylemem"
Gülümsedi ve yürümeye devam etti.Kollarını kavrayan adama direnecek kadar güçlü değildi.Dudaklarını ısırmaya başladı.Ağlamak istemiyordu ama ağlamasına engel de olamıyordu.
Kelimeler beyninde tekrarlanıp duruyordu.Ona ölüm emrini veren adamın ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu.
Sonunda iki odadan oluşan bir harabelik evin içinde bulmuştu kendini.Bu ev altı ay önce boşaltılmıştı.Eşyaların üstünde belli belirsiz tozlanmalar oluşmuştu.Ama oturmak için pekte temiz bir ev değildi.Duvardaki örümceklenmeler yere kadar sarkan ağları evin ihtişamını bozmaya yetmişti.
Zühre etrafına bakındı.Ağlıyordu.Yirmi üç yaşına yakışır bir hareket değildi.En son dedesinin ölümünde ağlamıştı.Onun dışında herhangi bir konu için gözleri ıslanmamıştı .Şuanlık ailesinim telaşlanması gereken bir durum yoktu.Saat daha erkendi.Yada zaman hızlı geçmişti ama Zühre farkında değildi.
Acizlik değildi çaresizlikti.Ailesi aramaya çıkmışmıydı.Yosa bu geceyimi bekleyecekti.
Zühre'nin zaman zaman eve geç geldiği günler olmuştu.Buna sevinirdi onun için iyi birşeydi ama şimdi şuanki durumunu sorgulamaya başlamıştı.Zühre bugüne kadar rahat bir ortamda büyımüştü.Zühre ailesinin onu bu saatte aramaya çıkacaklarını düşünmüyordu.
Adam ellerini birbirine sürterek "havamı soğudu" dedi.Zühre soğuk olsa dahi havayı hissedecek organları iflas etmişti.
"Herneyse birazdan bitecek"elini silahına getirince Zühre titredi.
"Yapma "
Parmakları tetikteydi ve Zühre'nin yalvarışlarına algıyı kapatmıştı.
***
"Tahsin bey küçük bir aksilik oldu""Bir konudada kapımı iyi anlamda çalmanızı beklerdim avukat"
Avukat elindeki dosyayı Tahsin'e uzatırken gülümsedi.
"Ee Tahsin Bey her zaman yüzümüz gülecek diye birşey yok"
Tahsin masanın üzerindeki dosyayı eline alırken "seni sevdiğimizi bilirsin yıllarca dostluğumuz ve iş arkadaşlığımızı takdir ederim" dedi.
"Sizin gibi büyük bir holdingle çalışmak benim için onur vericiydi"
"Emekli olmanı hiç istemem sen gidince işlerimi kim halledecek onu düşünüyorum" dedi.
"Sönmezlerin sana ihtiyacı var biliyorsun" diye devam ederken avukatın gözleri dolmuştu.Yıllarca avukatlığinı yaptığı holdingle son birkaç ayının kalması onu üzuyordu.
Birçok haklı veya haksız davalarında bir holdinge yardım etmesi ve o holdingi yükselişiyle birlikte yükselmek onun için büyük onurdu.
Ona göre Sönmezler Mardin'in en efendi ailelerinden biriydi.Saygı değerdiler.Herkes sever sayardı.Haklarında bu güne kadar herhangi kötü bir yorumda bulunulmamıştı.
Düşman elbette vardı.Ama ona göre bu ailenin üstesinden gelemeyeceği tek sorun ölümdü.İlah-i adaletti."Tahsin Bey arsanın sahibi o fiyata anlaşamayacaklarını söylüyor"
Tahsin elindeki dosyayı masanın üzerine fırlattı.
"Ne demek o. Arsalar zaten değersiz yıllardır mahsul vermiyor.Onun yılda kazanamayacağı kadar teklifte bulunuyorum.""Yalnız şöyle bir durum var buna karşı çıkan arsanın sahibinin yeğeni"
Tahsin ellerini masanın üzerinde birleştirerek "kimmiş o bu ihaleyi almamıza engel oluyor" sinirleri iyice bulanmaya başlamıştı.
Gözlerinden çıkan ateşi etrafa savurmak istiyordu.
"Mert Korhan diye biri sizinle herhangi bir hüsumeti olduğunu düsünmuyorum.Ama bu konunun parayla ilgisi olduğunu da"
"Ne demek istiyorsun avukat" dediginde kendini toparladı ve yıllar önce ablasını eve gelin yapmaya çalıştığında babasının ölümüne sebep olan olay aklına gelmişti.
Bu normaldi.Babasının ölümünden sorumlu tutulan bir adamla iş içine girmek kolay olmayacaktı.İkna edilmesi gerekiyordu.Bu iş Tahsin için önemliydi.
"Mert'i karşıma getirin derdi neymiş birde onun ağzından dinleyelim" dedi.
**
Saatler geçmişti.Zühre karşısında duran kişiye acınası gözlerle bakmaya devam ediyordu.Sonra yüksek volümlü bir ses patladı odanın içinde.Zühre midesine yakın bir bölgede acı hissetmişti.
Gömleği koyu kırmızı kanla desenlenmişti.Acıyı bir başka hissediyordu.Bir iğneydi belkide daha şiddetli bir iğne.Yutkunamıyordu.Solunumu hızlanmıştı.Gömleğine bulaşan kan ellerinede bulasmıştı.Parmaklarında görene kadar vurulduğunu anlamamıştı.
Birden sinir sistemi yere düşmesi için Zühre'nin bedenini zorluyordu.Bacakları istemsizce yere çöktü.Adamın yüzü ve bedeni bulanıklaşmaya başlamıştı ve ikinci bir adamın bulanıklaşmasıyla Zühre'nin gözleri karanlığa gömülmüştü.***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Cennetimi Ver
ChickLitKaderin kırıntıları arasında rüzgarın bir çöp gibi savurduğu Zühre'nin benlik mücadelesi Mardin'in en ücra köşelerine kadar sürmüştür. kaderine mahküm olmaktan kurtulmak isteyen Zühre'nin aşkını ve hayatını nasıl ayakta tuttuğunu nelerden vazgeçip...