♣️bölüm 3♣️

156 10 0
                                    

Gözlerim yavaş yavaş açılırken dün yaşadıklarım tek tek geldi aklıma gözlerim yine doldu ve iki damla yaş aktı aynı anda iki gözümden düşüncelerim ise yapmam gerekenleri hatırlatıyordu bugün ablamın ve annemin cenazesi olduğu için gitmem gerektiğini hatırlıyordu yavaşça kafamı dizlerimden kaldırıp asansöre binip 0 a bastım inince hastanenin çıkışına yürüdüm.

Kemal abiye baktığımda arabada uyuduğunu fark ettim arkada rüya denizin koynuna sokulmuş uyuyorlardı ben arabanın diğer tarafına dolaşıp kapıyı açınca kemal abi ani bir şekilde fırlayıp belindeki silahı çıkarıp bana doğrultmuştu ve ben olduğumu görünce aldığı yere silahını koyarken defalarca özür dilemişti sonra nereye diye sorunca kısık ve hırıltılı ses tonumla

- eve

diyebilmiştim sadece
şu an ne çok isterdim kemal abiye bizim kahvalticiya demeyi
hem en son babamı yenmiştim tavlada ve daha rövanşı olmalıydı olacaktı da babam bi kalksa bilerek kaybedebilirdim bile

başımı cama yaslayıp sadece gözyaşlarımı akıtmakla yetindim eve gelince hemen yukarıya çıkıtım aşağıda taziyeye gelecekler için 3 kişi hazırlık yapıyordu ben de odama çıkıp hemen duşakabine girdim hızlıca bir duş aldım siyah düz bir elbise geçirdim üzerime siyah butilerimi ayağıma geçirip bileğime annemin saatini ablamın taşlı bilekliklerinden birini takıp saçlarımı topladım

annemlerin odasına gidip son bir kez bakıp karşıda dikkatimi çeken mavi babamın  parfümü bir kez sıktım babam gibi kokuyordum adeta odadan çıkıp hızlı adımlarla aşağı indim taziye için gelen kişilerle konuştum ben her konuştuktan sonra ağlıyordum ben her ağladığımda etrafımdaki adamlar daha mutlu oluyordu sanki ya da ben çok fesat düşünüyordum

derin bir nefes alıp toparlandım konvoy halinde annemlerin mezarına geldik

daha hala idrak edemiyor gibiydim sanki buradan okula gidicem zor bir sınava giricem sonra eve gelicem ve annem bana meleğim diyecek ve kafama içine sokarmışcasına sevecek gibime geliyordu...

Arabanın fren yapması üzerine irkildim ve arabadan indim

Cami'nin  önünde yer alan beton zeminin üzerinde ki tabutların yanına gidip anne ait olan tabutun  üstüne koydum elimi yavaş yavaş okşayıp

-ışın sultan

dedim tabutunun başında

-napacağım ben sensiz

dedim yanımda yatan ablama baktım tabutunun üstüne kırmızı ay yıldızlı bir örtü yayılıydı sonra onlar için kazılan mezarlara baktım

-ışın sultan sen kapalı yerlerde daralırsın hiç sevmessin ki

dedim hıçkırıklarımın ve gözyaşlarımın arasından göz yaşlarım tabutu ıslatıyordu

-anne dedim orası çok dar ve karanlık olacak

gözyaşlarım artarken ablamin tabutuna döndüm

-sen karanlıkta uyuyabilecek misin...

dedim sonra cenaze merasimi başladı önce ablamın ve annemin narin ve güzel bedenleri o soğuk ve cansız toprakla buluşturuldu ve üzerine yerleştirilen bir dizi tahtadan sonra başladılar kürek kürek anılarım ile beraber toprak atmaya bilmiyorlardı ki onlar toprak attıkça ben daha fazla ölüyordum...

AŞK ve İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin