AŞK ve İNTİKAM

♣️BÖLÜM 14♣️

Multide : buralar yalan adlı bir şarkı var bölümle bir alakası yok ama ben yazarken devamlı dinledim ve çok hoşuma gitti inşallah sizde beğenirseniz 😊

Alarmın o çirkin ve tiz sesiyle gözlerimi açarken gözüme batan güneş ışıklarının olmaması sinirimi bozmuştu

Zar zor  banyoya gittim dün gece salık bıraktığım saçlarımı tarayıp sıkı bir atkuyruğu toplayıp işlerimi halledip banyodan çıktım dolabımın karşısına geçip siyah düz bir t shirt altına siyah bir tayt ve asker yeşili ceketini çıkarıp kapıları kapatıp

Aşşağidan gelen yumurtalı ekmek kokusu ile direk mutfağa giriş yaptım ve kızartılmış ekmeklerden birini alıp mutfak taburelerine geçip çantamı masaya koydum burası hatice ablamın ve haftada bir gelen azra ablamın dinlenme yeri gibi bir yerdi köşeli bir oturma gurubu ve ortada el oyması bir mutfak masası en sevdiğim tarafı ise camdan dışarısında tam seyirlik bir manzara boğazla aramızda on adım vardı buradan suyun sahil kenarındaki duvara vururken çıkardığı o muhteşem sese kızgın yağın çıkardığı seste eklenirken hatice ablamin yanıma gelip elini omzuma koyması beni düşüncelerimin kıyısından çekip çıkardı

- istersen kahvaltını bu sabah buraya hazırlayayım

dediğinde kafamı onaylar bir şekilde sallayıp tekrar o muhteşem manzaraya döndüm....

Önüme doldurulmuş çay bardağı mi koyduğunda teşekkür ettim ardından mutfaktan çıkmak için yeltendiğinde

- hatice abla lütfen bugün benimle kahvaltı yap lütfen

dediğimde kabul etmesini umuyordum

Kahvaltımız bitmiş elimde büyük boy kahve kupamla bilgisayarın başında film seçmeye çalışıyorken önüme çıkan daha önce izlemeye başlamış olduğum ama rüya yüzünden ilk yirmi dakikasında kapatıp alış verişe çıkmak zorunda kaldığım aynı yıldızın altında filmini izlemeye başladim...

Çalan zil ile beraber içerisinin yankının keyifli ıslık sesi dolduruyordu

Hadi bakalım bugünü kazasız belasız atlatabilecekmiyiz diye düşünürken ıslık sesinin kaynağı salona teşrif edebilmişti

- hadi hemen hazırlan uzun zamandır bebeklerimi görmeye gitmemiştim

dediğinde silahlarına bebeklerim diye bahsetmesi ayrı bir ironiydi hızlıca kalkıp mutfağa girip masada bıraktığım çantamı alıp evden çıkmış ve goncagüle binmiştik...

Terk edilmiş bir alanda büyük hatta çok büyük bir deponun önündeydik bu depo diğerlerinden farklıydı diğer taş depolar yıkılmaya yüz tutmuşken bu depo heybetli bir halde karşımızdaydı yankı cebinden çıkardığı anahtarla deponun kilidini açıp içeri girince bende takip ettim ışıkların açılmasının ardından şaşkınlığımı gizlemeye çalışıyordum...