Kapıdan içeri kurtarıcımız elinde market poşetleriyle girdi bu çocuk hep cool olmak zorunda mı ya diye düşünmeden kendimi alamadım dudaklarımı öne doğru sarkıttığımda yankı yine kendine has yamuk gülüşünden atıp
- prensesimizin keyfi yok anlaşılan dediğinde ona yalvaran bakışlarında atıp
- Allah aşkına beni şu put suratlı heriften kurtar
deyip ikili koltukta dosyalarla boğuşan kerimi gösterdim yankı bu sefer sesli bir kahkaha koy verdiğinde kerim günlerdir uğraştığı dosyalardan başını kaldırıp
- şimdi övünmeyi sevmem ama hem benim gibi yakışıklı ,karizmatik bilgili ve birçok kadının rüyasını süsleyen bir hasta bakıcı var ve sen burun kıvırıyosun öyle mi
diyip biçimli kaşlarını kaldırdı erkek olduğunu bilmesem kaşlarını aldırdığı kuaförün adını sorabilirdim
- allahtan ki ben prensesi ne mutlu eder biliyorum
deyip yere bıraktığı poşetleri karıştırmaya başladı ve içinden antep fıstıklı çikolatayı kucağına attı paketi açtığım gibi yumuldum aşktır bu aşk
Odaya tekerlekli sandaliyeyle giren hasta bakıcı ile gözlerimi yankiya dikip yavru köpek bakışlarimdan atıp
- yankı bu ne diye sorduğumda
- tekerlekleri olan ve üzerinde insan ot..
- onu biliyoruz burada ne işi var
dediğimde varlığını bile unuttuğumuz hasta bakıcı kendini hatırlatmak istermişcesine söze atladı
- hanfendi hastane yönetmeliği gereğince hastanenin kapısına kadar size tekerlikli sandaliyeyle ile eşlik etmek zorundayım diyip sustu
az önce yankının sözünü böldüğüm için bana trip atıyordu anlaşılan şu bir hafta içinde yankı ile ilgili öğrendiğim en önemli şeylerden biriydi sözünü kesmemek
Kapının tıklanması sonucu iyice giyindiğime karar verdiğimde gir onayını vermiş bulundum içer az önceki tekerlekli zebeni ardından da avukat bozuntumuz ve yankı girince yankiya dönüp alayla karışık olan sesimle - yankı ben sana demedim mi şu suratsizi getirme cümlemi bitirdiğimde avukat suratını düşürdü dudaklarını büzdü ve çocuksu bir edayla
- bi kere ben istenmediği yerde durmam diyip kapıya yöneldiğinde
- dikkat avukat bey elinizdeki çiçeklerin sahibi olduğumu biliyorum ve onları yavaşça bırakıp ellerinizi başınızın üstüne koyunuz ve yavaş adımlarla arkanızı dönünüz
dediğimde kurduğum cümlenin uzunluğu yüzünden akciğerlerimin durumu çöllerden farksızdı derin bi nefes alıp kuru topraklara su serpince rahatlamıştım avukatta oyunumuz devam etti ve aldığı çiçeği yere koydu ellerini başının üstünde birleştirip yavaşça ayağa kalkarken
- eninde sonunda polisler seni yakalayacaktır
dediğinde benim cevabim tabiki hazırdı
-unutma avukat bozuntusu sonunu düşünen kahraman olamaz
diyip havalı olduğunu düşündüğüm hareket olan göz kırpmayı yaptım tabi ne kadar becerdim orası meçhul
Çıkış işlemlerini önceden hallettiği için son kez doktora görüldükten sonra arabaya doğru gidiyorduk yankının ısrarı yüzünden tekerlekli zebanin sahibi ve tekerlekli sandaliyesiyle kerim beynimizin arabasına geldiğimizde tabiri caizse küçük dilimi yutmak üzereydim bu resmen yani karşımda yatan şey son model bir Lamborghini öylemi off ne muhteşem şey bu yaaa yine o saçma yavru köpek bakışlarimdan birini kerim abiciğime atıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ve İNTİKAM
Novela Juvenilyapmaması gereken şeyler yaptı alkollü araba kullanma...hız...kaza bu kaza büyük sonuçlar doğurdu küllerinden doğan ateşli bir aşk... hiç bitmeyen bir öfke... mahvolmuş hayatim... mahvedeceğim hayatı... ve hiç suçu olmadığı halde mahvolan hayatla...