♣️bölüm 6 ♣️

75 6 0
                                    

Gözüme vuran güneş ışıkları yüzünden yumuruk yaptığım elimle gözümü ovuştururken aynı zamanda ardı arkası kesilmeyen bedduaları okuyup rahatsız koltuğun üzerinden ayağa kalkmaya çalıştım kalkmayı başarınca tuvalete girdim önce musluğu açıp avuçlarima soğuk suyun dolmasına müsade ettim ve sonra soğuk suyu suratimla buluşturdum bu işlemi defalarca tekrar edip uykumun açildiğina kanaat getirince musluğu kapattım ve kenarda duran peçetelikten birkaç tane peçete yi bir arada alıp suratımı kuruladım dağilan saçlarimi ellerimi tarak görevi kullanarak düzelttim ve tuvaletten çıktım

yankı hala mışıl mışıl uyuyodu onun uyanmasını bekleyip çıkış işlemlerinin ardından evimde kahvalti yapmak en çok istediğim şeydi ama yankı daha uyanmamıştı ve ben karnımdan gelen guruldamaları göz ardı edemezdim dolaptan astığım montu ve çantamdan dan cüzdanını aldım montumu üzerine geçirip komidinden dün gece koyduğum telefonumu alıp sessizce odadan çıktım

YANKI dan

Gözlerimi aralayıp bana yabancı gelen odayı incelemeye başladiğimda buranın bir hastane odası olduğunu anlamam uzun sürmedi dirseklerimi yattığım yatağa dayayıp oturur pozisyona geldim ne oldu da ben buraya geldim diye düşünürken başima giren ağrı nefesimi kesecek derecedeydi gözlerimi yumup arkaya yaslandim ağrının geçmesini geçmiyosa bile hafiflemesini umdum geçen birkaç dakikanin ardından başma saplanan ağrılar yerini sızlamaya bırakınca oturduğum yataktan kalkıp odanın içinde dolanmaya başladım nasil buraya gelmiştim asıl önemli olan içtiğim çorbaya karabiber koymadığım halde nasıl alerjim boy göstermişti bu sorulara cevap ararken banyo olarak tahmin ettiğim kapıyı açtım aynanın  yanına gidip yüzüme baktım moraran göz altlarım dağılmış siyah saçlarım ve üzerimde hastane kıyafeti ile ne kadar yakışıklı olunabiliyosa o kadar yakışıklıydım avuçlarıma suyu doldurdum ve suratima çarptim ıslak ellerimle dağılan saçlarına az da olsa düzeltmeye uğraştım ve odadan çıktım yatağa tam oturduğum da kapı ardına kadar açıldı ve benim kaçak arkadaşım elinde iki poşetle içeri daldı

DOLUNAY dan

Odadan çıktıktan sonra doğruca asansöre binip zemin kata gittim direk hastanenin kantinine girdim küçük bir yerdi fazla çeşiti bulunmayan çikolata ve adı sanı belli olmayan markası bilinmeyen birkaç çeşit bisküvi dışında pek bir şey yoktu içime sinmeyince  hızlı ve seri adımlarla hastanenin bahçesinden çıkıp iki sokak ilerdeki markete gittim gidene kadar dik yokuş nefesimi kesmişti mesafe kısaydı ama yokuşun dik oluşu ve topuklularim beni iki katı yormuştu vardığımda marketin kapısını açıp girdim elime küçük sepetlerden birini alıp bisküvi reyonuna gidip kakaolu bisküvilerden iki tane atıp yandak çikolatalardan birkaç tane daha sepetime atıp hızlıca içecek bölümünden iki kutu kola ve iki tanede soğuk çay koydum sepetimle kasaya gidip aldıklarımın parasını ödeyip poşetlerimi alıp marketten çıktım zorlukla çıktığım yokuşuda kolaylıkla inip hastanenin bahçesinde girdim ve hızlıca hastane kapısına yöneldim hastaneye girdiğimde kapanmak üzere olan asansöre bindim ve iki yazan düğmeye bastığımda yanındaki teyzeleri fışırdaşmaları kahkaha atmama sebep olabilirdi orta boylu kilolu olan teyze beni torununa yakıştırıp fıstık gibi bir kız olduğumdan söz ederken diğeride hastane içinde dolaştığım kıyafetin uygun olmadığını garip bir şiveyle dile getiriyordu gülmemek için yanak içlerim ısırığımdan acımaya başladığında ısırmayı bırakmış derin bir soluk alıp ikinci kata gelen asansörün kapılarının tamamının açılmasını beklemeden çıkabileceğim kadar yer açılınca kendimi asansörün atıp yankının bulunduğu odaya doğru ilerlemeye başladım odanın kapısının önüne geldiğimde uyanmadığını düşündüğüm için direk odaya girdim

Odaya girdiğimde karşımda saçları nemli bir yankıyla karşılaşsamda yüzüne baktığımda dün yaptıklarım aklıma geldi dün içimde at koşturan endişe duygusu bugün yerini utanma hissiyatina bıraktığından gözleri kaçırdım ve elimdeki poşetlerimi tekli koltuğun üzerine biraktirken yankı nın

AŞK ve İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin