Hayla bir umut çalıların arasındakinin Mert olabileceğini düşünüyordum. Çalıların sesi kesildiğinde gözyaşlarım korkumun artmasıyla beraber şiddetini arttırdı.
"Kim var orada," dedi bir erkek sesi.
"Sen kimsin," dedim sorusuna soruyla cevap vererek.
Yanıma karanlıkta çok seçemesem de benden büyük olduğunu düşündüğüm uzun boylu kahverengi saçlı biri geldi.
"Ben Kerem," dedi yüzünü seçemediğim çocuk. "Sen kimsin?"
"Melis, tanımazsın liseden," dedim gözyaşlarımı silerken.
"Bende lisedeyim," dedi tok bir sesle. Şaşırsam da konuyu daha fazla uzatmadım.
"Karanlık fobin varsa bu saatte ormanın derinliklerinde ne işin var,"
"Hiç öyle hava alacaktım. Sen de ses verebilirdin,"
"Tuvaletimi yaparken mi?" dedi başımı öne eğdim. Sebepsiz yere utanmıştım.
"Pekala, kamp alanına nasıl geri dönüleceğini biliyor musun?"
"Evet, düz gitmeyi düşünebilirdim,"
"Kafam bu aralar dağınık," dedim konuyu kestirip attım.
Çalıların arasından yürürken hiç konuşmadık. İkimizde kendi çadırlarımıza yürüyecekken vedalaşmak için elimi uzattığımda "12/B," dedi ve elimi sıktı. Ben ona şubesini sormayacaktım ki. Kendini beğenmiş ucube.
Çadırıma doğru yürürken çadırın önünde endişeyle beni bekleyen Mert'i gördüm.
"Neredeydin kayboldun diye çok korktum," dedi ve bana sarıldı.
"Sakin ol, sadece biraz hava almak istedim,"
"Yanımda alsan olmuyor sanki,"
"Senin o muhteşem parfüm kokundan orman havası alınmıyor ki," dedim kendimi savunarak.
"Bir daha olmasın," diye emir verdi ve çadıra girdi. Etrafta göz gezdirdiğimde kamp ateşi etrafında çok az kişi vardı. Berk ve grubu da oradaydı. Berk yanındaki sahte sarışın kıza bir şeyler anlatıyor kız da sahte bir gülüş atıyordu. Onlara tiksinerek baktıktan sonra çadırıma girdim. Mert çoktan uyumuştu. Mert'e sırtımı dönerek kendimi uykunun güvenli kollarına bıraktım.
Sabah Leyla Hocanın sesiyle uyandık. "Kalkın bakalım uykucular," diye bağırıyordu kamp alanında. Gözlerimi zorlukla açtıktan sonra saatime baktım.
"Saat sabahın beşi kargalar bile uyanmazken ne diye bizi kaldırıyorlar ki, diye mırıldandım kendi kendime. Mert çadırdan çıkarken bende arkasından çıktım. Ayakkabılarımı ayağıma geçirmeden üstüne basarak çadırımın önünde Mert'in yanında durdum.
"Bu sabah gruplar halinde yürüyüş yapacağız," dedi ve devam etti Leyla Hoca "şimdi seçeceklerim benimle beraber kuzeye doğru yürüyüş yapacağız, Fadik Hocayla gidenler de batıya doğru yürüyüş yapacak. Murat Hocayla burada kalacak grup ise odun toplayacak," dedi ve öğrencileri içinden saymaya başladı. "tam 95 kişiyiz bu durumda iki grupta birer kişi fazla olacak,"
Bana bakan Kerem'i görünce gülümsedim. O da bana gülümseyince tekrar Leyla Hoca'ya döndüm. "Sude,Kerem,Pelin,Kağan,Sarp,Berk,Duru,Sevgi,Emre,Şule,Onur,Kurtuluş,Melis..." hocanın bana bakarak ismimi söylediğinde en azından tanıdığım birkaç kişi olduğu için sevindim "ve Kübra siz benimle kuzeye doğru yürüyeceksiniz şimdi çadırlarınıza girin ve hazırlanın,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk AŞK
Teen FictionYağmur uzun sarı saçlarımın ucundan küçük damlalar şeklinde akıyordu. Bankta oturmuş öylece ağlıyordum. Şimşek öfkemi dile getirircesine şiddetle çakıyordu. Deniz öfkelenmiş kıyıya dalgalarını daha sert bırakıyordu. Omzunda bir el hissettim. Korkup...