Berk'le Pelin'i el ele görmek bütün moralimi altüst etmişti.
Ciddi ciddi sevgililerdi! Derin düşüncelerim Yiğit'in elini görmemle son buldu. Yiğit elini sağa sola sallarken şaşırmışcasına bana bakıyordu. Kafamı istemsizce sallayınca "iyi misin?" dedi. Masumca tebessüm ettim "iyiyim sadece yemekte konuşulanları düşünüyordum," yalan söylemek için ödül alınsa kesinlikle birinci olurdum.
Bir numara bir yalancıydım!
"Melis beni kandırmaya çalışma Berk'i gördükten sonra yüzün asıldı. Doğru söyle o pislik seni rahatsızmı ediyor berbat bir yalancıydım. Yiğit'i baya bir sinirlendirmiştim. "Hayır rahatsız falan ettiği yok, sadece sınıf arkadaşıyız," gözlerine bakmaya korkuyordum. "Peki, o zaman Pelin... Evet Pelin rahatsız ediyor değil mi," sesi eski öfkesinden hiçbir şey kaybetmemişti. "O kızı ilk kez görüyorum," yine yalan söylüyordum. Yiğit yüzüme küçümsercesine bakıyordu. "Yalan söyleme," sesi eski öfkesine nazaran daha sakin çıkmıştı. "Gerçekten, inan bana,"
"Gerçek bir erkek kardeşe sahip olmak ne zor" diye içimden geçirdim. Bir an yüzünde istemsizce bir gülümse oluştu Yiğit bana komik mi dercesine bakıyordu "niye gülüyorsun," sesinde hiçbir duygu kırıntısı yoktu. "Ne biliyim insanın 'GERÇEKTEN' kardeşinin olması ve onun seni sahiplenmesi garip geldi," dedim ve yine aptalca gülüsedim. Yiğit'te bana eşlik ederek gülümsedi. Biz gülüşürken siparişlerimiz geldi. Biz sipariş vermiş miydik? Berk bana herşeyi unutturuyordu. Aklıma yine Berk gelince yüzüm asıldı. Ama şükürler olsun ki bunu Yiğit görmedi bir yalana daha katlanamazdım.
Siparışlerimizi yerken telefonum çaldı. Arayan isimsizdi Yiğit'e "pardon," dedim ve masadan kalktım. İlk başta açmak ve açmamak arasında kalsamda sonunda açma kararı aldım.
"Alo," bu sesi tanıyordum bu Berk'ti. Numaramı kimden almıştı ki. Üstelik daha okuldaki kimseye numaramı vermemiştim. "Efendim," sesim nedeni bilmediğim bir şekilde incinmiş çıkmıştı. "Melis bak ben kafede gördüklerin için özür dilerim," sesi mahcup olmuş gibi çıkıyordu. Bir dakika Berk benden özür mü dilemişti. Şaşırmışcasına "neden özür diliyorsun... Hem benim numaramı nereden aldın," yüzümü arkaya çevirdiğimde Yiğit bana meraklı meraklı bakıyordu. "Bu seni ilgilendirmez özürümü kabul edip etmemen umrumda değil," sesi oldukça soğuk çıkmıştı. Tam konuşacakken telefonu yüzüme kapattı. Arkamı tekrar döndüğümde Yiğit'in bana baktığını gördüm. Yiğit'e yüzüme kapandığını belli etmek için "tamam bende seni öpüyorum, en kısa zamanda yanınıza geleceğim," dedim ve telefonun ekranına kapatıyormuş gibi bastım.Yiğit'e "kalkalım mı?" dedim. Yiğit onayladığını belli edercesine başını salladı. Telefonumu cebime koydum ve Yiğti'le arabaya bindik. Yolda giderken "kafedeyken kim aradı," dedi meraklı görünüyordu. "Üvey annem!" yine yalan. Artık bu gece bitebilirmi yoksa Yiğit'e daha çok yalan söyliyecektim ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor, o beni korumaya çalışırken ben ona ard ardına yalanlar söylüyordum. Yiğit yine inanmamışcasına "Hımm," dedi konuyu kapattı.
Eve vardığımızda kapıyı evin yardımcısı açtı. Salonda oturan aile bireylerine birşey demeden kendimi direk idama attım. Bugün olanları düşündüm Pelin ve Berk kafeden el ele çıkmışlardı ve Berk sonra benden özür diliyordu. Sonra da özürünü kabul etmemin önemli olmadığına söylüyor. Berk'in psikolojik sorunları olduğunu düşünüyorum.
Üzerimi değiştirdikten sonra kendimi yatağımın huzurlu ellerine bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk AŞK
Teen FictionYağmur uzun sarı saçlarımın ucundan küçük damlalar şeklinde akıyordu. Bankta oturmuş öylece ağlıyordum. Şimşek öfkemi dile getirircesine şiddetle çakıyordu. Deniz öfkelenmiş kıyıya dalgalarını daha sert bırakıyordu. Omzunda bir el hissettim. Korkup...