KS-9

66 8 2
                                    

Arkadaşlarımın bakışlarından aldığım tehditlerle yavaş yavaş yürüyerek bahçeye doğru ilerledim. Yanlarına vardığım gibi hemen ayaklanıp yanıma geldiler ve nerede olduğumu sorgulamaya başladılar.

Şu an hiç birine cevap verecek halde değilim. Kendimi çok kötü hissediyordum
Ama bu düşünceler nafile, Betül asla olanları anlatmadan bırakmazdı beni.

"Neredeydin Kübra bu ne hal?" dedi cırtlak sesiyle.

"Yürüyüşe gitmiştim bir şey yok." diyebildim sakin kalmaya çalışarak.

Bana öldürücü bakışlar atarak kolumdan sürüklemeye başlayıp odaya gitmemizi sağladı. Ruh halime bulaşan çirkeflikle, kolumu sertçe ellerinden kurtarıp yüksek sesle "Bir şey yok diyorum ne diye çekiştiriyorsun kızım!" dedim nefes nefese kalmış bir şekilde.

Bıkkınca nefesini üfleyip "Ne halin varsa gör!" diyerek odayı terk etti. Biraz sert çıkışmış olabilirdim ama isteyerek olan bir şey değildi. Sürekli hareketlerimi sorgulamaları gına getirmişti artık. Ben onlara hesap soruyor muydum? Hayır. Peki o zaman herkesin benimle derdi neydi? Niye bu kadar üstüme geliyorlardı?

Bir köşeme çekilip ağlamak istiyordum. Herkesden hepsinden bıkmıştım. Sürekli hayatıma müdahale ederek beni koruyup kolladıklarını sanıyorlardı ama yanılıyorlardı. Benim sahici anne babaya ihtiyacım vardı. Sahte korumalara değil.

Zaten asıl sebebiyde buydu, ailem eğer o yabancının yanında bana o kadar sert davranmasaydı yada ruh hastası muamelesi yapmasaydı; o alçak adam da bana bu kadar bağırmaya yüz bulamazdı. Nede olsa ortağının kızıyım. Kıymetli olmalıydım değil mi?

Yavaş adımlarla pencereme doğru ilerleyip durumu yokladım. Sanırsam arkadaşlarım buraya benim için gelmemişlerdi. Zira gördüğüm kadarıyla hiçte benimle ilgilenen bir halleri yoktu.

Umrumda bile değillerdi.

Kapının tıklatılma sesini duyunca boğazımı temizleyerek "Buyrun!" diye seslendim.

İçeri, Evin abladan önce parfüm kokusu girmişti. Yanıma yaklaşıp bakışlarını utançla önüne eğdi.

Ne olmuştu ? Niye utanıyordu?

"Ne oldu Evin abla?" diye sordum yumuşak ve kısık ses tonumla.

"Şey... Can..."

"Ne Can?" diye sordum, bir soru daha ekleyerek.

"Dün gece... siz yani... Can bana her şeyi anlattı. Çok geçmiş olsun kuzum bir dahakine daha dikkatli ol olur mu ? " dediğinden anladığım kadarıyla Can olan her şeyi anlatmamış sadece kendi hatalarını ört bas ederek bir kaç şey gevelemişti.

Umursamazca kafamı sallayıp bakışlarımı Evin ablanın kırmızı yanaklarına çevirdim. Sahiden niye utanmıştı?

"Niye kızardın Evin abla?" diye soruverdim merak içinde.

Gözlerini kaçırdı ve " Sen üzülürsün diye söylemek istemedim canım. Eğer gerçekten canını sıktıysam affet beni," diyebildi göz kaçamakları arasından.

"Can ne anlattı sana? Üzülmemi gerektiren hiçbir şey olmadı!" dedim kesin bir sesle.

Tamam çok korkmuş ve üzülmüş olabilirdim ama Evin ablanın bu kadar hassas davranmasına da gerek yoktu .

"Dün gece, gece kulübünde Can'a sarkıntılık yapan birkaç kızla kavga etmişsin... Üstelik, sen daha hiç bir atakta bulunmadan onlar senin dudağını patlatmışlar ve arkadaşlarınız sizi, olay büyümesin diye ayırmış." dedi bir çırpıda ve devam etti "Kızlar tarafından hırpalanman seni çok üzdüğü için, Can bunları sana anlatmayayım diye kırk kere tembihledi. Bir daha hatırlayıp üzülmemen için yani canım. Lütfen yanlış anlama senin iyiliğin için diyoruz,"

Koyu SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin