KS - 15

28 4 0
                                    

Multimedya: Betül ve Buğra

Temiz hava acımasızca suratıma çarparken çok yabancı olduğum bir kokuyla suratımı buruşturdum. 

Gözlerimi hala açamıyorken, bir el yanaklarıma ardı ardına tokatlar atmaya başlamıştı.

"Buğra!" diye bağırdı bir erkek sesi şiddetle.

Aklıma en son yaşadıklarım gelince, neden bu halde olduğumu çoktan anlamıştım. Buğra'nın durumu nasıldı acaba. Bir an önce uyanıp Buğra'yı görmem gerekiyordu.

"Buğra i-iyi mi?" diye sorabilmiştim fısıltıyla.

Boğazım o kadar yanıyordu ki alkolün iğrenç kokusunu hala hissettiğim için mayışmıştım.

"Kübra uyan, aç gözlerini..."

Bu ses...

Kimdi bu sesin sahibi?

Başka bir el tarafından üzerime bir şey örtüldüğünü hissedince bu defa tanıdık kokuyla kendime gelebilmem daha kolay olmuştu.

Gözlerimi açınca kucağında olduğum adamın sadece boynunu görebildiğim için yüzünü seçememiştim. 

Can'ın sesi kulaklarıma doldu birden.

"Kendine geldi, gidelim hadi!" diyerek bağırdı.

Hızlıca yürüyerek bir arabanın arka koltuğuna sırt üstü bindirdi beni, yüzünü göremediğim adam.

Buğra'nın, Can'la beraber olduğunu düşünüyordum.

Kendime gelip Buğra'nın yanına gitmem gerekiyordu.

Uzandığım koltuktan destek alarak yavaş yavaş doğrulmaya çalıştım.

İlk işim camı indirmek olmuştu. Daha sonra direksiyon tutan adama karşı "Kimsiniz?" diye sorabildim çatallaşmış sesimle.

Boğazını temizleyerek kafasını bana doğru çevirdi.

"S-sen nasıl bu kadar adi olabiliyorsun? İndir beni hemen!"

"Yorma kendini acelemiz var,"

"Kapat çeneni!  Buğra şuan senin sayende o halde! Bırak beni şerefsiz!" diyerek öne doğru atladım.

Direksiyonu bir sağa bir sola çevirirken ani kalktığım ve bağırdığım için başım dönmüştü.

Gözlerim kararıyor olduğu halde o şerefsize haddini bildirmeden durmayacaktım.

Orta hızda ilerleyen trafikte böyle gidersek bir kaza yapacağımız kesindi.

"Öldürecek misin kendini bıraksana direksiyonu!"

"İndir beni diyorum sana!  Senin yüzünden bu haldeyiz!  Hala ne cüretle yanımıza gelebiliyorsun!"

"Sus artık! Kaza yapacağız rahat dur!" dediği gibi tek koluyla omuzlarımdan itekleyerek beni tekrar koltuğa yapıştırmıştı.

"Can'a anlatacağım senin nasıl adi şerefsiz biri olduğunu. Onun babası gazeteci seni rezil rüsva edeceğiz. Hele Buğra'nın babası... Bittin sen bittin! Şimdi beni indirmezsen hemen arar seni perişan ettiririm!" dedim bağırarak en tehlikeli sesimle.

Genişçe sırıtarak "Benim kim olduğumu biliyor musun ki beni tehdit edebiliyorsun ufaklık?" dedi kendine güvenerek.

Umrumda değildi.

O bir boktu.

"Sen şerefsiz, bok çuvalı birisin! Kim olduğun umrumda değil. Buğra senin yüzünden ne hale geldi!  Ona nasıl böyle bir şey yapabildin ya! Ne hakkın vardı?" dedim son cümlemde sesim titremişti çünkü ağlamak üzereydim.

Koyu SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin