Kiss Me Slowly

2K 165 17
                                    


*

"Durdur arabayı Ben."

Bağırışlarımın arasında deli gibi ağlıyordum.

"Biraz sakinleş Leigh!"

Sesi beni bastırdığında sustum ve dediğini yapmayı denedim.

"Sana bunu bıraktı."

Beyaz bir zarf uzattığında gözlerimi kapattım.

"Bir de veda mektubu mu yazmış?"

Zarfı alıp kağıdı içinden çıkardığımda Ben sessizce arabayı sürmeye devam etti.

Sevgili Leigh...

Bunu yazmanın benim için ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsin. Bilmelisin ki sen benim en değerli varlığımsın. Bu yüzden senden uzak durmam gerek. En azından bir süreliğine. Tüm bu saçmalıklar bitene dek.

Sevgilim... Bu bir veda değil. Geri döneceğim. Ve döndüğümde biz çok mutlu olacağız. O zaman yolumuza çıkan, bizi üzen herkes nefes alamıyor olacak. Lütfen benden vazgeçme. Beni bekle Leigh.

Bana kızdığını biliyorum. Ama bunu yapmak zorundayım. Seni korumak zorundayım. Benim sevgili Leigh'im seni her şeyden çok sevdiğimi asla unutma...

Gözyaşlarım kağıda dökülüp yazıların mürekkebini dağıtırken boğazımda bir düğüm oluştu. Onu beklememi istiyordu. O ailesiyle savaşırken öylece oturup dönmesini mi bekleyecektim? Onun yanında olmam gerekirken bunu yapmamı nasıl bekleyebilirdi?

"Ben onun yanımda olmadığı bir evrende nefes almak istemiyorum..."

Boğuk sesimle konuşurken ağlama duyuma engel olamıyordum.

Araba yenide durdu ve Ben bana bir mendil uzattı.

********

Kütüphanenin en arka köşesinde oturmuş beynimi Milletlerarası Hukuk'la dolduruyordum.

"Selam."

Başımı kaldırıp sesin sahibine baktım. Yüzünde heyecan dolu bir gülümseme vardı. Tek eli omzundan taktığı çantasının askısını sıkarken diğerini havaya kaldırdı.

Ona düz ifademle bakmaya devam ediyordum.

"Şey... Benim adım William. Ama sen bana Lee diyebilirsin."

Kaşlarım yukarı kalktı.

"Çok merak ettiğimden değil ama adın William ise neden sana Will diye değil de Lee diye seslenmeliyim?"

Yüzündeki gülümseme silinirken hala havada duran eli yavaşça aşağı indi.

"Genelde arkadaşlarım bana Lee diye seslenir."

Başımı salladım ve onunla daha fazla konuşmak istemediğimi anladım.

"İyi."

Tekrar başımı önümde duran kitaplara eğdiğimde karşımda dikilmeye devam etti.

"Şey... Biz aynı okuldayız."

Onu tanımıyordum. Bu küçük şehrin küçük üniversitesinde onu fark etmemiş olmam onun için aşağılayıcı olabilir. Ancak ben kimseyle ilgilenmiyorum. Sadece yeni okulumdakilerle değil ailemle bile neredeyse hiç konuşmuyordum. Harry tarafından beni bekle adı altında terk edildiğimden bugüne kadar tam dört ay, altı gün geçmişti. Ve ben hayatıma devam etmeye zorlanıyordum. Bir yerlerde buna yaşamak deniyorsa, evet yaşıyordum.

"Ben senin arkadaş olmak isteyeceğin türden bir kız değilim William."

"Ne sanmıştım ki, Buckingham'dan gelen gizemli zeki kız Leigh Greys'in benimle konuşacağını falan mı?"

CIPAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin