Everybody Wants The Rule

5K 285 18
                                    

"Ben!"

Hızla onların yanına koşup aralarına girdim. Harry ona vurmak için önünden çekilmemi söyleyip duruyordu. Ben'e dönüp ellerimi yanaklarına sardım.

"Bana bak Ben. Ban bak."

Başını sağa sola oynatarak boynunu rahatlattıktan sonra gözlerini benimkilere dikti.

"Ona dokunmayı kes!" diye bağırdı Harry tam kulaklarımın arkasında.   

Ben, Harry ve Bayan Anne Styles'ın karışımı gibiydi. Yada Harry, Ben ve Bayan Anne Styles'a benziyordu. Gözleri, saçları, burnu, dudakları...

"Bana babanın adını söyle."

Kaşları istediğim şeyin alakasızlığıyla çatılmıştı. Harry'nin iri elleri belimden tutup beni sertçe ondan uzaklaştırırken Ben'in afallamış ifadesi görüş alanımdaydı.

"Arabaya bin Leigh!"

Harry'nin yakarışları beynimde yankılanırken nihayet ona bakabilmiştim.

"Arabaya bin!"

Dediğini yapıp restoranın bahçesinden koşar adımlarla çıktım. Valenin arabayı bıraktığı yere giderken Harry'de iki adım arkamdan geliyordu. Elinde sıkıca tuttuğu çantamın askısı aşağı doğru düzensizce sallanırken yanıma ulaşıp titreyen parmaklarıyla arabanın anahtarındaki kilit düğmesine bastı.

"Bana teşekkür etmen gerekirken şu yaptığına bak kuzen! Kız arkadaşın Londra sokaklarında beş parasız seni ararken ona ben yardım ettim."    

Arabanın önünde dikilmiş bize seslenirken sürücü koltuğuna yerleşmiş ve emniyet kemerimi bağlamamı bekliyordu. Ellerim benim hakimiyetimde değilmiş gibi aptal metal, kırmızı hazneye yerleşmiyordu.

"Bu doğru mu?" diye tısladı onun kendi arabasına binişini izlerken.

"Beni öptüğünü söylediğinde ne kadar yalan söylüyorsa bana yardım ettiğini söylediğinde o kadar dürüsttü."

Aniden başını bana çevirip birkaç saniye boyunca alnını kırıştıran çatık kaşlarıyla yüzümü inceledi. Sonra yine en keskin hareketiyle bileğimi yakalayıp kemerin metal ucunu elimden alarak yerine taktı.

Arabayı çalıştırması ve bulunduğumuz yerden uzaklaşması benim gözlerimi kapatıp açtığım süre boyunca gerçekleşmişti bile.

"Neler olduğunu anlatman için otuz saniyen var Leigh."

Yutkundum. Boğazımdaki korku ve telaş yumrusu hala oradaydı. Annesi artık bana o kadar da masum gelmediğinden gerçekleri söylemek konusunda çekingen davranmayacaktım.

"Bayan Anne Styles'ın adamları senden sonra yanıma geldi ve..."

Araba ani bir frenle durduğunda sözüm yarıda kesilmişti.

"Devam et."

"Şey... Ben kaçtım Harry. Baronun beni öldürtmek istediğini düşündüm. Beni yakaladıklarında annenin yanına götürdüler."

Arabanın kapısını açıp yolun kenarında indi ve bir süre ileri geri yürüyerek sakinleşmeyi denedi. Bende indim. Onun kendini kaybetmesini istemiyordum.

"Sana ne söyledi? Benden uzaklaşmanı mı? Arkana bakmadan kaçmanı gerektiren bir lanet olduğumu mu?"

Ona doğru yürüdüm. İki elini birden saçlarına geçirip boş yolda sinirle kükredi.

"Evet." dedim cesurca.

Ona daha fazla yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattım ve saçlarındaki ellerini tutup hafifçe okşadım.

CIPAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin