Anything Could Happen

6.6K 366 22
                                    

Vücudumu kapıya yaslarken aklıma gelen ilk şeyi yaptım ve dizimi erkekliğine geçirdim. İzlediğim filmlerden yola çıkarak şu anda kıvranıyor olması gerektiğini düşünüyordum. Ama o bunu hissetmemiş gibi alaylı bir sırıtmayla hala beni izliyordu. Umutsuzca yeniden aynı şeyi yaptığımda bacaklarımdan tutup beline sardı. Beni ezmek istercesine kendini bastırıyordu.     

"Bir CIPA hastasına vurmak yapacağın en gereksiz hareket olacaktır sevgili Leigh."

CIPA... Lisedeki biyoloji ve sağlık derslerinden hatırlamaya çalışıyordum. Ah... Bu imkansız.

"Harry... Üzgünüm. Lütfen bırak dersime gideyim." dedim çaresizce.

Bunun bir işe yaramayacağını biliyordum. Kendimden uzaklaştırmak için tuttuğum kollarındaki kasları sertleşirken az önce vurmaya çalıştığım erkekliğini bacaklarımın arasına daha çok bastırdı. Onu hissediyordum ve bu çok rahatsız ediciydi.

"Acının ne olduğunu bilmediğim için yüz ifaden beni etkileyemiyor Leigh."

Onu itmem için fazla güçlüydü. Sesli ağlamaya başladığımda arkamdaki kapıya yumruklarımı geçirdim.

"Yardım edin!" diye bağırdım hıçkırıklarımın arasından.

Dikkatle gözlerime bakıyordu.

"Birazdan çekeceğin acı için mi korkuyorsun?"

Tanrım! Karşımda acıyı ve korkuyu bilmeyen bir insan var. Ruh sağlığı oldukça bozuk. Ayrıca bana acıyı hissettirmeye de kararlı. İşte bu, şu ana kadar başıma gelen en boktan olay! Aniden beni yere bıraktığında nefes nefese kapının kolunu indirmeye çalıştım. Neden ve nasıl bıraktığını sorgulamaya vaktim bile olmadan bunun cevabını çoktan öğrenmiştim. Saçlarımdan tutup yatağa fırlattığında korkuyla gözlerimi kapattım.

"Lütfen bırak... Yalvarırım..."

Çenemden sertçe tutup ona bakmam için zorladı.

"Sana senin canını yakmamam için bir sebep söyle. Çünkü kendime engel olamayabilirim." dedi sertçe.

Beynimde milyonlarca düşünce geçiyordu. Ama hiçbiri onu durdurmaya yetecek kadar önemli değildi. Gözlerimi kapatıp düşünürken boynuma inen parmaklarını endişeyle tuttum. Yavaşça sıkmaya başladığında aniden gözlerimi açıp aklıma gelen ilk şeyi söylemiştim.

"Molly!"

Kaşları çatılırken parmakları gevşelmişti.   

"Kedim. Onun uzun beyaz tüyleri var... Ve minik patileri. Beni gördüğü yerde üstüme çıkıyor ve tüylerini okşamam için miyavlıyor. Onu buraya getirmeyi ne kadar çok istesem de yurda hayvan sokulamadığı için ailemle bıraktım."

Tek solukta hızla anlatmıştım ve işe yaramasını bekliyordum. Elini tamamen boğazımdan çekip dizlerinin üstünde durduğu yatağa oturdu. Bende oturur pozisyona geçip tedirgince gözlerine bakıyordum.

"Babam bir kedim olmasına hiçbir zaman izin vermedi. Kedinin hastalığımla nasıl bir ilgisi olabileceğini düşündüm hep."

Ona çocukluğundaki kötü anılarını hatırlatmış olmam bende umutsuzluğa kapılmama sebep oldu.

"O lanet olası piç benimle uğraşmak istemediği için sürekli bahaneler uydururdu! Yer ve gök şahidim ki ondan nefret ediyorum! En az onun benden nefret ettiği kadar çok hemde!"    

Sinirle ayağa fırladığında yatağın köşesine sindim. Konunun benden sapmış olması için dua ediyordum. Elini saçlarının arasına sokup çekiştirirken alnındaki kabaran damarı görebiliyordum.

CIPAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin