7- Manzara

6 2 0
                                    


Daniel diye telefonumda kayıtlı olan biri olamazdı.

Gelen aramayı açtım ve merakla kulağıma götürdüm.

''Dün bir şekilde karşılık isteyeceğimi söylemiştim.'' Dedi. Ses tonu telefondan daha kalın geliyordu. İçimden bir ürpertinin geçtiğini hissettim, telefonumda neden kayıtlıydı? Şaşkınlığımın sesime yansımasına izin vermeden, onun konuştuğu tonda konuşmaya çalıştım.

''Söylemek istediğin şeylerin başında, telefonumda nasıl kayıtlı olduğun da var mı?'

Güldüğünü duyabiliyordum. ''Yabancı birinin arabasında telefonunu bırakmamalısın.'' Dedi. Sinir bozucu olmaya devam ediyordu. Böyle bir insanla konuştuğuma dahi inanamıyordum. ''Sen de yabancı insanların telefonlarına kendi numaralarını kaydetmemelisin.'' Dedim.

''İlk hatayı sen yaptın.'' Dedi. Bu kadar ukala olmasına inanamıyordum. Sonuca gelmesini beklediğimi göstermek için sessiz kaldım. Mesajı almış olmalıydı ki, ''Bugün yapacak bir şeylerin var mı?'' diye sordu.

Buluşmak istiyor olmalıydı. Babam gelmediğinden burada ekilmiş bir vaziyette kalmıştım. Tanımadığım biriyle dışarıda buluşacaksam bu onun suçu olabilirdi. Neden olmasın? Dün kulübede kötü bir niyeti olsaydı, yeterince şansı vardı. Teklifine atladığımı düşünmesini istemediğimden düşünceli bir ses tonuyla ''Vardı aslında, ama şuan için yok.'' Dedim.

''Neredesin?''

''Connie'nin yeri.''

Gülümsemesinin genişlediğini adeta görebiliyordum. ''Ekildin demek.'' Gözlerimi devirdim ve telefonu suratına kapattım.

Yaklaşık on dakika sonra kapıdan içeri girdi. Üzerinde siyah bir gömlek vardı. Koyu renk saçları dağılmıştı ve yeni tıraş olmuşa benziyordu. Dün hava fırtınalı ve karanlık olduğu için yeterince iyi görememiştim. Gözleri gri ve yeşil karışımı gözüküyordu, bana yaklaşırken daha dikkatli baktım. Evet, gri ve yeşildi. Çok güzeldi. Gözlerimi kırpıp bakışlarımı çayıma indirdim ve doğal gözükmeye çalıştım.

Masaya geldiğinde başımı kaldırdım. ''Bu kadar çabuk beklemiyordum.'' Daniel'ın yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi. ''O kadar çok mu bekletiliyorsun?'' diye sordu.

''Tamam pes ediyorum.''

''Gidiyoruz'' dedi ve kalkmamı beklercesine bana baktı. ''Nereye?'' daha hesabı ödememiştim, üstelik herhangi bir yere gitme planım yoktu. ''Ben onayladığımı hatırlamıyorum.'' Dedim.

''Sorduğumu hatırlamıyorum.'' Dedi ve kasaya yöneldi. Benim oturduğum masaya ait hesabı ödediğini fark ettiğimde hemen çantamı alıp masadan kalktım ve yanına gittim. ''Sen ne yaptığını sanıyorsun?'' Sinirlenmeye başlıyordum. '' Çayımı ben ödeyebilirim.''

Beni umursamaz ve kapıya doğru yönelirken ''Bunu da sorduğumu hatırlamıyorum.'' Dedi. Hiç mi pes etmeyecekti? Babam ekmişti ve şuan içimden Daniel'ında beni ekmesini geçiriyordum.

Dışarı çıktık ve gözlerimle dün bindiğim arabasını aradım, ortalıkta görünmüyordu. Soru sorarcasına kaşlarımı kaldırdığımda sağ tarafta kaldırımda olan motosikleti işaret etti. Hayır, binmeyecektim. Motora hayatımda hiç binmemiştim ve binmeyi de düşünmüyordum. ''Ben motora binmem.'' Dedim inatçı bir sesle. ''Ve hayır, sakın bir daha sana sorduğumu hatırlıyorum deme çünkü modası çoktan geçti.''

''Sıkı tutunursan bir şey olmaz, gideceğimiz yere arabayla gitmek istemezsin.''

''Niye yollar çok mu dar?''

5-4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin