11

7 2 0
                                    


Saat beşte Daniel beni evin önünden almaya gelecekti. Yaklaşık beş dakika sonra da saat beş olacaktı. Üstüme siyah kot pantolonumla mavi gömleğimi giymiştim. Hanna banyodan çıktıktan sonra saçlarıma fön çekmekte ısrar ettiğinden, kumsala düz saçla gidecektim. Bu saate kadar sağlam kalması için çok çaba harcamıştık. On dakika önce bir kez daha üstünden geçmiştim. Saçlarım düzken belime geliyordu. Kestirme zamanı çoktan gelmişti.

Pencereden, gelen arabayı gördüğümde saate baktım, tam beşti. Daniel oldukça dakikti. Karnıma giren ağrıyı yok saymaya çalışarak dışarı çıktım. Ben yaklaşınca arabadan indi ve benim kapımı açtı. Gülümseyerek bir teşekkür mırıldandım ve arabaya bindim. O da kendi tarafına bindi ve geri geri çıktı.

Caddeye çıktığımızda bana doğru döndü ve ''Nasılsın?'' diye sordu.

Kısık bir sesle iyi olduğumu mırıldandım.

''Kıvırcık saç çok daha iyi.''

Bu kadar direkt bir insanla aynı arabada olduğuma inanamıyordum. Saatlerce uğraştığım bu saçlara verdiği tepki göz yaşartan cinstendi.

''Teşekkür ederim.''

Direksiyonu sağa kırıp beni baştan aşağı süzdü. ''Saçların çikolata renginde.'' Gri gözlerini gözlerime dikti. ''Çok güzel.''

Başımdan bir soğuk bir sıcak su boşaltıyordu. Başımı cama çevirip ''Teşekkür ederim. '' dedim tekrar. Cd çalara bir cd koydu ve sesi yüksekçe açtı. Metal olduğunu düşündüğüm bir müzik çalıyordu ve ben metalden nefret ederdim.

''Kapar mısın şunu?'' dedim ona bakarak. Beni duymamış gibi davranarak arabayı kullanmaya devam ettiğinde aynı cümleyi bir kez daha tekrarlamamın bir fayda etmeyeceğini bildiğimden, kendim cd'yi çıkarma tuşuna bastım ve çıkanı torpidonun içine attım. Dümdüz yola bakarken suratının aldığı şekli görebiliyordum.

Çarpık gülümsemesi tekrar suratına yerleşmişti.

''Ne dinliyorsun, pop?'' diye sordu alay edercesine. Meydan okurcasına ''Bana hitap eden her türlü müziği dinlerim, pop da dahil.'' Dedim.

Gamzesini çıkararak gülümsedi ve direksiyonu bırakarak torpidoya uzandı. İçinden başka bir cd çıkardı ve cd çalara taktı.

''Bir daha böyle bir şey yapma'' dedim.

''Ne yapmayayım?'' diye sordu.

''Araba kullanırken direksiyonu bırakma.''

Hiç tepki vermeden cd çaların oynat tuşuna bastı. Bir anda arabada, yumuşak bir melodi eşliğinde başlayan güzel bir pop şarkısı doldu. Gözlerimi devirdim ve arkama yaslanarak dikkatimi telefonuma verdim. Hanna'nın Liam'la geleceğini biliyordum bu, olaya çifte randevu havası katacak olduğundan şimdiden beni terletiyordu.

Daniel'a Hanna ve erkek arkadaşının geleceğini söylediğimde sorun olmayacağını söylemişti. Yandan ona doğru baktım, sert hatları olan yüzü bilinmez bir ifadeyle dümdüz yola bakıyordu. Kumsala çok yaklaşmıştık.

''Daniel?'' dedim yoklamak istercesine. O anda cep telefonu çalmaya başladı ve merakla o tarafa doğru baktım. Telefonu karşı taraf aramayı sonlandırana kadar çaldı ve hiç açmadı.

''Daniel?''

Başını benden yana çevirdiğinde arabayı park etmek üzereydi.

''Üstüne hırkanı al, hava soğuyabilir.'' dedi ve arabadan çıktı. Onun açmasına imkan vermeden kendim arabadan çıktım. Ne yani, kendini gizemli mi yapmaya çalışıyordu? İkide bir önüme düşen saçlarımı sinirle ittim ve önden kumsala doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan geldiğinin farkındaydım. Ne olacaktı? Tüm akşam boyunca bu şekilde, bir konuşup bir konuşmayacak mıydı?

Ben eve gitmemin kaç dakika alacağını düşünürken karşımda içecek standından bana doğru gelen Hanna'yı fark ettim. Gülümseyerek yanıma yaklaştı ve omzuyla hafifçe vurarak ''Liam içecek almaya gitti, seninki nerede?'' diye sordu.

Gözlerimi devirdim. ''O benimki değil.''

''Şu uzun boylu sana doğru gelen süper seksi çocuk o mu?''

Muhtemelen oydu. Ancak arkama doğru dönmedim ve onu umursadığıma dair hiçbir işaret göstermemeye çalıştım.

Daniel'ın yanıma geldiğini Hanna'nın ''İşte geldi.'' Dediğinde anladım ve onlara doğru döndüm.

''Hanna. Livia'nın en yakın arkadaşı.'' dedi ve gülümseyerek elini Daniel'a uzattı. O da karşılığında gülümseyerek Daniel dediğinde küçük dilimi yutacaktım. O gülümsemeyi daha hiç alamayan benle ilk anda alan Hanna karşılaştırıldığında açık ara farkla benim sarışın kazanırdı. Daniel'ın tek sorunu benle miydi merak ediyordum.

O sırada bize doğru gelen Liam'ı gördüm ve derin bir nefes aldım. ''Bak kim geliyor?'' dedim Hanna'ya karşı tarafı işaret ederek.

Liam yanımıza geldi ve elindeki içeceği Hanna'ya uzattı. Hanna içeceği alarak Liam'ın boş elinden tuttu ve şaşkın bir ifade takınarak ''Az kalsın unutuyordum.'' dedi. ''Liam, erkek arkadaşım. Daniel, Livia'nın beraber geldiği kişi.''

Tanıştırma faslının uzun sürmeyeceğini umarak içimden kısa bir dua gönderdim.

Liam garip bir gülümseme takındı ve ''Biz daha önceden tanışıyorduk.'' dedi. Yanımdaki Daniel'ın çenesinin kasıldığını görebiliyordum. Bir Liam'a bir Daniel'a bakarak aralarındaki gerilimin nedenini anlamaya çalıştım.

''Siz nereden tanışıyorsunuz?'' çok geç, merakıma yenilmiştim.

Daniel ''Eskiden.'' Diyerek kestirip attı ve elini belime koyarak ''Yüzme yarışları için adını yazdırmaya ne dersin?'' dedi beni ileri doğru yönlendirerek. Mesajı almıştım, zorlamamaya karar vererek Hanna'ya telefonu işaret ettim ve onun yönlendirdiği şekilde yürümeye başladım.

Uzaklaştıktan sonra, yüzme yarışı kayıtlarının yapıldığı yerde aniden durdum. ''Bana borçlusun.'' dedim gülümseyerek.

''Ne zamandan beri?''

''Seni Liam ve Hanna'nın yanından kurtardığımdan beri.''

Daniel ne anlama geldiğini bilmediğim bir gülümseme takındı ve ''Skor tablosu tuttuğunu bilmiyordum.'' dedi. İç geçirdim ve ellerimi belime koydum. ''Skor tablosu tutmuyorum, borçlandığını söylüyorum. Ama ödemek istersen, gizemli bir şekilde takılmayı bırakmakla başlayabilirsin'' Dedim.

Gülerek bana ciddi olup olmadığımı soran bir şekilde baktı. ''Gizemli?''

''Evet.'' dedim ''Gizemli. Sorularıma cevap vermiyorsun, telefonların çalıyor açmıyorsun, beni ormana götürüyorsun.''

Ormana götürmek kısmı pek sayılmazdı ama sonuçta normal bir davranış değildi.

''Cevap vermem gerekenlere veriyorum. Telefonum çalınca açıp açmamak bana kalmış.'' dedi yüzündeki gülümseme kaybolarak.

''Ya ormana götürme kısmı?'' diye sordum diklenerek. ''Ona diyecek neyin var?''

''Livia, bu dediğinin doğru olmadığını biliyorsun.''

Haklıydı. Beni bu şekilde okumasından nefret etmeye başlıyordum.

''Ne kadar iyi yüzüyorsun Daniel?'' dedim meydan okuyarak. Sonrasında da yüzme standına doğru yürümeye başladım. Görevlinin verdiği kalemle ismimi yarışmacılar listesine, Daniel'ın altına yazdım ve gülümseyerek ona döndüm. ''Umarım deniz çok soğuk değildir.''

**

n

5-4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin