14

3.2K 293 285
                                    

Hepinizden özür dileyerek sizi bu bölümle baş başa bırakıyorum.
Her türlü olacak yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
-

'Bir yıl oldu Jungkyong. Hala aynısın. Neden böyle yapıyorsun? Biliyorum, sana üzülme deme hakkım yok. Ama hayata geri dönmelisin. Bu şekilde olamaz, yapamazsın.'
Dönüp suratına baktım sadece.
Boş bir şekilde.
Ayağa kalkıp odama doğru ilerledim. Daha doğrusu benim olmayan, ama benim olduğunu düşündüğüm odama.
Sağlıklı düşünemiyordum.
Düşünmek istemiyordum, bana çok acı veriyordu.
Kalbim kanıyordu sanki.
Binbir parçaya ayrılıyordu.
Kabuk bağlamıyordu.
Her bu odaya girişimde onu hatırlamama izin veriyordum.
Çaresizdim.
Yalnızdım.
Üzgündüm.
Kızgındım.
Ama galiba en önemlisi hala aşıktım.
İlk günkü gibi aşıktım.
Söylesene Jungkook, neden öldün?
Neden beni Jungkwang gibi bıraktın?
Neden benim çaresiz kalmama sebep oldun?
Her şey ne kadarda güzel ilerliyordu oysaki.
Ameliyata girip, mutlu çıkacaktım.
Sana bağıracaktım 'meleğim' diye.
Sıkıca sarılacaktık.
Evimize gidip şarkılar söyleyip, eğlenecektik.
Söylesene Jungkook, bunları sensiz nasıl yapacağım?
O lanet olası arabayla nasıl kaza yaptın, söylesene?
Bana sürpriz yapmanı sana kim söyledi?
Biliyorum, tamam. O arabayı bizim için aldın, biliyorum.
Ama neden basit bir kazayla beni bıraktın ki?
Sensiz çok zor nefes alıyorum meleğim.
Seni o kadar çok özledim ki.
Jungkwang'ı buldun mu?
Berabersiniz değil mi?
Anlaşıyorsunuzdur umarım.
Jeon Jungkook, senin evinde yaşamak bana acı veriyor.
Ama senin evinde yaşamamak daha çok zoruma gidiyor.
Denedim, başaramıyorum.
Yakın arkadaşın doktor Jung Joonil yanımda.
Benden bıktı biliyor musun?
Her gün yanıma geliyor.
Beni konuşturmaya çalışıyor.
Beni dünyaya geri döndürmeye çalışıyor.
Ama ben bir yıldır susuyorum.
Konuşacak, anlatacak o kadar şeyim olmasına rağmen.
Ne kadar acı verici değil mi?
İyileştiğim gün, seni kaybettim.
İki duyguyu bir arada yaşayamadım, zor oldu.
İyileştim diye sevinemedim Jungkook.
Çünkü benim buna hakkım yok gibi ha, ne dersin?
Ben seninle sevinecektim.
Seninle mutluluktan ağlayacaktım.
Ama şimdi senin yüzünden üzgünüm.
Senin yüzünden ağlıyorum.
Sana kızgın olmak istiyorum melek.
Ama yapamıyorum.
Ameliyattan çıktığımda odama götürüldüm, seni bekledim.
Üç saat boyunca gelmedin.
Sana ne kadar kızmıştım biliyor musun?
Ama şimdi pişmanım, keşke o zaman kızmasaydım.
Şimdi hiç gelmeyeceksin.
Bütün kızgınlıklarımı şimdi tüketmek istiyorum.
Ama olmuyor.
Orada ait olduğun yerdesindir umarım.
Kardeşime iyi bak.
Sana ve Jungkwang'a her gün yazıyorum.
Hatırlıyorsun değil mi, sana Jungkwang'a yazdığım şeylerle ilgili olan defterlerimi göstermiştim.
Şimdi yeni bir kişi daha eklendi.
Acı veriyor.
Gerçekten çok acıtıyor Jungkook.
Sevdiklerim ellerimden gidiyor.
Bende yakında acıdan yok olacak gibi hissediyorum.
O kadar zayıfladım ki, bedenim her an kırılacak sanki.
Saçlarım hala uzunlar merak etme.
Sen seviyordun saçlarımı.
Çok güzeller, diyordun.
Şimdi sadece öylesine varlar.
Haftada iki kere suya sokuyorum onları.
Şampuansız yıkıyorum.
Zaten hiç bir şampuan senin saçların gibi kokmuyor.
Bakımsız, kokusuz ve sağlıksız artık saçlarım.
Artık onları okşayıp, koklayıp, öpecek biri yok.
Bakmaya ne gerek var, öyle değil mi?
Saçlarım gibi ten rengim de değişti Jungkook.
Neden bu kadar çirkinleştim?
Korkunç görünüyorum melek.
Göz altlarım çukurlaşmış, bedenini oraya gömecekler gibi.
Tenim soluklaşmış, hayattan soyutlaşmak ister gibi.
Vücudumda azıcık kuvvet kalmış, son bir kez sana sarılmak ister gibi.
Ruhum kararmış, senin aydınlatmanı bekler gibi.
Cennetinde ölmüş, kendisinin en çok senin yanına yakışacağını düşünür gibi.

-jeon jungkook √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin