Gözümü açar açmaz karşımda gördüm onu.
Yine cennet armağanı olan gülüşüyle beni izliyordu.
Gözlerinin en derinine inmek istedim o an.
'Günaydın cennet' dedi saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp.
Cevap olarak gülümseyebildim.
'Uykuluyken bile güzelmişsin' dedi kıkırdayarak.
Elimi yüzüme götürdüm utangaçlıkla.
Ellerimi yüzümden çekti, sıkıca tuttu ve öptü.
İstemsizce kelebeklerim yine harekete geçmişti.
'Bugün seninle dışarı çıkalım, kahvaltımızı yapalım' dedi ellerim ellerindeyken.
'Ama önce sarılıp biraz yatalım. Kokuna ihtiyacım var, cennetine ihtiyacım var Hathor' dedi.
Beni kendine çekti. Yine boyun girintisindeydim.
Kolumu attım sardım bende belini.
Dişlerini göstererek güldü.
Sanırım bu gülüşü yüzünden gidip kendimi öldürebilirdim.
Ona 'benden başka kimseye böyle gülme' diye çıkışmak isterdim.
Jungkookla beraberken 'susmak' gerçekten zordu.
Ona olan sevgimi dile getiremeyip kalbimde taşıyor olmak zordu.
Sanırım yine aklımı okuyordu.
'Beni seviyorsun değil mi Hathor?' dedi gözleri kapalı, saçlarımı okşarken.
Kafamı sallamakla yetinebildim sadece.
'Susmak gerçekten zor meleğim'
'Ama beni seviyorsun hissediyorum'
'Çünkü bende seni seviyorum'
'Ben cennetine aşık olan bir meleğim, sen ise meleğini asla kovamadığın bir cennet'
'İkimizin birbirimize ihtiyacı var'
'Yaşayabilmek için birbirimize ihtiyacımız var'
Tane tane konuştu o güzel sesiyle.
Gözleri hala kapalıydı.
Böyle konuşmayı nerden öğrenmişti bilmiyorum.
Her cümlesini kalbime kazıyordum.
Beni fazlaca etkiliyordu her sözü, her davranışı.
Bir meleğe yakışır şekildeydi her şeyi.
Yavaşça alnımdan öptü ve gözlerini açtı.
Gülümsedi yine.
'Kahvaltıdan sonra seni bir yere götüreceğim. Belki de götürdüğümde bazı şeyleri istemeyeceksin. Aslında ben bile bilmiyorum nasıl bir yer olduğunu. Seninle beraber bende göreceğim meleğim' dedi yataktan ikimizide doğrulturken.
Merak etmiştim doğrusu.
Onun bile bilmediği bir yere gidecektik.
Başımla onayladım biraz tedirgin halimle.
Yatağın diğer tarafından dolaşıp yanıma geldi. Sıkıca tuttu ellerimi.
Tedirginliğimi anlamış olmalıydı.
Her hareketimi, her düşüncemi anlayıp ona göre davranıyordu her defasında.
Yine ona verilmiş kusursuz bir yetenekti bu.
Onu 'Jungkook' yapan şeylerdendi.
'Jungkyong, tedirgin olmana gerek yok. Sana zarar verecek hiçbir şey yapmam, yaptırtmam biliyorsun. Benim diğer yarım sensin artık. Sen olmazsan yaşayamam bunu da biliyorsun. İşte bu yüzden yanında ben varken hiçbir şeyden korkma. Korkman gereken tek şey Tanrı. Ama onun birbirine ihtiyacı olan iki insanı ayıracağını düşünmüyorum.'
'Melekler cennetinden ayrıldığı zaman melek olmaktan çıkarlar. Meleklerin olmadığı bir cennet, cehennem adını alır.'
-
Yine çok romantiğim 'gözlüklü swag adam emojisi'
Neler düşünüyorsunuz bakalım?
