Bölüm şarkısı : seksendört - dokunma
Multimedya : Ceren
-" Çağatay ?! Senin burada ne işin var? Buraya nasıl geldin?"
-" Sizi takip ettim İpek, herşeyi biliyorum. "
-" Neyi biliyorsun?"
-" Tolga'nın seni buraya getirmek için yaptığı oyunları biliyorum ve bu oyunun içinde kardeşin de dahil."
-" Nasıl yani ?!"
-" Kardeşin sizi barıştırmak için Tolga'nın tüm planlarına dahil oldu."
-" Yok öyle birşey Çağatay ! İpek, bu şerefsiz yine sana oyun oynuyor. İnanma ona!"
Ben artık neye inanacağıma, kime inanacağımı gerçekten bilmiyorum. Ama nedense Çağatay'a bu konuda güveniyorum.
-"Çağatay devam et, gerçekleri bilmek istiyorum. "
-" O Tolga da, seni buraya getirmek için sana ve arkadaşlarına balo var diye kandırdı. Ama asıl amacı bu değil, senden af dileyip, senle sevgili olmak istemesiydi."
O sözleri duyunca donup kaldım. Bir insan gerçekten bu kadar alçalabilir miydi?! Bunu bana nasıl yaptı, hâlâ aklım almıyor.
Tabii bir de kardeşim var! Kardeşim! Bunu bana nasıl yapabildi. Nasıl Tolga'yla birlik olup bana bunları yaptı.
Çağatay, yanıma iyice yaklaşıp;
-"Seni evine bırakayım, gel İpek." dedi.
Ben ne yaptığımı bilmez bir hâlde Çağatay'la gittim. Ne Esin, ne de Selin bu duruma karşı çıktı. Böyle olunca doğru birşey yaptığımı düşündüm ve Çağatay'ın izinden gittim.
Giderken birden biri kolumdan tuttu. Çağatay'la aynı anda arkamızı döndüğümüzde karşımızda sinirli bir Tolga çıktı, aynı zamanda üzgün ve mutsuz...
-" İpek, ne olur izin ver anlatmama."
Çağatay cevap vermeme izin vermeden, hemen Tolga'ya çıkıştı.
-" Sen İpek'in güvenini kaybettin artık Tolga, kızı rahat bırak! Bundan sonra bu kıza birşey yaparsan, yanından bile geçersen karşında beni bulursun."
Tolga tam birşey söyleyecekken;
-" Tek kelime etme ve kolumu sıkmayı bırak canımı acıtıyorsun."
Çağatay, Tolga'ya sıkı bir yumruk attı ve Tolga birden sarsıldı. Kendini birkaç saniye içinde toparlayıp Çağatay'a fena vurdu. Can ve Furkan ikisi de kavgaya dahil oldu onları ayırmaya çalışırken..
Sonra nasıl olduysa oldu, Tolga benim kolumdan tutup sürüklemeye başladı.
Ben ne kadar ''bırak beni" desem de sözlerim boş kalıyordu.
Arabanın önüne geldiğimizde birden patlattım;
-"Tolga, yeter artık! Benden ne istiyorsun! Hem canımı acıtıyorsun, hem de duygularımla oynuyorsun!"
-"Seni sevi-"
-"O cümlenin sonunu getirme! Sana da sevgine de inanmıyorum artık."
-"Seni sevmem suçsa ben bu suçu işlemeye devam etmek istiyorum. Çünkü aşk savaşmaya değer, paha biçilmez bir varlık... Göremezsin ama o benim sol tarafımda.. İşte tam da burada" deyip kalbini gösterdi."
Güzel cümleler kurmuş olabilirdi ama bu onun yaptığını milim değiştirmedi.
Sonra birden;
-"Tolga, bırak kızı!" diye bir ses geldi. Bu Çağatay'dı.
Tolga, Çağatay'ı görür görmez hemen arabanın kapısını açıp beni içeri tıktı. Kendisi de arabaya binip, hızla gaza bastı. Arkamızda, yetişemediği hâlde koşan bir Çağatay vardı. En sonunda arabanın peşini bıraktı ve arkamızdan bakakaldı.
-"Tolga, bırak beni."
-"Seni asla bırakmayacağım. Hep yanında olucam."
-"Olma, yanımda olma artık! Senden nefret ediyorum. "
Ani bir şekilde arabayı durdurdu. Biraz sarsıldım.
-"Seni seviyorum İpek , anlamıyor musun ?! Ben sana aşığım. "
-"Tabi tabi... Aşık olsan bana böyle davranmazdın, benim kalbimi kırmaz, bana sahip çıkardın..!"
-"İnanmıyor musun?!"
-"İnanmıyorum."
Sonra birden hızlanmaya başladı.
-"Yavaşla biraz." der demez biraz yavaşladı. Bu yavaşlaması pek bir şey fark ettirmedi ama en azından 180'e inmiştik.
Birkaç dakika sonra, bizi uçurum gibi bir yere götürdü. Yukarıdan aşağıya bakınca, denizdeki o mavilik beni âdeta içine çekiyordu.
-"Demek bana inanmıyorsun?!" dedi birden.
-"İnanmıyorum! Ne senin sevgine, ne aşkına, ne de konuştuğun tüm o sözlere inanmıyorum. Sen benim duygularımla oynayan adi bir pislikten ibaretsin! Senden nefret ediyorum!"
Derken Tolga bana daha da yakınlaştı ve bir ayağı uçurumun ucuna çok yakındı. Her an ayağı kayabilirdi.
-"Tolga, daha fazla üstüme gelme!"
-"Benden bu kadar mı nefret ediyorsun?"
-"Evet, hatta nefret etmek bile az kalır. İğreniyorum senden!"
Daha fazla yakınıma gelince birden ittirdim onu.. Ve birden onun ayağı kaydı...
ESİN'İN ağzından...
(Selin'in evindeler)
-" Furkan, yanımdan bi gitsene ya! Küstüm sana :(( "
-" Ne yaptım ki ben sana ya, bi söylesen."
-" Bi de yediği haltı bilmiyor, öküz işte :! "
-" İpucu ver bari, sorun ne?''
-"Sorun Ece tamam mı, Ece!"
-"Ece mi? Ne yaptı ki sana?!"
-"İkinizin de canı cehenneme!"
Dedikten sonra Can da saçma sapan konuştu;
-" Benim ne suçum var ya, ben neden cehenneme gidiyorum."
-"Off !" deyip Selin'in yanına mutfağa gittim.
-"Kanka y-"
Daha cümleye başlamadan araya girdi.
-"Evet Esin kesinlikle haklısın. Ece mi? Ece güzel değil ki yellozun teki ve eğer Furkan'la aralarında bir şeyler olduğunu düşünüyorsan, bu düşüncen tam bur saçmalıktan ibaret! Furkan'a gelince... Çocuğun bir suçu yok, onu affet ve artık her durumda çocuğu boştan yere suçlamaktan vazgeç! Çünkü hep sonunda sen haksız çıkıp, sen üzülüyorsun. Bunu kendine yapma!"
-"Ama..ama nasıl tüm bunları-"
-"Anlarım ben kanka :)) "
-" Ama ben ne güzel kıza bir güzel sövecek, Furkan'ı bir güzel ezecek ve son olarak da 'neyse yaa' diye bitirecektim."
-"Böyle olduğunu bildiğimden, ben baştan söyleyim dedim."
-" :// "
-"Neyse ya.. Onu bunu boş ver de, İpek kaç saattir nerede sence?"
-"Bilmem?"
-"Arayalım mı?"
-"Yok ya, belki mevzuyu hâllediyorlardır. Şimdi arayıp da maydanoz olmayalım."
-"Haklısın ama ya başına kötü birşey gelirse?''
-"Gelmez ya, ne de olsa Tolga'nın yanında''
-"Tamam o zaman, artık şu meyveleri de götürelim de nasiplensin yavrucaklar. "
-"Hahahah kanka ya.."
Selin'le salona geçtikten sonra, meyveyi ortaya koyduk. Herkes atıştırırken, ben de bir yandan İnstagram falan dolaşıyordum. Sonra birden Selin'in telefonu çaldı.
-"Kim arıyor kanka?"
-"İpek."
Selin telefonu açtı ve hoparlöre aldı.
-"Selin, bana yardım edin!"
-"Ne oldu?!! "
-"Tolga..."
BÖLÜM SONU :))
Bölümü geç yazdığımdan dolayı hepinizden özür dilerim. Ama benim de sınavlarım var. Bir de üstüme performans sınavları gelince bir türlü yazamadım. Yarın matematik performans sınavım olduğu hâlde çalışmadım ve size bölüm yazdım ! Bölüm biraz kısa farkındayım ama bu seferlik de böyle olsun :)) yorumlarınızı bekliyorum canlar :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKULDAKİ GAMZELİ
RomanceLise 3. sınıftaydım. Bir gün onunla tanıştım ve aşka yelken açtım.. Sabah güneşin yoğun ışıklarıyla açtım gözlerimi. Sıradan bir gün dü bugün, okula gidecektim ve geri dönecektim. Evden çıktım ve otobüs durağına doğru yürüdüm. Akbili basıp hemen bo...