Tolga'nın hastaneden taburcu olmasının üstünden bir hafta geçmişti. Doktorun dediği gibi psikolojik sorunları yükselmişti. Bu yüzden bir psikiyatrist ile görüşmeye başladı. Seansları kaçırmıyordu ve bir haftada ilerleme kaydetmişti. Çok değil.
Tolga'nın ailesi iş yüzünden sürekli seyahat ediyorlardı. Tolga'nın hastaneye kaldırıldığını öğrendiklerinde ilk uçakla buraya geldiler ama sadece üç gün kalabildiler. Tolga onlara benim ittiğimi söylemedi. Aşk fedakarlık ister ve Tolga bunu fazlasıyla yapıyordu ve ben onu seviyordum o gün ittiğim için suçlu hissediyordum ve olması gereken de buydu zaten. O sürekli benim hatam olmadığını söylüyordu ama ben bunu kabullenemiyordum. Her şey benim yüzümden olmuştu.
Tolga'nın yanında ailesi yoktu. Annesi babası sürekli seyahatte, abisi ise sarhoş ve içkiye bağımlı birine dönmüştü. Bir aydır eve gelmediğini söylemişti Tolga. Yani bu zamanlar onun yanında olmalıydım.~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
Telefonumun arka arkaya gelen bildirim sesleriyle uyandım. İçimden saydırdım ve yataktan çıktım. Komidinin üstünde duran telefonumu elime aldım ve bildirimleri okumaya başladım. Esin ve Selin buluşmak istiyordu. Gruba yazmışlardı. "Tamam, öğleden sonra üç gibi buluşalım." yazdım ve gönderdim. Ardından Tolga'dan mesaj geldiğini fark ettim.
Günaydın bir tanem. Bu akşam seni yemeğe çıkarmak istiyorum. Şık giyin. Seni seviyorum.
Bu da neyin nesiydi böyle. Kalçasında incilme, ayağında ve kolunda kırık olan çocuk beni dışarı çıkarmak istiyordu. Hemen Tolga'yı aradım.
-"Tolga, günaydın mesajını yeni gördüm." dedim.
-"Bu akşam seni ben almak isterdim ama biliyorsun ki araba kullanamam, sen buraya gelsen ve arabayı kullansan sıkıntı olmaz değil mi?" diye sordu ve güldü. Bunun üzerine ben de güldüm.
-"Ayrıca tekerlekli sandalye ye bagaja koymak gerekecek tek başıma yapamam." dediğinde tekrar güldü.
-"Tamam Tolga saat kaç gibi geliyim?" Diye sordum.
-" Yedide burda ol." dedi.
-"Tamam yedide görüşürüz."
-"Seni seviyorum." Yanaklarım kızardı, kalbim hızlı atmaya başladı ve istemsiz gülümsedim ve sessizce,
-"Ben de seni." dedim. Ardından telefonu kapattık.Tolga'dan önce kızlarla buluşacaktım. Kahvaltımı etmiş ve odamı toplamıştım saat iki buçuğa geliyordu. Hazırlanmaya başlamalıydım. Dolaptan siyah dar kotumu ve üstüne de ince kısa kollu salaş düz bür beyaz tişört çıkarttım ve giyindim. Düz kahverengi saçlarımı taradım ve çekmecemden güneş gözlüğümü alıp kafama koydum. Siyah bir çanta ile beyaz converselerimi çıkardım. Son kez aynaya baktım. Yüzüm solgun gözüküyordu. Bu yüzden makyaj yapsam sorun olmaz diye düşündüm. Rimeli, eyelineri ve kırmızı (cırtlak kırmızı değil.) dudak kalemini çıkardım. Eyelineri ince bir çizgi halinde sürdüm. (Üç denemeden sonra.) Ardından rimeli sürdüm ve son olarak dudaklarımın kenarına kırmızı dudak kalemini sürdüm. Şimdi iyi gözüküyordum. Kızlar cafeye çoktan varmıştı. Beni bekliyorlardı. Ev-cafe arası maksimum on dakikaydı. Bu yüzden yürüyerek gitmek istedim. "Anne! Ben kızlarla buluşacağım. Görüşürüz!" diye bağırdım çünkü annem üst kattaydı. "Tamam, dikkatli ol." dedi ve evden çıktım.
Cafeye vardım. Esin ve Selin rahat koltuklardan birine oturmuş. Kahvelerini yudumluyorlardı.
-"İpek! Nerden kaldın, gıybet yapıyorduk bizde." dedi Esin ve gülmeye başladı.
-"Yaz tatilinin bitmesine ve yeni yılın başlamasına daha var, bir buçuk ay ve hala tatile gitmedik." dedi Selin. Kaşlarımı kaldırdım ve "Ee" dedim.
-"Biz plan yaptık, tatile gitme planı beraber!" dedi Selin.
-"Biz derken?" diye sordum.
-"Furkan, Can, Esin ve ben." Bugün. Senle de konuşmak istedim. Hep beraber tatile gitmeliyiz! Tolga ve Sen de bize katılmalısınız tabii ki de!" dedi selin heyecanla.
-"Kızlar süper bir fikir ama bilmiyorum yani, Tolga nın bacağı alçıda, havuz onun için hayal şuanda." dedim.
-"Zaten doktor bir ay sonra alçı çıkacak dememişmiydi. Bir haftası çoktan geçti. Geriye kaldı üç hafta. Anca hazırlanırız. Zaten otelde üç hafta sonraya yer ayırttım. İki oda. Biz üçümüz ve onların üçü." dedi. -"Bugün Tolga ile buluşacağım, ona anlatırım." dedim ve heyecanlıydım. Kalbimin içimden dışarı çıkması an meselesiydi.
-"Şuana kadar ki en iyi tatil olacak!" Dedi Esin.
-"Nereye gidiyoruz ve ne kadar kalıyoruz." diye sordum. Selin çantasından bir katalog çıkardı.
-""Bodruma gidiyoruz ve bir haftalığına otel de bu otel işte." dedi ve katalogu çıkardı.
-"Fiyatta çok uygun. Kendi biriktirdiklerimizin üstüne ailelerimiz biraz eklerse sorun olmaz bence." dedi Esin. Selin de ona katılır gibi kafasını salladı.
-"Annem izin verirse tabii." dedim gözlerimi devirerek.
-"Anneme söyledim bugün senin annenle konuşacak ve anneler konuşmuşsa demek ki bu iş tamamdır." dedi Esin ve göz kırptı.
-"Bu arada sen Tolga ile mi buluşacaksın?" dedi Selin.
-"Şık giyin dedi. Akşam yedide buluşacağız. Ne giyineceğimi bilmiyorum."
-"Furkan da bana öyle dedi yanlız." dedi Esin şaşırmış gözüküyordu. "Aynı şekilde Can da öyle dedi. Bunların bir planı var." dedi Selin.
- "O zaman bu ne demek oluyor? Beraber hazırlanacağız." Selin konuştu.
-"Genelde hep İpek lere gidiyoruz. Bugün ben de buluşalım. Benim kıyafetlerden giyiniriz.
Aramızda en süslü olan Selindi elbiselerin tartışmasız en güzelleri ondaydı. Bu
yüzden hiçbirimiz ısrar etmedik.
Selinlerde bizim gibi dublex evde oturuyordu. Evleri büyüktü ve Selin tek kardeş olduğu için üst kat ona kalmıştı. Oturma odası ve kendi odası.
Odasına geçtik. "Hazır mısınız! Benim dünyama hoşgeldiniz." dedi ve dolabını açtı. Esin dalga geçerek.
-"Ah Selin kapat çok parlak göremiyorum." dedi ve bunun üzerine Selin dil çıkardı.
-"İlk önce İpek." Dolabını karıştırmaya başladı ve iki elbise arasında kaldı. Birisi düz kırmızı dizimin üstünde bir elbiseydi ,diğeri ise krem rengi ve üstünde bordo çiçek desenleri olan bir elbiseydi. Esin konuşmaya başladı.
-"Ben şu desenli olanı alırım, İpek'e kırmızı daha çok yakışır ayrıca. Tolga sahte balo düzenlediğinde giyindiği elbise kırmızıydı ve çok güzel olmuştu." dedi. Teşekkür ettim.
-"Tamam o zaman sen bunu al Esin ve İpek sen de bunu." dedi ve elbiseleri uzattı.
-"Vee ben de bu çizgiliyi giyineceğim." Siyah ve beyaz kalın çizgileri olan hoş bir elbiseyi çıkardı.
-"İpek sen tuvalette giyin. Esin sen de oturma odasında giyinebilirsin müsait orası." dedi ve heyecanla elbiseleri denedik.
-"Bu bana olmadı mı sanki?" dedi Selin. Olmadı diyince bol gelmiş fiziğine uymamış birşey sandık, ama aksine bel kıvrımına kalçasına tam oturmuştu. Ağzımız açık Seline baktık.
-"Kızlar öyle bakmayın bir şeyler söyleyin hadii."
-"Harika olmuş." dedi Esin.
-"ve siz kızlarda öylesiniz. Elbiseler tamam olduğuna göre sıra saç ve makyajda." dedi ve aynaya geri dönüp kendisine baktı.
Selin saçlarına maşa yapmaya başlamıştı ve Esin fönlü denilcek kadar düz siyah saçlarına hiç bir şey yapmamakta karar kılmış gibiydi. Ben ise, Esin'e kırık fön çektiriyordum. Uçlara doğru dalgalı saçlar çok hoşuma gidiyordu.
Selin saçını yapmıştı ve şimdi o lüleri açıyordu. Bu kıvırcık saçlarla tam bir güzellik abidesi olduğunu söyleyebiliriz.
-"Kızlar, saçım düzgün dimi?" dedi Selin.
İkimizde harika olduğumu söyledik.
-"Bu arada Esin ayağın kaç numara?"
-" Otuz sekiz." Bana baktı.
-"Benim de." Ellerini çırptı.
-"Harika çünkü benim de otuz sekiz. Her neyse Esin sana, krem rengi ayakkabı çok hoş gider." Eğildi ve dolabının en altında ki ayakkabı kutularına tek tek bakmaya başladı. En sonunda parlak, parmak kadar boyu olan bir topuklu ayakkabı çıkarttı.
-"Selin bunlar çok güzel." dedi ve Esin ayakkabılara hayranlıkla bakmaya başladı.
-"Al bu da onun çantası." diyip çantayı uzattı.
-"İpekcim sana da siyah dolgu topuk çıkartıyorum ve elinde tutabileceğin hoş bir çanta." dedi ve ikisini de çıkarttı.
-"Bana da beyaz platformlu ayakkabı ayrıca taşlı bir çanta." dedi ve onları da çıkarttı.
-"Selin gerçekten çok güzeller çok teşekkür ederiz." dedim.
-"Arkadaşız hatta kız kardeşiz, üçümüz. Lafı olmaz biliyorsun." dedi kocaman makyaj kutusunu çıkarttı.
-"Son dokunuş."
Yarım saat içerisinde tamamen hazırdık. Saat altı buçuktu. Konuştum.
-"Kızlar benim önden gitmem lazım, Tolga araba kullanamıyor ya. Benim kullanmam gerekiyor."
-"Tamam canım restorantta görüşürüz. Ayrıca Tolga sana bayılacak." dedi ve Aelin bana sarıldı.
-"Öylemi dersin?" Diye sordum.
-"Şüphesiz." Diye yanıtladı Esin.
-"Hadi ama gecikme."
Bunun üzerine çantamı aldım ve evden çıktım. Selinlerin evi Tolgalara benim evim kapadar yakın değildi hatta Tolga nın evi cafeye baya bir yakındı.
On beş yirmi dakika içerisinde Tolga'nın evinin önündeydim. Bir villada oturuyordu çok büyük değildi.
Kapıyı çaldım.
Sonra telefonum çaldı. Arayan Tolga idi.
-"İpek paspasın altında anahtar var, sen geleceğin için koymuştum. Onunla açarsın kapıyı. Bu arada kapıdaki sen misin?"
-"Evet benim, tamam şimdi giriyorum." Paspasın altından anahtarı aldım ve kapıyı açtım.
-"Tolga?" diye sordum.
-"Buradayım." misafir odasına girdim. Tolga üst kata çıkamadığı için odasında ki eşyaların bir kısmını buraya yerleştirmiştim.
-"İpek gömleğimi bağlayamıyorum, ayrıca kravatı da takamıyorum." O an kaslarını gördüm.
Evet gerçekten gördüm.
Ağzını Kapat İpek!
Tamam kendime geldim.
-"Sorun değil ben yardım ederim." Gömleğin düğmelerini teker teker iliklemeye başladım. Onu takım elbisenin içinde görmek içimde bir şeyler kıpraştırdı. Çok yakışıklı olduğu tartışılmaz bir gerçekti.
-"Ben nasıl kravat takılır bilmiyorum." dedim elimde ki siyah kravata bakarken.
-"Ben sana göstereceğim. Bak ilk önce yakamı kaldır ve kravatı oraya koy." dediğini yaptım. Sonra elini elime koydu.
-"Bak böyle alttan geçireceksin burayı." derken gözlerime bakıyordu. Ah o kahverengi gözleri yokmu!
-" ve sonda da böyle sıkacaksın." dediğinde hala gözlerimin içine bakıyordu.
-"Çok güzelsin." dediğinde yanaklarımın alev alev yandığını ve ayak uçlarıma kadar kızardığımı hissettim.
-"Ayrıca kızarınca çok tatlı oluyorsun."
-"Teşekkürler ve sen de, harika olmuşsun. Zaten öylesin. Sahip olabileceğim en iyi sevgili sensin." Tolga duygusal bir yapıya sahipti. Aşk çocuğuydu, kızlarla gönül eğlendirmek için takılan bir çocuk değildi. Ama o gün barda neden o kızlarla takıldığı hakkında hiç bir fikrim yok. Belki Çağatay'a bir şeyler hissettiğimi sanmıştır.
-"Seni seviyorum biliyorsun değil mi İpek? Seni kaybetmek istemiyorum. Hatta kaybetmekten korkuyorum. Ben açıkcası ilk defa aşık oldum." Tolga benim ilkim değildi. Malesef ki ilkim Çağataydı.
-"Tolga, beni kaybettiğin falan yok ben de seni seviyorum, biz birbirimize tutunuyoruz." O sırada telefon çaldı. Arayan Selindi.
-" ipek biz Tolga'nın evinin önündeyiz."
-"Tamam Selin biz de şimdi çıkıyorduk." Dedim.
-"Selinler gelmiş bizi bekliyorlar hadi çıkalım."
Tolga elektronik tekerlekli sandalyesini çalıştırdı.
-"Furkan, Can! Tolga'ya yardım edebilir misiniz?" dedim çünkü arabaya binmek için yardıma ihtiyacı vardı.
Furkan ve Can arabaya bindirirken biz de tekerlekli sandalyeyi bagaja koyduk.
-"Artık gidebilir herhalde." Dedim ve herkes başını salladıktan sonra arabaya bindim. Tolgaya baktım bana gülümsüyordu. Bunun üzerine ben de gülümsedim.
-"Hep gülmelisin, sana gülmek çok yakışıyor."Not: Bu bölüm ortak tarafından yazılmıştır. Nur Sena müsait olmadığı için. (düzenlemeler ona ait.)
Dip not: oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Dip dip not: Ortak ZeynepSare2
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKULDAKİ GAMZELİ
RomanceLise 3. sınıftaydım. Bir gün onunla tanıştım ve aşka yelken açtım.. Sabah güneşin yoğun ışıklarıyla açtım gözlerimi. Sıradan bir gün dü bugün, okula gidecektim ve geri dönecektim. Evden çıktım ve otobüs durağına doğru yürüdüm. Akbili basıp hemen bo...