Yanındayım

297 11 1
                                    




Esin'in ağzından devam:

-"İpek ne oldu?" diye sordum, sesi endişeli geliyordu.
-"Tolga" dedi ve ağmaya başladı, söyleyeceği sözler ağzından çıkmıyordu. Hıçkırıklar yükseldi. -"İpek!" diye bağırdım.
-"Sen iyimisin?" nihayet konuşmaya başladı;
-"Kızlar tolga, onun ayağı kaydı, o düştü" dedi ve ağlamaya başladı. "O uçurumdan düştü Esin!"
O anki şokla gözlerim fal taşı gibi açıldı nutkum tutuldu.
-"Hastanedeyiz şimdi." Dedi sesini alçaltarak. "Ne olur gelin!" dedi ve telefonu kapattı.

İpek'in ağzından devam:

Tolga'nın ayağı kayar kaymaz bağırdım ama sesim çıkmıyor gibiydi. Hemen eğildim, elini tuttum.
-"Tolga, dayanmalısın ne olur dayan benim için" bana özür diler gibi baktı. "Hayır ya!" dedim ve isyanlar ettim. -"İpek, bunun beni daha taşıyabileceğini sanmıyorum." Gözlerim doldu, artık canımı yakıyordu.
-"Tolga endişelenme, polis ve ambulans yolda geliyor" bana son kez daha baktı.
- "Tutunamıyorum İpek sen de elini bırakmalısın, yoksa ben düşerken seni de aşağı çekeceğim."
Ağlayan gözlerle ona baktım, -"Bırakmayacağım!" dedim. -"Bırakacaksın!" diye gürledi ama bırakmadım.
- "O zaman ben bırakırım." Dedi ve gözümün önünde düşüşünü izledim.
Bağırıp çağırdım, nefret, aşk, pişmanlık o an her şey birbirine karıştı. sırada iki tane polis arabası ile bir ambulans geldi. Bir polisin kolundan tuttum.
-"Ne olur kurtarın onu" diye yalvardım.
Kolunu bıraktım ve kendimi yere attım. Tekrar ayağa kalktığımda ise gözlerim karadı ellerim uyuştu bacaklarım beni taşıyamaz oldu. Kendimi çalılıkların arasına bıraktım.

Her ne kadar inkar ettiğimi fark etsemde, onu seviyordum. Bana yaptığı acımasızcaydı, başka kızlarla takılması duygularımla oynaması... Hiç empati kurmamıştım bu zamana kadar. Belki de benim hala Çağatay'a bir şeyler hissetiğimi düşündüğü için benden uzaklaşmaya çalıştı.Belki de bana olan duygularından emin olamadı.Şimdi bunları düşünmemeliydim. Uyanmalıydım. Onun bana ihtiyacı vardı. Uyan İpek, Uyan!

Gözlerimi açtığımda, her şeyin rüya olması için yalvardım. Gerçek olamazdı, gece yaşananlar, Tolga. Kalbim sıkışmaya başladı. Gözlerimi aşağı indirince elime bağlanmış serumları görünce her şeyin gerçek olduğunu fark ettim. Hemen çıkardım serumları. Hastanede bağırmaya başladım ve Tolga'nın ismini sayıkladım. Kimse duymuyordu. Bir doktor yanıma geldi.
-"Sessiz olmalısınız, burası hastane hanım efendi" kıpkırmızı gözlerle ona baktığımda ne kadar yıprandığımı görmüş olmalıydı.
-"Kime bakmıştın sen?" sordu merakla.
-"Tolga, daha yeni geldi. Ne olur bir şey biliyorsanız söyleyin!" yalvardım.
-"Ah evet birkaç dakika önce ameliyathaneye girdi." Dediğinde elimle ağzımı kapattım.
-"Düştüğü uçurum çok yüksek değildi ama biz tüm tedbirleri almak istedik. İç kanama geçirmiş olabileceği için bazı testlerden geçirdik. Kanama yok gibi gözüküyor ama biz önlem almak için gerekli ilaçları verdik ve iğneleri yaptık. Ameliyathanede görünür bir şeyin olup olmadığına bakılacak eğer bir şey yoksa direk yoğun bakıma alınacak ilk yirmidört saat ailesi hariç kimse gelemeyecek sonra hasta ziyareti başlayabilir." Dediğinde teşekkür ettim ve bekleme salonuna geçip Esin'i aradım.
Olanları detaya inmeden anlattım ve yanıma gelmesini istedim.

Esin ve Selin daha beş dakika olmadan gelmişti.
-"İyi misin?" diye sordu ellerimi tuttular ve bana sarıldılar.
Esin ;
-"Ceren'i eve bıraktık, Can ve Furkan da geliyor, yoldalar İpek." Dediği anda, Tolga'nın düşüşü önümde canlandı;
- "Hepsi benim yüzümden!Ben nasıl bu vicdan azabıyla yaşayacağım Esin!Sevdiğim birine nasıl yapabildim ben bunu aklım almıyor! Selin, ben nasıl yaptım, onun düşüşü aklımdan gitmiyor, sümük gibi yapıştı üstüme, o bu kadarını haketmiyoru. Belki onu bir dakika dinleseydim bunların hiç birini olmayacaktı, belki de şuan birlikte mutlu olacaktık! Haketmedi hiçbirini.!" Selinin ve Esinin gözleri doldu. İkiside sıkıca sarıldı. Gözlerimi açtığımda doktor karşımda belirdi. -"Tolga'nın durumu hakkında bilgi vermek istedim.Yoğun bakıma alındı, ameliyatlık bir durumu yok , bacağında kırılma, kalçasında incinme var. Sağ kolu da kırık.Bir süre tekerlikli araba kullanacak. Uyandığında size haber vereceğiz." Dedi ve gitti.
Ameliyatlık bir durumu olmadığına sevinmiştim, tekerlekli araba kullanacağı gerçeği içimi titretti. Karşıdan gelen Can ve Furkan'ı görünce onlara doğru koştum ve sıkıca sarıldım. Ardından Selin ve Esin arkamdan geldiler ve hepimizin kolları birbirine kenetlendi, hepsi buradaydı, her şey güzel olacağı gerçeğine inanmak istiyordum.

Sabah pencereden süzülen güneşin yoğun ışıklarıyla gözlerimi araladım. Esin, Selin, Can,Furkan ve ben bekleme salonunda uyumuştuk. Gece, Tolga ile yaşadığımız güzel anıları görmüştüm. Onu bir dakika bile dinlemeden nasıl olduda, haksız yerine koymuştum.Kafeteryaya ağır adımlarla indim. Birkaç su ile atıştırmalık birkaç şey alıp bekleme salonuna geçtim. Herkes uyanmıştı. Can elimdeki poşeti alıp sehpaya koydu.
-"Bir şeyler yiyelim, sizde acıkmışsınızdır" dedim ve herkes paketleri açmaya başladı.
Karşıdan bana doğru gelen doktoru görünce hızla ayağa kalktım.
-"İpek hanginiz?" diye sordu. Hemen öne çıktım.
-"Tolga uyandı ve sadece sizin isminizi söylüyor, bizimle gelmelisiniz".
Kızlar baktım ve zorla gülümsedim. Ardından doktoru takip ettim. Yoğun bakım odasına girdiğimizde orada öyle duran, zayıf düşmüş, yorgun Tolga öylece yatıyordu.
-"Tolga?" dedim, sesim titremiş nutkum tutuLmuştu.
Kafasını benim olduğum yöne çevirdi.
-"İpek" dedi ve gülümsedi.
Yanında duran tabureye oturdum. Elmacık kemiklerinde hafif morluklar vardı. Kolunda ve bacağında alçı vardı. Hepsi benim suçumdu. Sanki Tolga zihnimi okur gibi ;
-"Senin suçun değildi" dedi.
-"Üstüne gittim ve sende herkesin yapacağı bir şekilde ittin beni" dedi. -"Sorun değil gerçekten." Dedi ve eliyle yanağımı okşadı.
- "Elimi niye bıraktın, polisler gelene kadar dayanırdık" dedim ve sessizce ağladım.
-"Ya düşseydim İpek? Seni de yanıma götürseydim sen de mi bu hale gelseydin? Kendimi affeder miyim sanıyorsun?" dedi sessizce.
-"ŞŞh ağlama artık, bak ben seni ne olursa olsun SEVİYORUM. Senin kimi seveceğin, kimi güveneceğin şuan beni ilgilendirmez ama bir gün yeniden BİZ olursak o zaman seninle ilgili her şey beni ilgilendirir."
'BİZ' kelimesi hoşuma gitmişti. O beni bu durumda bile affetmişti, yaşam mücadelesi vermişti. Benim onu affetmem gerekiyordu, bunu ona borçluydum. Yanında olmalıydım. Duygularımdan emin olmalı ve Çağatay'ı zihnimden atmalıydım. Şimdi bunları düşünmeyecektim, Tolga'ya odaklanacaktım.
-"İyi misin? Bir şeyler getireyim mi?". Bana derin derin baktı.
-"Yanımda olmana ihtiyacım var gitme bir yere." Dedi usulca.
-"Bir şey sorcam." Dedi tekrar, merakla baktım gözlerinin içine. -"Beni gerçekten sevdin mi?" dediğinde içimde ki duygular kendinen emin bir hal aldı, kalbim sıkıştı, söyleyeceklerim boğazımda kaldı.
- "Tolga ben sana sevgiden çok şey besledim, hala da seviyorum ama bir insanın gururu vardır ve ben bunu yedirmedim. Sevdiğimin başka kızlarla olması bana gülmesi, bana oyun onaması kimse kaldırmaz bunu. Ama ben seni afettim, artık her şey güzel olsun istiyorum ben." Dedim sakince.
-"Şuradan bir kurtulayım o Çağatay'ın belasını vereceğim zaten, her şeyi mahvetti. Ben sadece senden özür dilemek için onca çabaya girdim, Sana verdiğim değeri en iyi şekilde ifade etmek istedim sana o gün bunu verecektim." Dedi ve ceketini gösterdi. -"Cebinde ki kutuyu al.".
Ceketin bulunduğu sandalyeye gittim ve cebinde biraz büzülmüş olan kutuyu aldım. İçinden gümüş, sonsuzluk işareti olan bir kolye çıktı. Tolga' ya baktım.
-"Beğendin mi?" diye sordu.
Kafamı salladım.
-"Bir şey daha demek istiyorum" dedi. -"Beni hemen affetmeni ve seninle hemen sevgili olmayı beklemiyorum. ZAMAN gerekiyor. Bunu biliyorum, sen kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman ben de hazır halde seni bekleyeceğim. Eğer fikrin değişirse , saygı duyarım ama İpek, ben seni çok seviyorum bunu bilmelisin." Dedi ve elimi tuttu.
Ben de ona sarıldım. Şuan iyiydi ve onunda dediği gibi biraz zamana ihtiyacımız vardı. Her şeyden önce birbirimizin yanında olmalıydık.

BÖLÜM SONU :)
Kitabın instagram hesabı : okuldakigamzeli

OKULDAKİ GAMZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin