Masallara inanmazdım.
Yani, en son 7 yaşında kendimi pamuk prenses sandığımı hatırlıyorum.
Bundan daha ilerisi hiç olmamıştı.
Liseye başladığımda ise her şeye sahip olan bir kız olarak, diğer çocuklarla arama bu kadar mesafe gireceğini bilemezdim.
Okulun prensesi olmak güzeldi.
En iyi yanı ise, herkesin istediği, okulun en güzel kızlarının ve basketbol takımındaki erkeklerin oturduğu o kantindeki büyük masanın başında, her zaman benim oturuyor olmam ve tüm o sahte arkadaşlara sahip olmamdı.
Belki de o masada sahte olmayan tek şey, çantalarımızdı. Yada pahalı kıyafetlerimiz.
Annemin beni bir prenses gibi büyütmesini hiçbir zaman istememiştim ama, bir yanımda bundan oldukça hoşlanıyordu.
Okuldaki her kızın imrendiği ve her erkeğin altına almak istediği prenses bendim.
Oysa benim istediğim tek şey o kurbağayı öpmekti. Eğer masallar gerçekse, olmak istediğim tek prenses Tiana'ydı.
Aslında bakarsanız o hiçbir zaman kurbağa olmamıştı. O her zaman bir prensti.
Her zaman bunu savunmuştum ve o kurbağaya bir prens olduğunu hatırlatmak için tek gerekenin onu öpmek olduğunu düşünüyordum.
Onu öptüm de.
Bir prens oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the frog prince | yoongi
Hayran KurguKurbağaya bir prens olduğunu hatırlatmak için tek gerekenin onu öpmek olduğunu düşünüyordum. Onu öptüm de. Ve dediğim gibi, o bir prens oldu.
