HunOh: Hayır.
Lu-ge: Benimde seni düşünerek kendimi parmaklamam için bana bir resim atman gerek.
HunOh: Bu şekilde konuşup beni baştan çıkarıyorsun ve ben aynısını yaptığımda sübyancı damgasını vuruyorsun.
Lu-ge: Imm mesela uzun ve ince bacakların olabilir ya da fazlasıyla geniş olan omuzların.... Ama benim tercihim kumaş pantolonundan bile belli olan şişliğin. Ah...
HunOh: Hey, hey! Bir saniye sen bunları nereden biliyorsun? Çabuk bir açıklama yap.
Lu-ge: Sadece bir tahmin.
HunOh: Bu nasıl bir tahmin? Medyum falan değilsin güzelim. Hepsini bilmen saçmalık, buna inanmamı bekleme.
Lu-ge: ...
HunOh: Soyadın ne?
Lu-ge: Xiao... Ne yapacaksın?
HunOh: Çinli misin?
Lu-ge: Evet?
HunOh: Xiao ve çinli... Imm bu iki kavram tanıdık geldi bebeğim.
Lu-ge: Ya yah! Soruşturmayı kes ve bana resmini at.
HunOh: Bana emir veren dilini ince bir şekilde doğramalı mıyım yoksa direk kesmeli miyim?
Lu-ge: Emerek koparman daha cazip geliyor...
HunOh: Ah sen ve senin edepsiz sözcüklerin... Başımı döndürüyorsun.
HunOh: Biraz işim var bekle. Ben yazdığımda da bekletmeden cevap ver.
*
"Heng, hepsine göz attım. Son ikisi hariç, geri kalanlarını onaylıyorum hemen bir kopyasını çıkartın bana."
"Peki, Bay Oh." Odadan çıkmak için bir hamle yaptığında, elimi kaldırarak durmasını işaret ettim.
"Ve senden birini araştırmanı isteyeceğim."
Kaşları işittiği sözcükler yüzünden merakla havalanırken, parmaklarımın arasında sıkıştırdığım Luhan'ın numarası yazan kağıdı ona uzattım.
"Xiao Luhan... En kısa zamanda edindiğin bilgileri adresime yolla."
"Nasıl isterseniz..."
Doksan derece bir açıyla eğildikten sonra ofis odamdan ayrıldı.
On dokuz yaşında bir velet için çabaladığım şeyleri fark edince alayla sırıttım.
*
HunOh: Bana resmini at.
*Lu-ge adlı kullanıcı size bir fotoğraf gönderdi.*
HunOh: Bebeğim, şunları haber vermeden atmayı kes... Kasıklarım!
HunOh: Ayrıca kendi resmini dedim
Lu-ge: Bunlar zaten kendi resimlerim Sehun-ah?
HunOh: Yanlış anlıyorsun bebeğim. Kendi resmin derken yüzünü kast etmiştim.
Lu-ge: Ne?! Gerckmten idtyir musfun?!
HunOh: Sakin ol ve o klavyeyi düzgün kullan Lu.
Lu-ge: Oh! Pardon... Bir an ben heyecan yaptım da.
HunOh: Hm fark ettim. Anlamam o kadar da zor olmadı aslında
HunOh: "Ne?! Gerckmten idtyir musfun?!" ...
Lu-ge: Alay etme ._.
HunOh: Şimdi zırvalığı kes ve bana resmini at.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obedient
Fanfiction"Ben önemli şirketi yöneten biriyim. Senin çocukça oyunlarınla uğraşacak vaktim yok." to → @hunhan1Dx