»final

7.2K 313 98
                                    

HunOh: Luhan, hala uyanmadın mı?

Lu-ge: Sehun...

HunOh: Sorun ne güzelim?

Lu-ge: Dikkatli ol lütfen.

HunOh: Dikkatli olmam gereken konuyu söyle bana.

Lu-ge: Abim ve arkadaşı şirkete geliyor...

HunOh: Burada dikkat etmem gereken kısmı bulamadım Luhan. Abin bu şirkette çalışıyor yani buraya gelmesi gayet doğal.

HunOh: Hey baksana, ben gittikten sonra ateşin çıkmadı değil mi?

Lu-ge: İyi değilim, canın yanacak.

HunOh: ?

Lu-ge: Dün gece abim vücudumdaki izleri gördü.

HunOh: Bunu nasıl başardın?

Lu-ge: Hadi ama Sehun... Biz bir film sahnesinde değiliz, onlarda aptal değil. İzleri gördükten sonra fazla sinirlendi ama yinede bir şey anlatmadım. Ben anlatmayınca telefonumda mesajlaştıklarımı okumak istedi.

HunOh: Sende hemen verdin?

Lu-ge: Hayır, hayır! Annem ve babama söylemekle tehdit etti. Başka seçenek sunmayınca telefonu vermek zorunda kaldım... Ve şimdi iş yerine doğru geliyor.

HunOh: Sorun yok.

Lu-ge: ...Bana kızdın (?)

HunOh: Saçmalamayı kes. Senin bir şeyin yok ya? Vurmadı sana değil mi?

Lu-ge: Sinirli olsa da anlayışlı biri. Bana vurmaya kıyamaz...ama senin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

HunOh: Biliyorum, yıllarca yanımda çalıştı. Şimdi sana dediklerimi yapıyorsun. Dün gece, kelepçe yüzünden kesilen bileklerine krem sürmüştüm. Şifon yerinin oraya bıraktım. Onu al ve sür.

HunOh: Ve seni seviyorum ufaklık.

Lu-ge: Ekran görüntüsü kaydedildi.

*

"Şuan burada değil mi?"

Bakışlarımı odakladığım bilgisayar ekranından gözlerimi ayırmama sebep olan şey ofisimin dışından gelen sesti. Kısa süre sonra kapım çalınmadan açıldığında, sırtımı yavaşça geriye doğru vererek sandalyeye yaşlanmıştım.

"Seni şerefsiz!" Öfke dolu irisleri tamamen bana odaklanırken dişleri arasından küfür edercesine tısladı ve bana doğru ilerlemeye başladı. Arkasından  ondan biraz daha uzunu biri girdiğinde tek kaşımı kaldırarak ikiliyi süzdüm.

"Patronunun odasına bu şekilde girmeyi sana hiç yakıştıramadım Sanghyuk."

"O çeneni yormasan iyi edersin. Çünkü birazdan onu kıracağım."

Yanıma daha fazla yakınlaşmaya başladığında dudak kenarımın teki kıvrılarak alayla gülümsemiştim. Rahat ve umursamaz tavrıma bir de sırıtışım eklenince çıldıracak duruma gelmişti ve gömleğimin  yakalarını kavradığı gibi beni ayağa kaldırmıştı. Gerçi onu  tamamen Sanghyuk yapmamıştı. Ben kalkmayı tercih ettim demem daha doğru olurdu.

"Ufaklığa dokunan bu mu?"

Sanghyuk'un arkasından gelen kalın sesi işittiğimde hafifçe kaşlarım çatılmıştı.

ObedientHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin