Adsız Bölüm 5

88 12 2
                                    

Aslında bu işime gelirdi. O başından beri olmasaydı en azından 3 gol daha atmıştım. Onsuz bu takım hiçbirşey değildi. O takımdan çıktı ve onun yerine takıma geçecek kimse olmadığı için eşitlemek amacıyla bizim takımdan biri de çıkmıştı. Onun yerine başka biri serbest vuruş kullandı. Topu yolladığı oyuncu da topu kaleye isabetleyerek durumu 1-1 yaptı. Ama sonra kaleci topu bana atınca ben Doruk'la paslaşarak kaleye ilerledim. Bu sefer topu Doru'a bıraktım. Ropu sertçe attım ve kalecinin başına çarptı. Kaleci hafif eğildiği için top yoluna devam etti. Ve... GOL. Durum 2-1 sayın seyirciler. Tirübine bir bakış attığımda Gökdeniz'le göz göze geldik. Ben bakışlarımı kaçırdım. 2. Yarı da paslaşarak bitmişti. Ve SONUÇ... Kazanmıştık. Bunun verdiği sevinçle Asya'nın üstüne atladım ve "KAZANDIK" diye haykırdım. Üst üste düştük. Diger takım bize sinirle bakarken bizim takım bize gülüyordu. Hiçbirini takmadan ayaga kalktım ve deli dansımı yapmaya başladım.

"Hop, hop, hobaaa... Haydi eller havaya, hobaaa." diye dans ederken neye dans ettiğimi unuttum. Asya'nın sesiyle kendime geldi ."Azraaaa" " efendim canım benim." "kendine gel pilis."

"Yahu ben niye dans ediyorum ki şimdi? Ne oldu da şimdi ben dans ediyorum? Nasıl dans ediyorum? Bu kadar sevinmeme sebep olan şey ne? Ya cevap versenize?" diye hızlıca bağırarak konuştuğumda herkes gülmeye hatta anırmaya başladı. Asya "2-1 maçı..." derken sözünü kestim ve önüme gelen ilk kişiye atlayarak "KAZANDIK..." diye bağırdım. Yüzüm sert birşeye çarpmıştım ama yer değildi. Nereye düştüğüme bakmak için başımı kaldırdığımda yüzünde yamuk bir sırıtış olan tırmalanmış bir yüzle karşılaştım. Gözlerim dudaklarından mavi gözlere çıkınca çok yanlış birinin üstüne atladığımı fark ettim. Gökdeniz'in göğüsüne düşmüştüm.

Artık eve gitme zamanıydı. Çok yorgundum ve biraz dinlenmem gerekiyordu. Ya da dinlenmekten çok "Bir Garip Aşk" izleyerek cips ve çikolata tıkınırım. Aşkım,sevgili ve birtanem olan Arnav'a hayranlıkla izleyip onunla hayallerimi süslerim. Sahadan çıkarken kulaklığımı taktım ve Seksendört'ün "Eller Günahkar" şarkısını açtım. Asya'nın bana soru sorduğunu fark etti ama ne olduğunu bilmeden sadece başımı sallamakla yetindim. Saçımı salık bıraktım ve arabama bindim. Eve doğru sürmeye başladım. Aynadan arkama bakınca gelen 2 arabayı gördüm. Birinde Asya ve Doruk vardı. Arkasında ise... Gökdeniz mi?? Onun ne işi vardı burada? Sakin ol Deniz. Sakin ol. Ah. Deniz mi dedim ben? Evet. Ben Deniz ATEŞ 21 yaşındayım. Annemle babam trafik kazasında kaybettim. Babam Selim Ateş. Ateşler şirketler zincirinin sahibi. Bende iki yaş büyük abim var. Ailemin ölümünden sonra ismimi değiştirdim. Herkes beni Azra diye tanıyor. Okul müdürünü tehtid ederek listeye adım Azra ATEŞ olarak yazmasını istedim. Çünkü kimlige gore ismim hala Deniz. Babam beni abim Kaan'dan daha çok sevdiği için hisselerin %60'ı benim. Bu yüzden kimseye kendimi kendi ismiml tanıtmadım. Kendimi başkalarından üstün görmekten nefret ederdim. Eve varıp arabadan indim. Anahtarlarımı alıp kapıyı açtım ve büyük salonuma yöneldim. Saat üçü çeyrek geçiyordu. Hemen hazırlanmam gerekiyordu. 45 dakika sonra Bir Garip Aşk başlıyacaktı.

Hemen kısa bir duş aldım beyaz salaş tişörtümü ve kot şortumu giydim salona indiğimde herkes oturuyordu Asya'ya kaş göz işateri yaparak mutfağa çağırdım. İçeri girince kapıyı kapattım.

"Kızım sen ne diye çağırıyorsun bunları buraya. Ben şimdi bunlarla uğraşacam yaa??" diye tısladım. "Sordum ya sana gelsinler mi diye. Sen de başınla onayladın" diye cevap verdi kafama bir şaplak atarken. Ben de o a bir vurdum ve "Gerizekalı mısın kızım sen? Bilmiyor musun ben Seksendört dinlerken kimseyi takmıyorum?" dedim. "Offf. Tamam boşver yaa hadi" dedi. Ben meyve suyu do?dururken söylenmeye devam ettim." Tamam. Doruk'u çağırıyorsun ki? Neydi onun adı, hatırlamıyorum ki? " "Gökdeniz , canım benim adı Gökdeniz. Kendisi gelemk istedi zaten. Ben çağırmadım "dediğinde iki saniyelik bir şok geçirdim. 3 bardak şeftali suyu doldurdum. Mutfağın salonuna bakan penceresine yaslanan Gökdeniz'i görünce eski sinirim geri geldi. "Altı üstü meyve suyu dolduracaksınız, ne var bu kadar bekleyecek" dediğinde yüzüme pis bir sırıtış yerleştirdim. "Senin dedikodunu yapıyorduk" diye laf soktuğumu düşünürken " Bu kadar kısa sürede dedikodumu yapacak kadar hoşlandın mı benden?" deyip kötü bir şekilde sırıttığında yapamadığımı anladım. "Neden geldiğini tartışıyorduk gerizekalı." diyip tepsiyi aldım ve salona geçtim. Tek tek bardakları dağıtma gibi bir huyum olmadığı için tepsiyi direk sehpaya bıraktım. Vişne suyumu alıp koltuğa oturdum. Asya karşımdaki koltuğa, Doruk'un yanına oturdu. Gökdeniz benim yanıma oturmaya yeltendiğinde pozisyon değiştirdim ve ayaklarımı koltuğa uzattım. Kumandayı elime aldım ve hemen Kanal 7'ye bıraktım. "Off yaa al işte 5 dakika gecikmişim, yarın tekrarını izlemek zorunda kalacam" dediğimde bütün gözler bana döndü. Bense Arnava'ı izlmekle meşguldüm.

Düşman Aşıklar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin