Dünkü olaydan sonra Atilla hala kayıptı, her sokak başında polis ekipleri bekliyordu ve dışarıya çıkmamız kesinlikle yasaktı. TV ler hükümet yanlısı propaganda yapıyor ve hiç ara vermiyorlardı. Tartışma programlarında hükümet yanlısı radikaller terörist ilan ettikleri insanlara küfürler savuruyor bulundukları yerde vurularak idam edileceklerinden bahsediyorlardı.
Oysa sahiden böyle miydi? Sahiden terörizm bu muydu? özgürlüğünü kısıtladığınız insanlar size karşı çıkınca terörist mi olurlardı?
Ailem yan odada haberleri büyük bir dikkat ile izliyordu benimse aklımda iki şey vardı, mavi geyik neyi simgeliyordu ve Atilla neredeydi?
Telefon yardımı ile çevre hastaneleri kontrol ettirdim ancak hiçbirinde yoktu. Karakolda olsa haberini duyardık ve orada da değildi... Önceden haber alıp kaçmış mıydı?
Beni bırakıp gider miydi gerçekten diye düşünürken kendimi aptal gibi hissettim. Asla böyle birşey yapmayacağını biliyordum. Hükümet her ne kadar bu insanlara sapkın ve terörist dese bile dünkü olay içimde bir şeyleri harekete geçirmişti. İnsanların sustuğunu görmek beni üzüyordu ancak artık susmayacaklarını küçük bir eylemle göstermişlerdi. Hümanist yanım insanların mevkileri ne olursa olsun ölmesini istemiyordu. Bu yüzden kendimi çok kaptırmamaya karar verdim kafamı dağıtacak şeylerle uğraşmak için kitap okudum. Biraz sonra telefonuma bir mesaj geldi...
Mesaj Atilladan gelmişti. İyi olduğunu ve onu merak etmemem gerektiğini işleri olduğunu söylüyordu. Birşeyler çevirdiği belliydi ama henüz ne olduğunu anlayamamıştım.
Olaylar o kadar kafamı meşgul etmişti ki haftalık eleştiri dergimize yazacağım yazıyı tamamen unutmuştum. Konu seçmek kolaydı direniş üzerine yazacaktım...
Oysa sonuçlarını o anın ateşiyle hiç düşünmemiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Başka Direniş Hikayesi
RomanceNe yapmalıydık? Geceleri insanların evleri basılıyordu, ibretlik gösteriler sergileniyordu. Hak hukuk özgürlükler askıdaydı. Yöneticiler herşeye bir kılıf bularak insanları öldürüyor ve halka yalan söylüyorlardı... Kimsenin gerçekten nasıl öldüğü...